17. Bölüm

42 12 1
                                    

Bu bölümü kimyadan 85 tarihten 91 almanın şerefine atıyorum. Çok mutluyummm ve sizi seviyorummmmmmm. Herkese iyi okumalar. Öpüyorum siziiiiiiii

Multimedia: Büyülü kitabımız

==============================

Berbat bir güne daha gözlerimi açtığımda yanımda yatan oğlum sanki benim kötü ruh halim düzelsin diye gülümsüyordu. Onu çok seviyordum ve böyle anlarda göğsümü açıp onu içime hapsedesim geliyordu. Tabi ki bunu yapamayacağım ortadaydı ve bende sadece onu sevmekle yatiniyordum.

Hiçbir şeyden haberi yokken bile gülümsemesi onu çok güzel bir çocuk yapıyordu ama ben onun başına gelen şeye bir çözüm bile bulamıyor ve daha da kötüsü neden bu kadar çabuk büyüyor onu bile bilmiyordum.

Kendimi her ne kadar bitmiş hissetsemde eski günlere dönebilmek için bir an önce çözüm bulmalıydım. Bu çözümü araştırmaya başlamam için önce bir duş almalı ve üzerimdeki kıyafetlerden kurtulmalıyım diye düşünüyordum. Bu yüzden harekete geçtim. Önce oğlum düşmesin diye yastıklarla onu güvenceye aldım ve daha sonra da duş almaya gittim.
#######

Duştan çıktıktan sonra odama gidip üzerime şort ve tişört giyip saçlarımı topladım ve yatağın yanına gidip oğlumu kucağıma aldım. Sonra da odadan çıkıp Bellus'un odasına doğru ilerledim.

Bellus'un odasına vardığımda kapıyı çalıp içeri girdim. Aslında Bellus'la pek bir işim yoktu sadece Auxilius'u birine emanet etmem gerekiyordu ki sakince araştırma yapabileyim. Bu yüzden ona yaklaşarak

"Selam Bellus"dedim ve yanına gidip ona sarıldım.

"Selam tatlım nasılsın?"diye sordu. Bende

"İyiyim Bellus sadece Auxilius'u emanet edebileceğim birini arıyorum ve senin bana yardımcı olabileceğini umuyorum"

"Tabiki yardımcı olurum tatlım. Aslında bakıcı bulabilirim ama Auxilius'a ben bakmak isterim"dedi.Ben ise bu duruma sevinmiştim çünkü Bellus'a gerçekten güveniyordum ve oğlumu tanımadığım bir bakıcıya da emanet etmek istemiyordum. Hem Auxilius özel bir çocuktu ve bazen başına tuhaf olaylar gelebiliyordu. Bu yüzden tanıdığım bir kişinin ona bakması iyi olurdu. Bu düşüncelerden sonra Bellus'a

"Teşekkür ederim Bellus onu tanıdığım birine emanet etmek gerçekten daha iyi olur"dedim ve Auxilius'u ona uzattım. Gülümseyerek kucağına aldı ve

"Önemli değil tatlım zaten canım sıkılıyordu burada durmaktan. Auxilius'a bakmak güzel olacaktır"dedi ve bende bunun üzerine görüşürüz diyerek odasından çıktım.

Odadan çıktığımda içim rahatlamıştı ve kafam da Auxilius'da kalmayacaktı. Bunun rahatlığıyla sonraki durağım olan kütüphaneye ilerlemeye başladım.

Kütüphaneye vardığımda içeride sadece görevli vardı ve beni daha öncede burada gördüğü için hiçbir şey denemişti. Bende bir şey demeyip sadece kitapların arasına daldım.

Küçüklükten beri kitapları severdim çünkü gerçek dünyayı yaşamaktansa hayal dünyasında sevdiğim karakterlerle yaşamak daha mutluluk vericiydi. Kitap okudukça kendimi daha az yalnız hissediyordum ve ailemin yokluğunu kitaplarla dolduruyordum.

Daha fazla eski anılara gitmek istemediğim için düşüncelerimi imha edip gözlerimi raflarda gezdirmeye başladım. Raflardaki kitaplar oldukça eski ve tozluydu. Bu yüzden dikkatlice incelemeye başladım çünkü kitaplara zarar vermek istemezdim.

Ben öylece kitapları incelerken biraz ileriki rafta duran kitaplardan biri pat diye yere düştü ve bende kısık sesli bir çığlık attım. Neyseki çok dikkat çekmediğimi umarak kitabı aldım ve sessizce incelemeye başladım.

Son Umut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin