30. Bölüm

14 6 0
                                    

Evet Kraliçe geri döndü ve bundan sonraki bölümlerde daha sık karşınızda olucak.

İyi okumalar...

==============================

"Lanet olası yaratık bir işi beceremedin! Seni ne için yanımda tutuyorum ben?" diye bağıran Kraliçe'nin sesi yaratığın korkuyla yutkunmasına sebep olmuştu.

"Özür dilerim saygıdeğer Kraliçem. Affedin beni. Son bir şans verin; o kızı size getireceğim" diyen yaratık korkuyla titriyor ve Kraliçe'nin daha fazla sinirlenmesine neden oluyordu. Elinin tersiyle yaratığa vurduktan sonra, Kraliçe şu sözleri sarf etti.

"Artık tanışma vakti geldi. O kızı kendi ellerimle ailesinin yanına göndereceğim" dedi ve ardından da soğuk kahkahasını ortama bıraktı.

########

"Hadi Red, acele et biraz. Bir an önce yola çıkmalıyız" dediğimde yine aynı cevabı almıştım;  'Tamam geliyorum'. Tabi bu cevabı üçüncüye duyunca pek inanasınız gelmiyordu. Biraz daha bekledikten sonra yine seslenecektim ki kapıdan çıkan Red ile derin bir nefes aldım ama sinirli bakışlarla bakmayı da ihmal etmedim. Bu yüzden bana bakmadan hemen arabaya ilerledi.

Onun gelmesiyle tamamlanan grupla birlikte hedefimize doğru yol almaya başladık.

########

Cusco'dan Machu Pıcchu'ya ilerleyen yolculuk bittiğinde bir alanda durup planladığımız şekilde Maximus ile birlikte Zanobi'yi bulmak için bir büyü yapmaya başladık.

Yaptığımız büyü bittiğinde geriye sadece büyü sayesinde ortaya çıkan ve yönümüzü bulmamızı sağlayacak olan ip şeklindeki ışıkları takip etmek kalmıştı.

Ben önden ilerlerken onlarda sessizce arkamdan geliyorlardı. Herkes tedirgindi, bende tedirgindim ama bunu belli etmemeliydim. Onları buraya sürükleyen bendim ve cesur olmalıydım.

Işıkların oluşturduğu yol engebeliydi ve dikkat gerektiriyordu. Bu yüzden arkaya dönüp herkesi dikkatli olmaları konusunda uyardım. Hiçkimseye bir şey olsun istemiyordum. Bu yüzden önden ilerleyerek onlara yol göstermeye devam ettim.

########

Büyülü küresinden Dolore'yi izleyen Kraliçe gözlerini tehlikeli bir şekilde kısmış ve dudaklarındaki sinsi gülümsemeyle planını uygulamayı bekliyordu.

Her ne kadar Dolore'yi tanımasa da kahin olması onu yok etmesi için yeterliydi. Kahinler onların en büyük düşmanlarıydı. Onlar yüzünden yüzyıllarca bir hiçlikte hapis kalmıştı ve şimdi tam da eski gücünü toplamışken tekrardan oraya dönemezdi. O kızı ve oğlunu öldürmekten başka çaresi yoktu.

Tabi Kraliçenin de bilmediği şeyler vardı. Dolore sandığından daha güçlüydü ve ortaya çıkmak için bekleyen güçleri onu ve oğlunu korumaya yeterdi.

Ancak bunu bilmeyen Kraliçe kendinden emin bir şekilde soğuk kahkahasını ortama salmıştı bile...

########

Işıkları izlemekle geçen yorucu bir yolculuktan sonra herkes tükenmişti ama aynı zamanda da Zanobi'nin saklandığı yeri bulmuştuk. Biraz ileride ağaçların arasına saklanmış klubeye doğru son bir gayretle ilerlemeye başladık. Umarım Zanobi misafirperver(!) biridir.

