İsyanım buralara, içinde bulunduğum heryere!
Koskocaman dünya kalbine beni neden alamadı?
O, bu, şu...
Kime derdini anlattığın zaman anladı ki?
Yargılamadan yanında olan kim oldu?
Sevdiğim dediğin herkes, kardeş bildiklerin geçiciymiş meğersem. Tek bir doğru dışında!
Şimdiye kadar ders olarak büyümeyi öğretti hayat. İnsanların nasıl olduklarını gösterdi, hayatın haykırışlarını dinletti. Sürekli acılarla sınadı seni..
Sesini çıkaramadın. Katlanmaktı yapabileceğin tek şey.
Olanlardan nefes bile alamaz olmuşken dayanmayı seçtin. Gözlerini kapattın ve kanayan yaralarına bakmadan sürekli kalktın. Attığın her adımda iz bıraktın yollarda. İnsanı iki şey büyütürmüş; ' zaman ve acıları..'
Ve tüm bunlar olanlar öyle birini oluşturdu ki, renklerden sıkıldı, güneş değil karanlığa hapsetti kendini. Hergün yaşamak için heyecan ararken ölümün peşinden koştu. Tam umutlar bitti herşey bitti derken, karanlık dünyana biri elinde ışıkla girdi.
Ve ona baktığın an gökyüzünü gördün. İçinde hep ukde olan mutluluğu gördün. Bu dünyadan pes etmişken yeniden bir tek sebebin doğdu. Işığa her attığın adımda karşında kocaman engeller çıktı. Her şeyden vazgeçtiğin halde bunu bırakmadı yüreğin.
Öfke dolu şehirlerde her defasında bulduğun oydu. Hergün içinde kül olmaya devam eden umutları tekrar ateşe verdiğini, onun yüreğinde kendini bulduğunda anlamaktı. Acılara karşı gökyüzüydü olan şey.
Yaşamak için, bilmediğin ne varsa öğrenmek için, gülümsemek için yılmadın.
Ve öyle biriyle karşılaştın ki!
Bu dünya en çokta ona yüklenmiş sanki. Elleri, dizleri, kolları, yüreği...Yara bere, kanıyor..
Öylesine mavi gibi birine nasıl?
Artık pes etmek, vaz geçmek yoktu.
Hayatına getirdiği minicik ışığa karşılık ona mutluluk vermeye, yaralarını sarmaya hazırdı yüreğin, bedenin...
Yaşama sebebin, aydınlıkların tamamen o olmuştu...
Attığın her adımda, aldığın her solukta onu hatırlamaktı; gülümsemek..
Sözün bu dünyayaydı; 'onu mutlu etmeden, yaralarını sarmadan ölüm yoktu..'
Kocaman çölün ortasına tek tek damlayan yağmur damlası gibiydi hisler..
Hastalığının ilacı olan ölüm gibiydi insanlar..
Ve gökyüzüne kaçtı derken ipini tuttuğun balon gibiydi umutlar...