Acıların Gül Kokan Uykuları

22 5 0
                                    

bir insan ne zaman biter?

bitti dediğinde mi yoksa acıya sevgili olduğunda mı ?

anılara baka baka en acımasız insanlara kendini açtığında mutluluğu öldüğü an mı biter ?

gittiğinde mi?

kendini , hislerini , yanındakileri terk edip gittiğinde mi?

gözyaşları gözlerine en gürültülü , en melankolik sel olduğunda mı ?

bir insan ne zaman biter ?

ne zaman dizlerinin üzerine sessizce oturup , gizlice hıçkırarak ağladığında öldüğünü anlarsa o zaman , duygularının kendini terk ettiğini anladığı zaman , hislerinin gökkuşağı siyahla süslendiği an , hayallerindeki balonların birer birer özgür kaldığı an ve durup baktığında kendini o karanlık odada bulduğu an anlar.

elveda diyebilir mi bir insan bedenine?

yaşamından kopup kendini gizlemek için çabalar mı , yalnızlığa açar mı kendini ?

suçlarına , doğrularına , hatalarına , iyikilerine , keşkelerine bir kez acı bulaştığı an insan elveda eder herşeye .

ve insan o büyük acısını kendi bedenine sığdırmayı becerebiliyor ama  kendini koskoca dünyaya sığdırmayı bir türlü beceremiyor.

dünya insanı öyle bir nokyata getiriyor ki ...

ne halde olduğunu tarif edebilecek sözcükler dilinin ucunda küle döner gibi oluyor.susuyor.içi yangın yeri..

koskoca bir ev gibi , herkes kurtulmuş o yangında bir tek sen kalmış gibi. küçücük balkonun baktığı koskocaman gökyüzüne bakarsın çaresizce. bulunduğun ev biterken yavaş yavaş sen gökyüzünde bulutlarla dans eden dumanları izlersin. hayal kurarsın hepsine . her bir dumanın bulutlara verdiği karaltıyla özgür bırakırsın en acımasız hayallerini. kafanı çevirip baktığın onca insan sana seferber oluyor. evet . seni öldüren o insanlar herşeyinle ölümün pençesine düştüğün an seferber olurlar. o an hepsinin insaniyeti tutar senin yaralı kalbine. öylece sıkışıp kaldığın, pes ettiğin ,o küçük, karanlık, kapısı  herzaman kilitli olan odaya su tutarlar.

yanarsın yavaş yavaş.içindeki o kimsenin görmediği yangın yeri sokakların tavanına püskürür en can acıtıcı sıcaklığını. ve herkes sadece seni ölümün pençesindeyken görür. bir kaçı ölmüş gibi boşverir bir kaçı ise işe yaramaz bir çaba sarf eder.

sıcaklık istedik sadece hayattan. bir annenin çocuğuna verdiği sıcaklık gibi , bir insanın yavru bir köpeğe gösterdiği şefkat gibi , ezan sesindeki huzurun verdiği sıcaklık gibi. cehennemi andıran o sıcaklığı kastetmemişti bu kalpler hiçbir zaman . tertemiz gül kokan istekler kül olup savruldular acımasızlığın kalbine. gitmek en çok böyle insanlara yakışır birşey. gitmekten kastımız uzaklar değil yollar değil mesafeler değil. insanların göremediği o yalnızlık ülkesi kalplerde saklı olan. gitmek sadece ayakların işi değildir. insan duygularından sıyrılıp kendini terkettiği anda kendinden gitmiş olur. çok şey istememiştik hiçbirimiz. en ufak mutluluğu dayanılmaz acılar halinde önümüze sunan hayata ve en çokda kırılgan kalplere yanlış yapanlara sıradaki teşekkürüm..

 en ufak mutluluğu dayanılmaz acılar halinde önümüze sunan hayata ve en çokda kırılgan kalplere yanlış yapanlara sıradaki teşekkürüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hayattan SayfalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin