21. Bölüm

31 11 1
                                    

Multimediadan da anlaşıldığı gibi geri döndüm ve çok uğraştığım bu bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz ve sıralamamızın yükselmesi için destek verirsiniz

==============================

''Hayal kırıklığı''

Bu duygudan da, içimdeki duygu karmaşasından nefret ediyordum; ama hayat her zaman istediğimiz gibi gitmiyordu. Ne zaman bir plan yapsak ya da umutlansak bir tekme yiyorduk. Sanki bizden bir şeylerin acısını çıkarıyor gibiydi... Sahi neyin karşılığıydı bu? Bilmiyordum... Bilmiyorduk, ama yine de yaşıyorduk. Hiç bıkmadan usanmadan yaşıyorduk. Zamanla unutuyorduk fakat sonra bir şey çıkıyordu, tekrar umutlanıyor, tekrar bir darbe alıyorduk hayattan. Sonra yine ve yine başa dönüyorduk. Bıkmadan, usanmadan. İşte, bence bu yüzden insanoğlu eşsizdi. Çünkü her ne olursa olsun umudunu kaybetmiyordu.

Ben de umudumu kaybetmek istemiyordum, ona tutunmak ve bir daha bırakmamak istiyordum, ama içimde filizlenen hayal kırıklığıyla bu o kadar zordu ki. Mantığım sanki bir daha hiç güzel bir şey olmayacakmış gibi fısıldarken bana, kalbim ise her zaman ki gibi buna da bir çözüm bulacağımı hissettiriyordu. Kalbimi dinlemek istiyordum ama mantığım terazide ki dengeyi bozuyordu. Akan göz yaşlarımı silerken aklımda bu hayal kırıklığının ilk olmadığı ve son da olmayacağı geçiyordu. Buna da bir çözüm bulacaksın diye tekrar tekrar fısıldıyordu kalbim bıkmadan usanmadan. Yavaş yavaş göz kapaklarım aşağıya çekilirken aklımdan geçen tek şey bir çözüm bulmaktı...

#######

Boğucu bir karanlığın içinde tek başımaydım. Rüyada olduğumu biliyordum ama yine de bu karanlıktan korkmama engel olmuyordu. Küçüklüğümden beri karanlığa karşı korkum vardı. Bu korku ben beş yaşındayken yaşadığım o korkutucu olayla ilgiliydi ve bir türlü bu korkuyu yenememiştim. Ne yaparsam yapayım beni terk etmemişti ve ben de zamanla bununla yaşamayı öğrenmiştim ama şu an ki karanlık beni hem korkutuyor hem de adını koyamadığım bir duyguyu daha hissetmemi sağlıyordu. Sanki bunun altından iyi bir şey çıkacakmış gibi geliyordu. Ne kadar da ironik değil mi? Oysa karanlık her zaman kötü şeylerle ilişkilendirilir. Ama bu sefer farklı olamasını istiyordum içten içe. Bu seferlik hissettiğim gibi altından iyi bir şey çıkmasını diliyordum. Buna ihtiyacım vardı.

''Merhaba Dolore'' diye fısıldayan sesle birlikte ağzımdan kaçan korku dolu ses daha da korkmamı sağlamıştı. Sanki ben hissedemeden arkamda belirmiş ve kulağıma fısıldamıştı. Bu gerçekten tuhaf olmaya başlamıştı çünkü fısıldayan sesin sahibini hissetmem gerekiyordu. Herkes kulağına fısıldayan birini hissederdi değil mi?

''Neden burada olduğunu bilmek ister misinnn?'' diye tekrar fısıldadığında kendimi sıktığım için ağzımdan bir korku nidası daha çıkmasına izin vermemiştim ama yine de içimdeki huzursuzluğu bastırmakta güçlük çekiyordum. Bu sırada sesin sahibinin sorduğu soruyu anlayınca cevap verme ihtiyacıyla ağzımı açtım.

''Evet neden burada olduğumu ve buranın neresi olduğunu öğrenmek istiyorum'' dediğimde sandığımın aksine sesim titrememişti ve bu sayede huzursuzluğumu açık etmemiştim. Bu iyiydi.

''Cevabı çok basit Dolore. Sana yardım etmek istiyorum'' dedi ama nedense bu bana pek inandırıcı gelmiyordu. Kimse kimseye karşılıksız yardım etmezdi. Her zaman bir çıkar olurdu ve yardımlar çıkarlar üstüne kurulurdu. Çocukluğumdan beri tek başımaydım ve bu benim hayat hakkında ki her şeyi yaşıtlarımdan önce tecrübe etmemi sağlamıştı. Böyle olması beni üzse de bir yandan da ayakta kalmamı sağlamıştı. Bu yüzden hiç kimseye güvenmez ve her zaman sorgulardım ama son aylarda bu kuralımı bozmuş ve birilerine güvenmiştim. Bellus ve Amare... Onlara olan güven bağını fark etmeden oluşturmuştum ve aslında buna memnundum çünkü insan doğası gereği birilerine güvenme ihtiyacı duyuyordu ve ben bu ihtiyacı doğru kişilerle karşıladığıma emindim. Yani öyle umuyordum.

Son Umut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin