19. Bölüm

33 13 3
                                    

Lütfen yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın. Tek istediğim bu. Siz hayalet gibi davranınca benim de hevesim kalmıyor. Lütfen okuyan herkes oylasın. Bu benim için önemli. Emeğe saygı.

Neyse hepinizi seviyorum. İyi okumalar.

Multimedia : Büyücünün evi ( Bence çok tatlı . Tam benlik )

==============================

'Hayatımızı verdiğimiz kararlar etkiler'

Elimde iksir şişesiyle birlikte Cercis, Bellus ve Amare'ye bakarken aklımdan bu söz geçiyordu. Bu söz bende kötü şeyleri ifade ediyordu ama bu sefer öyle olmayacağından neredeyse emindim. Nasıl bu kadar emin olabildiğimi bende bilmiyorum ama içimden bir ses bu kararın sonunda iyi şeyler olacak diyordu. Son zamanlarda içimdeki sese çok güvendiğim için bu seferde güvenmeyi seçtim ve odadaki üç kişinin gözlerine baktıktan sonra şişenin yarısını içtim. İksir boğazımdan geçerken yakıyordu ve bu benim biraz canımın acımasını sağlıyordu ama yanma hissinin ardından gelen ferahlık bu acıya son veriyordu. Bu yüzden belli belirsiz gülümseyerek şişeyi Cercis'e uzattım ve Cercis hiç düşünmeden şişeyi kafasına dikti.

Onun şişeyi hiç düşünmeden kafasına dikmesi yani bu olanları hiç sorgulamaması biraz tuhaftı ama ben şu an onu önemseyemeyecek kadar düşünceliydim. Bu yüzden sadece yapmam gerekeni yapıp Bellus ve Amare ile vedalaştım. Ardından da Amare'nin kucağındaki oğluma uzunca sarılıp kokusunu içime çekerek öptüm. Oğluma baktığımda onu bırakacağım için bir yanım ağlamak istese de bu duygusal yanımı önemsemedim çünkü büyücüye kitabı götürmezsem oğlum ölürdü ve ben buna dayanamazdım. İçimde bir yerlerde sakladığım güçlü ve yenilmez kızı ortaya çıkarma vakti gelmişti. Daha fazla oyalanmadan önceden hazırladığım çantayı sırtıma taktım ve Cercis'e döndüm. Ona baktığımda çoktan çantasını takmış kapıya yürüyordu. Son kez arkada kalanlara gülümseyip kapıdan çıktım. Umarım kolay bir yolculuk olurdu.

########

Uzun zamandır dışarı çıkmadığımdan dolayı konuşmadan sadece etrafı inceliyordum. Ben etrafı incelerken Cercis de sessizlik içindeydi. Bu yüzden konuşmadan sadece yürüdük.

Bir saatlik bir yürüyüşten sonra binalar azalmaya başladı. Sanırım şehirden uzaklaşıyorduk ve bu da bizi açık hedef yapıyordu. Neyse ki iksir bizi koruyacaktı. Yani, buna inanıyordum. Eğer korumaz ise o zaman tek başımıza savaşmak zorundaydık ve ben buna dayanabileceğimizi pek sanmıyordum. Umarım büyücüye sağ salim ulaşırız.

Bu düşünceleri def edip sadece yola odaklandım. Etrafa baktığımda çöl gibi bir yerdeydik. Bu da yaşam alanlarını geride bıraktığımız anlamına geliyordu. Önceden bu çöl olan yerlerde de yaşam varmış ama insanoğlunun sebep olduğu savaşlar yüzünden dünyada yaşanacak alanların yüzde yetmişi çöl gibi yaşanmayacak alanlara dönmüş. Bu yüzden de İndicium kurularak savaşlar engellenmiş ve insanların barış içinde yaşaması sağlanmış. Tabi barış ne kadar sürer bilmiyorum ama umarım yeteri kadar uzun sürer.

Yine düşüncelere daldığımdan dolayı Cercis'in bana seslendiğini yeni fark etmiştim. Bu yüzden düşüncelerimi zihnimden uzaklaştırıp dikkatimi ona verdim.

"Dolore beni duydun mu?"dedi. Biraz mahçup bir şekilde konuşmaya başladım.

"Afedersin dalmışım da. Ne diyordun?"dedim. Beni duyunca tepki olarak elindeki katlı kağıdı açtı ve az önce anlattığını tahmin ettiğim şeyleri bir daha anlatmaya başladı. Bu sefer onu dikkatlice dinlemeye başladım.

"Şehirden çıktığımıza göre artık bir plan yapmalıyız ki büyücüye sağ salim ulaşalım" dedi ve bana bakıp anlatmaya devam etti. Be ise sadece kafa hareketiyle onu onaylıyordum.

Son Umut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin