"BİLİNMEYENDEN GELEN"
Soğuk kış gecelerinin ayrı bir kokusu, ayrı bir hüznü olur bazı şehirlerde.
Yalnız ve mutsuz ruhlar daha bir derinden hisseder ayazı, karanlığı ve hüznün kokusunu...
İzmir'in yakınlarındaki, bu küçük balıkçı kasabasında kendini içinden çıkılmaz bir karanlığa gömen adam ise, içtiği ilaçların ve aldığı alkolün etkisiyle uykunun derinliklerine kendini bırakamadan, dışarıdan gelen gürültülerle bir hışımla yatağından fırladı.
Neredeyse bu gürültülerin kaynağını parçalarına ayırıp sonra denize atabilecek bir ruh haliyle küfürler ederek alelacele banyosunun kapı arkasına astığı pantolonunu üzerine geçirdi.
Sarı balıkçı çizmelerini ve yağmurluğu da giyinip beresini eline aldı. Gürültülü bir şekilde kapıyı açıp buz gibi geceye adımını attı.
Elindeki minik kumandayla evinin güvenlik sistemini de devreye soktuktan sonra kumandayı cebine atıp yürümeye başladı.
Bazı eski alışkanlıklardan kolay vazgeçilemiyordu.
Burnuna gelen deniz ve yosun kokusu ciğerlerine dolunca biraz daha sakinleşerek az ilerideki gürültülerin kaynağı olan Balık Hali'ne doğru adımlarını hızlandırdı.
Daha balıkçılar tam toplanmamışlardı. Hal'in iyice kalabalık olmasına en az iki saat vardı. Balıkçıların mezatı sabaha karşı üç, dört civarı olurdu.
Saat henüz gece yarısı idi.
Ve kaç gündür çektiği uykusuzluk, geçmişinin yakasını bir türlü bırakmayan karanlık anıları, bu kaçıp yerleştiği küçük balıkçı kasabasında bile rahat vermezken sadece iki saat uyumak istemişti Bekir Kara.
Namı diğer, balıkçıların ona taktığı ama asla yüzüne söyleyemedikleri arkasından fısıldayarak korkuyla konuştukları Deli Bekir.
Balık Halinin denize yakın orta taşında on, on beş kadar genç yaşlı balıkçı toplanmış bir şeylere bakıyor ve gülüyorlardı.
Her gece burası saat ikiden itibaren hareketli olurdu, ama bu gece enteresan bir gürültü ve farklılık olduğu belliydi.
Bekir adımlarını hızlandırıp kalabalığa doğru yaklaştıkça kulağına gelen konuşmalar ve kahkahalarla iyice gerilmeye başladı.
-la Muhittin Dayı naptın ahtapot diye bunu mu çıkardın denizden?
-Muhittin kucağındaki kaç kilo Levrek???
Gülüşmeler.
Bekir, hayatta kalan tek akrabası Muhittin dayının sesiyle biraz daha yaklaştı lavukların iyice azdığı kalabalığa doğru
-lan götverenler bilip bilmeden konuşmayın açın yolu çocukcağızı kahvehaneye götüreyim çocuk titriyor itoğluitler görmüyor musunuz??
O sırada kalabalık yavaş yavaş sesini kesmeye başlamış, herkes iki metre boyu iri kıyım endamı kapkara bakışlarıyla kalabalığı delerek hışımla Muhittin'e yürüyen Bekir'e bakmaya başlamıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZUN KARANLIĞI (TAMAMLANDI ve DÜZENLENİYOR)
Ficção Geral(İMLÂ ve YAZIM HATALARI DÜZENLENİYOR) 👉👉Cinsel içerik, küfür ve şiddet vardır👈👈 🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤 İNSTAGRAM:DiliminUcundaBirikenlerim HER HAKKI SAKLIDIR!! İLK YAYINLANMA TARİHİ; 11.03.2017