23. Bölüm

26 10 0
                                    

Güzel bir şiirle başlayalım dedim.

Sizi seviyorummmmmm

------

''Ben acılar denizinde boğulmuşum

İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını

Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni

Duyarım yosunların benim için ağladıklarını

Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime

Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını

Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle

Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını

Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma

Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek

Baksana;herkes içime dökmüş artıklarını

Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa

Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse

Yılların içimde bıraktıklarını... ''

Ümit Yaşar Oğuzcan - ACILAR DENİZİ

==============================================

'Evet hazırım' dememin üstünden iki hafta geçmişti ve ben kendimi çok yorgun hissediyordum. Aynı zamanda oğlumu da çok özlemiştim. Bana kalsa hemen yola çıkar ve onun yanına giderdim ama Red daha eğitimim bitmediği için buna engel oluyordu. Ben de biliyordum daha bitmediğini ama ya oğlum da beni özlüyorsa ya ona iyi bakamıyorlarsa diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Her ne kadar ona bakan kişi Bellus ve Amare olsa da benim gibi olamazlardı. O benim canımdan bir parçaydı , her şeyimdi. Ben özlemle boğulurken Red konuşmaya devam ediyordu ama onu pek dinlediğim yoktu. Neyse ki farkında değildi yoksa azarından kurtulamazdım.

Onu da bu iki hafta içinde az çok tanımıştım ve gerçekten çok sevmiştim. Dışarıdan bakıldığında korkunç ve ciddi bir görüntüsü vardı ancak kalbi bir o kadar yumuşaktı. Marvic gibiydi ve bana onu hatırlatıyordu. Bazen keşke onu tanımasaydım diyordum. Keşke kalbimi ona vermeseydim... ama bunu yapmış ve kendimi ona bırakmıştım ve şimdi de parçalayıp attığı kalbimin kırıklarıyla uğraşıyordum. Toplamaya çalışırken daha da kanadığımın farkındaydım ama kalbimin yerde paramparça kalmasındansa canım acıyarak da olsa onları toplayacak sonra da birleştirip yeni bir sayfa açacaktım. Bu yüzden şimdiki açılan yaraların bir önemi yoktu. Ben zaten alışıktım değil mi?

Zihnimden geçen bu soruyla biraz daha içim burkulmuştu. Yani nasıl olur da bir insan acıya alışırdı ki ama bu kadar şey yaşayınca değişiyordunuz ve bu kasıtlı olmuyordu. İstemsizce davranışlarınız değişiyor ve insanları daha az önemsiyordunuz. Yaşadıklarınızdan sonra hep tetikte oluyor gelecek darbeyi beklerken yalnızlaşıyordunuz. Ama size bir sır vereyim mi? Ben yalancı kalabalıklardansa gerçek yalnızlığı tercih ederim. Tabi bu insana göre değişiyor ama benim için kaliteli yalnızlık ucuz kalabalıklardan daha iyi. Belki de bu yüzdendi önceden insanların bana tuhaf gözlerle bakması ve uzak durmaları. O zamanlar bunu hakkında düşünmemiştim ve aynı şekilde bende onları hayatımdan dışlamıştım ama şimdi anlıyorum ki iyi yapmışım. Yoksa daha fazla darbeden başka bir şey olmazdı. Bu yüzden ben yalnızlığımla mutluydum. Son yaşadıklarımdan sonra bunu daha iyi anlıyordum.

Son Umut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin