sadece susar ve yaranın kanayışını öylece izlersin . sarman lazımken o yarayı , kanı durdurman gerekirken kalıverirsin öylece orada. canın acır paramparça olursun ama kanayan o yaran için değil kalbinin tam ortasında seni derinlerinde en çaresiz insan yapan bir yara yüzünden. ağlama demek teselli değildir bir insan için. sen ona her ağlama dediğinde canını yakan yarayı biraz daha körüklersin. insanları kanayan yaralarından vurmayın. çaresiz bir insan demek öylece duygularından çıplak kalmış tüm yolları çıkmaz sokak olmuş mavileri siyaha bürünmüş ve içindeki ışıkları sonmüş boş bir oda gibidir. üşütmeye yetecek kadar soğuk olur, perdeleri olmadığı için seni görürler ama birşey yapmazlar, oturacak bir koltuğun olmadığı için öylece dizkapaklarındaki yaralar acıya acıya üstüne oturursun. camların kırıktır o odada. dışarıda yağan melankolik yağmur tıpırtılarının rüzgarında kalbin buz keser. bürünürsün karşında duran ruhuna. daha sarılmak istersin. beden ve ruh birbirini tamamlayan tek ikilidir. ikisinden birisi olmadığı zaman insan boş bir varlık olarak kalıyor evrende sadece ama canının yandığını iliklerinde hissettiğin zamanlarda ruhun çıkar senden ve karşına oturur. bedenindeki acımasız dünyanın eseri olan yaraları izler. bir gözyaşı kaç ağır acıya bedel kimse bilemez. saatlerce ağlar o beden o gözler. yorgun düşsede ne kadar ,asla yılmaz. yalnızlığın insana öğrettiği tek şey budur. pes ettiğin anda hayır der tekrar kalkarsın. yalnızlığı seven insanlar her zaman özeldir. çünkü kimseye ihtiyaç duymaz ama birine ihtiyaç duyan herkes birgün yarı yolda bırakılır. bir acı daha eklenir kalbine. bunu yaşamaya gücü olmayan insanlar yalnızlığın en özel suskunlarıdır.susmak... Çok kapsamlı acı taşıyan bir kelime, bir sigara gibi yanarsın küllerin dört bi yana savrulur ama sadece yandı derler, bir şarap gibi tadını alırlar ama bitince sonun çöptür, duygular gibi yaşarsın ama ölünce sende ölürsün. Ölmek için o tabuta konmak gerekmediğini bir çoğumuz erkenden öğrendik. Hayat bizi o taş kalbiyle sahiplenmediği sürece zaten bir tabutun içinden farksız oluyo dünyamız. Yaşam, hayat, dünya, acılar, susulan onca kelime öbeği.. Her bir virgülde bile duygu varken , okuduğun an noktaya gelişinde kalbinde sızısını hissettiğin bir cümle varken sayfalardan silmek, ağzını hiç açmamak insana bu kadar ağır gelip altında kalırken yavaş yavaş ölürken niye susulur ki ? İnsan çözülmesi zor olan tek varlıktır. Ne yaparsan yap aynı döngü devam eder bu hayatta . Sus. Konuşma. Gizle duygularını. Ört acılarının üstünü. İnsanların gözünü sahte gülümsemeyle boya. Kafanı kaldır bak gökyüzüne. Nefes al ve sus. Kapat gözlerini. Kokla sabahı, geceyi en saf yerinden. Ört gecenin üstünü. Sabaha aç yeni bir sen. Sus. Suskun kal. Konuştukça acın rol alır en büyük acımasızlığı sana getirmeye. Duygularını konuşamadığın kaç tane kelime varsa onlara sakla . Ve susmak bu dünyanın tek kuralı. Acıyan yaranı susarak , kanayan yaranı buğlu gözlerin ardında yatan gücünle dindir. İnsanın baş edemeyeceği bir şey yoktur. Sadece kurallarına göre oynamayı biliyorsan. Sus ki görmesin,duymasın,bilmesinler içindeki seni..
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.