Part; 58

2K 164 10
                                    

Alonza elimi sertçe kavradığında kafamı ona çevirdim.

"Ne halt ediyorsun Alonza?! Canım acıdı."

"Yanımda kal."

"Arkadaşımın yanına gideceğim."

"Benden ayrılmayacaksın."

"Sevişmemizi bozan ben değilim Alonza annen. Git ona sinirlen. Bana sinirli davranma."

"Sinirli değilim ama bir sürü erkeğin olduğu bu yerde benden bir adım uzaklaşırsan seni sikerim."

"Ha bir de tehtit. Defol Alonza. Ben senin köpeğin değilim."

Elimi sertçe geri çektim ve tam karşıda birileriyle konuşan arkadaşımın yanına gidip sarıldım. Alonza hala orada dikiliyordu. Bar olmasına rağmen henüz pek kimse yoktu. Alonza gözlerini ayırmadan bana bakıyordu. Barmene bir şeyler söyleyip oturdu ve vücudunu bana çevirdi.

Arabada ben tam kucağına geçmişken annesi aradı ve açma dediğim halde açtı. Annesi ise yarım saat boyunca susmadı. Ben de tabii o ara kucağından inip topuklularımı giydim. Torpidodan sigara ve çakmak alıp dışarıda içtim ve bana hiç bir şey diyemedi. Arabanın kaputuna oturup telefonla oynamaya başladığımda konuşmaları anca bitmişti. Dışarı çıkıp bana kucağından kalktığım için bağırdı. Ben de bağırdım. O da bağırdı. Kızgındı epey. Kavga ederek geldik partinin yapılacağı bara. Ve bu sefer de beni yanından uzaklaştırmıyor.

"Sky. Gelebilmene çok sevindim. Alonza da mı geldi?"

"Hı hı. Orada oturuyor. Sadece tüm gün bana bakacak o başka bir şey yapacağını zannetmiyorum."

O sırada Hanna'nın hediyesinin Alonza'nın ceketinde kaldığını fark ettim. Hanna'yı yanlız bırakıp elinde viski olan Alonza'nın yanına geçtim.

"Ne oldu niye geldin?"

"Hediye senin cebinde de ondan geldim." Elimi bacağına atıp yavaşca sürükleyerek ceketinin sağ cebine ulaştırdım. Cebinden kutuyu aldım. Alonza ile gözlerimiz ayrılmıyordu. Ve bana anlamadığım bir şekilde bakıyordu.

"Ne oldu Al?"

"Bir şey yok Sky. Sadece... Eve gidince seni pişman edeceğim."

"Ne yapacaksın Alonza. Popoma şaplak falan mı atacaksın? Ben de özür dilerim anneciğim diye ağlayacağım öyle mi? Ve senin bir fantezin daha gerçekleşecek."

"Güzel bir hayal gücün var sevgilim. Neden olmasın."

"Rüyanda görürsün Alonza."

Yanından geçip Hanna'yla aynı masaya oturdum. Doğum gününü kutlayıp hediye olarak aldığım tasarım küpeleri ona verdim. O da kendi küpelerini çıkartıp benim hediyemi taktı.

Derken köşeden bonus gibi fırlayan Jefferson burnumun dibinde bitti. Alonza'nin sinir olduğu ve bir kere parmağını kırıp bir kere kolunu incittiği arkadaşım.

"Aaa Hey Jeff naber?"

"İyi Sky. Seni görebilmek ne güzel. Demek o kadın seni saldı."

"O kadın dediğin benim nişanlım. Yakında da eşim olacak. Yani Jeff boşuna onu iğneleme."

"Sana ne verebilecek Sky. İyice saçmalamaya başladınız siz kızlar."

"Bana aşk veriyor sanırım yeter."

"Şimdi uzaklaş bakayım Jefferson." Arkamdan gelen sert sese baktım. Alonza elini belime sarıp Jeff'i başımızdan kovdu.  O sırada Hanna yanımıza geldi. Alonza onunla merhabalaştı.

"Merhaba Hanna. Muhteşem bar seçimi."

"Efsane lezbiyeni yakından görmek güzel. Biliyor musun Alonza seni esmer düşünüyordum. Kızıl olman şaşırttı. Ve çilli."

"Çilleri hoşuma gidiyor." Diye mırıldandım arada. Alonza elini sıkılaştırdı.

"Özür dilerim sesli söylemeyecektim."

Biraz daha konuştuk. Ardından Hanna konuklarıyla ilgilenmeye gitti. Alonza beni lavabolara çekti.

"Demek çillerimi seviyorsun." Dedi beni kabinin duvarına yaslarken.

"Evet. Ama burası mikrop dolu aşkım."

"Ve sana hala kızgınım Sky. Bu sinirimin geçeceğini zannetme. Bırak sporu güzel kıçının üzerine oturamayacaksın."

Bacaklarımı beline sarıp ondan destek alarak dudaklarını öpmeye başladım. Sırtım o iğrenç duvardaydı ve Alonza kalçalarımı sıkıca kavramıştı.

"Alonza. Seni seviyorum."

"Benim seni sevdiğim kadar değil." Dedi dudaklarıma bakarak ardından bir kaç öpücük daha. Ve kabinden çıktık.

Bu gecenin bitmemesini ve eve gitmemeyi istiyorum. Sonuçta Alonza'nın ne bok yiyeceği asla belli olmaz...

#KalbiDengem.

Şair Ruhlu Şövalye'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin