kalbi soğuk odaları bomboş terkedilmiş bir ev şimdi. yaşam veren hiçbir yanı kalmamış son nefes gibi. karanlık. güneşe küsmüş gülümsemelere kendisi kadar uzakta yalnızlığın tam üstüne beton atılmış ne yapılsa gözleri yolda kalan bir ev. bomboş anlamsız kocaman bir hiçten ibaret olan bir döküntü. tüm kaldırımları tırnakları kanaya kanaya kaldıran evin yolunu kapatan küçük bir kız. karanlığın tam ortasında o evin en acımasız odasına adımını atarken hissizliği sıyrılır kalbindeki enkazdan. kapıyı kapatıp yığılıp kaldığı o boş duvar kenarında hıçkırıkları geceyi süsleyen şarkısı olur. o küçük kız bu kadar büyük acıda kelimelerini hislerini duygularını odanın karanlığına yıldız olurken bulur. aslında çoktan büyüyüp olgunlaşmış saçlarındaki kırıkları bile kusursuz şekilde saklayacak kadar dünyadan kaçmış birisidir. ama yüreği boş bir insan ne kadar anlam katabilirdi ki dünyasına ?
acımanın tam olarak anlam bulduğu bir insan bedeni. benliğini kendine bağlayan herşey o kaldırımları birer birer yok edip kaçtğı dünyanın en derinlerinde. öyle boş öyle anlamsız bir varlık olabilir ancak açıklaması şuan bulunduğu beden. avcuna un koysa ekmek olacak bir adamı oğlu gibi seven bir anne misali sevmiş bir kızın ölen kalbi. can çekişerek veda etti herşeye. anılarına duygularına düşüncelerine. kurtarılabilecekken kanaya kanaya öldü. yarası neydi peki?
kendinden habersiz ellerinin oraya açtığı bir yara mı , oğlu ölmüş bir anne miydi?
susmak çaresizlerin sığındığı en güzel sığınaktır. ne zaman deprem olsa güneşinde karanlığına kaçanların yeriydi. kıyamet günü gökyüzünden inecek güneş gibi kıyametini yaşadı kalbinde o kız. suskunluğuna sıçramasını istemediği tüm acılara kapattı yollarını. ruhunun yattığı mezara rüzgarın getirdiği en güzel kokuyu armağan etmişti dünya ona son kez. toprağına sinen en güzel gül kokusuydu sanki.
yeni evindeki tek eşyası bir kavanoz dolusu ölüm kokan bir toprak ve üzerinde gül kokan bir avuç anı.
camları olmayan karanlık yeterince soğuk rüzgar alan bomboş yalnız bir evde yalnızlığın en suskunu yaşayacak. herkesten uzak en çokta mısra mısra yazdığı kelimelerinden . her insanın bir hikayesi vardır. sayfanın biri yırtılıp kaybolduğu an hikaye asla anlaşılmaz okunmak istenmeyen boş bir kitap olarak kalır. kaybettiği son sayfası oldu acı kokan bir kadının. kitap bitmeden kapatıp rafa koydu ki sayfa sayfa kelimeler biraz daha uzaklaşıp gitmesin diye.
hatırla ve unut.