Kapıya vardığımızda tereddüt etmeden tıkladım. Bir süre sonra içeriden gelen takırtı sesleriyle bir adım geri çekildim ve hepbirlikte kapının açılmasını bekledik.

Kapı açıldığı an yüzümüze doğrultulan silahla birlikte korku ve şaşkınlıkla birkaç adım geri attık ama benim pes etmeye niyetim yoktu. Bu yüzden sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladım.

"Lütfen sakin olun. Buraya size zarar vermeye gelmedik. Sadece...sadece sizin yardımınıza ihtiyacımız var" dediğimde karşımızdaki adam yavaş yavaş sakinleşmeye ve silahını indirmeye başlamıştı.

"Ne yardımından bahsediyorsunuz?" dediğinde önce ona kim olduğumu söyleyerek başladım.

"Benim adım Dolore ve ben bir kahinim; Fortem soyundan gelen bir kahinim. Sanırım bu bizi içeri alman için yeterli bir açıklamadır" dedim ve büyücünün an be an şaşırmasına sebep oldum. Bir kaç saniye o şekilde durduktan sonra kapıdan çekilip içeri girmemize olanak sağladı ve başta ben olmak üzere altı kişilik grubumuz minik eve girmiş oldu.

İçeri girdiğimizde bizi karşılayan salon tıpkı Maximus'un evindeki salona benziyordu. Sanırım büyücülerin geneli böyle küçük kulubelerde kalmayı tercih ediyordu.

Kısa zamanda herkes koltuklara kurulmuş ve yorgunlukla etrafı inceliyordu. Bende o durumdayım fakat Zanobiyle konuşmamız gereken konular vardı.

"Kahinlerle ne gibi bir ilgin var?" dediğimde Zanobi'nin gerildiğini gördüm ama durmaya niyetim yoktu. Onu zorlamalıydım ki bir şeyler anlatmaya başlasın.

"Bize anlatabilirsin. Lütfen sadece ailemi kurtarmak istiyorum. " dediğimde Zanobi'nin yüzünün yavaş yavaş yumuşadığını fark ettim. Bu yüzden gözlerinin içine samimi bakışlarla bakmaya devam ettim.

Bir süre sessizlik içinde bekledikten sonra Zanobi konuşmaya karar vermişti.

"Aslında bunu açıklaması zor... yani benim kahinlerle bir sorunum yok. Hayatımda hiç kahin tanımadım bile-"

"Peki neden onları hapseden bir büyüyü yaptın?" diye kızgınlıkla sözünü böldüğümde zorlanarak da olsa konuşmaya devam etti.

"Ben... bunu yapmaya zorlandım?"

"Kim? Kim seni zorladı?" dediğimde kafasını iki yana sallamaya başladı.

"Bunu... söyleyemem. Üzgünüm."

"Nasıl söyleyemezsin? Onları kurtarmak için bilmem lazım. Neden korkuyorsun?" diye sistemle sesimi yükselttiğimde hiçbir şey söylemeden arkasını dönüp gitti.

Buna gerçekten de inanamıyordum. Neden bize söylemiyordu ki. Söylese her şey yoluna girecekti. Bu kadar korktuğu kimdi. Gerçekten de kafayı yemek üzereydim.

Bir hışımla ayağa kalktım ve kimsenin bir şey söylemesine izin vermeden kulubenin bahçesine çıktım. Biraz hava almaya ihtiyacım vardı.

Düşünceli adımlarla bahçedeki ağaca ilerledim ve yere oturup ağacın gövdesine yaslandım.

Hiçbir şey düşünmek istemiyordum. Sadece boşlukta yok olmak üzere buradan uzaklaşmak istiyordum ama bu imkansızdı ve ben hala buradaydım.

Umarım Zanobi'yi konuşturmanın bir yolunu bulabilirdik...

==============================

Bu bölümü de burada kestik.

Bir daha ki bölüme görüşmek üzere.

Bölümü oylamayı unutmayın.

Kendinize iyi bakın😘😘😘

Son Umut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin