19

216 16 5
                                    

"Bir kelimeye

Bin anlam yüklediğim zaman,

Sana sesleneceğim."

-Özdemir Asaf

*Nilipek & Can Kazaz-Kendi Halimde*





"Mısra." Dedi koluma girerek, "Hadi kalk, gidelim."

Kafamı kaldırıp suratına baktım. Korkmuştu. Ben de korkuyordum. O kadar korkuyordum ki...Düşünemiyordum.

Ona cevap vermeden kolumu elinden kurtardım. Yavaşça yerden kalkmaya çalışırken dizlerimin acısıyla gözlerimi buruşturdum. Tekrardan koluma girdi. Bana destek olarak yerden kalkmamı kolaylaştırdı.

Ruhum hala oradaydı. Acıyan dizlerini kendine çekmiş, deli gibi ağlıyordu. Kendine acıyordu. Bu hale gelmesine sebep olan her şeyi kendi elleriyle yaratmıştı. Kendi istemiş, en sonunda da kendi kaybetmişti.

Yerdeki çantamı aldı. Tam deftere uzanıyordu ki, birden irkildim. Ondan önce davranarak defteri aldım. Anlamayan gözlerle bana bakarken, "Ben artık gideyim..." dedim zar zor çıkan sesimle.

"Bu halde nereye gidiyorsun?" dedi, "Önce biraz kendine gel. Sonra ben seni eve bırakırım."

"Teşekkür ederim." Dedim, "Kendim gidebilirim."

"Üzgünüm. Bu haldeyken hiçbir yere gidemezsin." Dedi. Elindeki çantayı havaya kaldırdı, "Hem çantan da bende..."

"Barlas, lütfen zorlama..."

Beni dinlemeyerek yanımdan geçti. Birkaç adım ötede duran parka doğru ilerledi. Rastgele banklardan birine oturarak çantamı da yanına koydu.

Yavaş adımlarla onun yanına ilerledim. Bankın sol ucuna usulca oturduğumda, gülümsedi.

"Aslında çantamda çok önemli bir şey yok. İstiyorsan sende kalabilir." Dedim, "Birkaç dakika soluklandıktan sonra gideceğim."

Çantayı bana doğru itti, "O zaman önümdeki birkaç dakika içinde fikrini nasıl değiştirebileceğimi düşüneceğim..." dedi, "Sessiz olur ve ağlamazsan sevinirim. İnsanların ağlamasından nefret ederim."

"Dünyanın en güzel şeyi ağlamak olabilir." Dedim tekrardan gözlerim dolarken.

"Sevinçten ağlıyorsan evet..." dedi, "Ama seni tanıdığım şu kısa süre içerisinde hiç sevinçten ağladığını görmedim."

"Tiyatrodayken ağlamıştım."

"Sevinçten değil, Kuzey ve Alya'nın hayat hikayelerine üzüldüğün için ağlamıştın." Durdu, "Hem konumuz bu mu şimdi?"

"Ben bir şey demedim ki...Sen başlattın." Dedim, "Bir konumuz yoktu."

"Doğru..." dedi, "O zaman burada daha fazla oturman için bir konu bulayım..."

"Gitsem iyi olur." Dedim, "Yardımın için teşekkürler."

"Neden gitmekte bu kadar ısrarcısın?" dedi, "Kötüsün. Bunu görebiliyorum ve senin için bir şeyler yapmaya çalışıyorum."

"Bir şey yapmak zorunda değilsin."

"Zorunda olduğum için değil, istediğim için Mısra."

"Üzgünüm..." dedim, "Şuan ne yapmam gerektiğini ben bile bilmiyorum."

"Anlatmak ister misin?"

Anlatmak isterdim elbette, ufacık bir cesaretim olsaydı eğer...Karşına geçip her şeyi söyleyebilmek isterdim.

GİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin