"Bize biraz umut lazım, diyalog lazım, karavan lazım."
*Ozbi ft.Melek Mosso – Hadi Gittik*
Bir şeyin yere düştüğünü ve kırıldığını duydum. Ne kadar gözlerimi açmak istesem de yapamadım. Sanki göz kapaklarımın üzerinde, tonlarca ağırlık vardı. Sesleri duyuyordum, uyanmak istiyordum ama beynim uyuşmuş gibiydi. Belki de vücudumun verdiği bir tepkiydi. Çok yorgundum. Fiziksel yorgunluk da değildi bu...Ruhsal olarak da bitik durumdaydım. Uyanmak istemiyordum. Eğer geçecekse, yıllarca uyumaya da razıydım.
"Dikkat etsene biraz! Uyuyor kız!"
"Elimden kaydı ya...Ne bağırıyorsun? Uyanırsa senin sesine uyanır zaten."
Ellerimi yavaşça yüzüme yaklaştırdım. Bunu yapmam bile saatler sürmüştü sanki...Uzun bir süre gözlerimi ovuşturarak kendime gelmeye çalıştım. Ellerimi yüzümden çektikten sonra gözlerimi kırpıştırarak açtım. Görüşüm uzun bir süre netleşmedi. Netleştiğinde ise karşımda hiç beklemediğim birini gördüm...
Yattığım yerden birden kalkınca, bütün oda etrafımda dönmeye başladı, "Ay neredeyim ben ya..." dedim elimle başımı tutarak. Sanki böyle yaptığımda başımın dönmesi duruyordu...
"Günaydınlar efendim..."
Gözlerimi kısarak kafamı kaldırdım, "Günaydın Haluk amca..." dedim.
"Valla ben daha yeni geldim nöbetten. O yüzden günaydın değil, iyi geceler demeni tavsiye ederim...Artık ben yatağa siz okula. Hadi, görüşürüz."
Kafamı salladım, "İyi geceler Haluk amca..."
O odadan çıkarken bende karşı koltukta oturan Dünya'ya döndüm, "Ne ara uyudum ya?"
"Ağlarken." Dedi gözlerini devirerek, "Ne kadar şaşırtıcı, değil mi?"
"Çok komik."
"Nasılsın?"
"Beynim uyuşmuş gibi..." dedim.
"Hadi kalk, elini yüzünü yıka. Sonra da kahvaltı yapıp çıkalım."
"Yok." Dedim, "Ben eve geçeyim, annem merak etmiştir."
"Sen bilirsin." Dedi, "Başının ağrıdığını ve uyuya kaldığını söyledim. Haberin olsun."
"Teşekkür ederim." Dedim, "Hakkını nasıl öderim bilmiyorum."
"Bugün Mete'yi gördüğünde ağlamayarak ve burnu sürtene kadar onu affetmeyerek?"
"Anlaştık."
Beni kapıya kadar geçirdi. Muhtemelen şiş gözlerim ve kızarak suratımla evin kapısını çaldım. Birkaç dakika sonra abim kapıyı açtı, "Mısra Hanım..." dedi kaşlarını kaldırarak, "Bir eviniz olduğunu hatırladınız sanırım?"
İçeri girdim, "Günaydın abi."
Annem elinde kahvaltılıklarla mutfaktan çıktı. Elindekileri aceleyle salondaki masanın üzerine bıraktıktan sonra yanıma geldi, "Kızım..." dedi, elleriyle yanaklarımı okşarken, "Nasılsın? Daha iyi misin?"
"İyiyim anne." Dedim ona sarılarak, "Arada oluyor böyle biliyorsun."
"Hiç dikkat etmiyorsun kendine." Dedi, "Hemen eczaneye gidip birkaç tane vitamin alacağım, olmaz böyle!"
"İlaç içmeyi sevmiyorum biliyorsun." Dedim, yanaklarını okşadım, "Gerçekten iyiyim. Bir duş alıp çıkacağım, okula yetişmem lazım."
"Bugün gitme istersen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZ
Teen Fiction"Ya gerçekten ruhuna işleyecekti yazdığım satırlar , ya da umursamayıp bir köşeye fırlatacaktı mektubumu. Ben bir kere bile dokunamamıştım belki ona ama , umarım yazdıklarım dokunurdu. "