insanlara kötü dedik kalperi katılaşmış dedik ama bu kadar nasıl buz kesebilir ki?
bu kadar sahte duygular nasıl gerçek insanlara sunulabilir ki?
hissedilmez mi onca şey ?
elimizde kalan tek şey kayıp olan kalbimizin bizi terk edip hangi yalnızlığa gittiğini bilmediğimiz bir haritası ve yüzümüzde bir anahtar.
hangi kapıyı açar nerede o kilit bilmiyoruz.
tek bilinen en güzel acı: insanın içini kulaklara değdiği an kelimeler, ateşe verecek bir şey.bilinmezlikler eminsizlikler hissizlikler nereye kadar devam edecek bu beden böyle?
hissizliğe yüz tutmuş bu ruhun acısı ne zaman dinecek, kocaman dünyanın içinde kalpsiz onca insanın gelip seni bulmasına ne kadar daha göz yumacak bu göz kapakları?
kimselere bahsedemediğimiz o yaraları daha ne kadar tutabileceğiz ki içimizde?
ne kadar ?bu garip bedenin dayanma süresi ya da çöküntüsü ne zaman olacak ?
daha ne kadar acıda boğula boğula devam edip dayanacak?
insan hiç özler mi dizindeki yaraları?
o kadar masum bir bebek iken herşeyden habersiz acıktığını bile en masum en saf gözyaşlarıyla anlatırken hangi ara o yaşlar bu dünyanın acımasızlığı yüzünden dökülür oldu?
cidden böyle biryer miydi dünya ?
masallarda anlatılan yerlere ne oldu ?
peki o bizi her zaman koruyacak olan minik korumalarımıza ne oldu ?
neredeler?
canavarlar mı gelip yedi yoksa ?
ondan mı bu dünya böyle ?
ne kadar buraya dayanma süremiz ?
istemediği halde insan daha ne kadar dayanabilir bir acıya?
bir :)
evet bir acı denilen o bir kalıbı aslında yaşadığın her acıyı içine kapsıyor.o bir kelimesini açsak kocaman derinden gelen yaralar meydana çıkar.
sadece sayıdan ibaret olmayan o bir kelimesi anlatır aslında bir insanın kalbini iflas ettiren her şeyi.
insanlar...
öyle geniş kapsamlı varlıklardır ki !
çözmeye bir insan aklı asla yetmez .yetmeyeceğini her defasında kanıtlatıyor dünya bize.
bana her satırı her mısrayı her kelimeyi yazdıran tek sebep de bu dünyanın kalbindeki insanlar .
aslında anlatmıyor mu açıkça nasıl bir yer olduğunu dünyanın bu kelime?
demek oluyor ki dünyanın kalbinde olmama sebebimiz biraz masumane olmamız galiba.
çünkü her zaman öğrendiğimiz şey bizim baktığımız pencereden bakmayan insanlar dünyanın kalbinden bakıyor bize.
hep hep acıyan gözlerle ve biraz da;" kocaman bir kötülükle."
bence biz bu dışarda kalanlar olarak artık çabayı kesmeliyiz ki hangimiz o kapıdan girse bizden bir damla gözyaşımızı alıyorlar.
böyle acılara biraz daha hatta her defasında biten o ümitlere tutunarak katlanmalıyız.
Allah büyüktür ki elbet beni de bizleri de görüyor.
biraz sabır ve biraz da dayanma gücüyle beklemeli kalbi kaybolanlar.
elbet bir gün bizede doğacaktir güneş.
elbet birgün tüm kötüler ölüp sadece iyiler kalacaktır.
ve o zaman kendini dışarıya bırakmaktan korkan ne kadar saf duygu varsa hepsi özgürlük için birbiri ile savaşacktır.
unutmayın her acı bir gün biter ve o güneş bize de doğar...
ne kadar yıpranırsak yıpranalım elbet ilacımzı bulacağamız zamanlarda gelecektir.
belki de yakındır bize.
belki de oda bizi bulmaya çalışırken kaybetmişitr ve geri dönüşü bulmaya çalışıyordur.
umut kelimesi ne kadar tüm kökleriyle ölsede içimizde illaha ki bir filizini bırakıyor insan nedenini bilmeden.
işte tam olarak bu günler içindir o bırakılan bir filiz.
bize geleceğini beklediğimiz o güneşli günler içindir.
sabretmek en güzel yaşam tarzıdır..
tam da yaşarken ölenler için...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.