Nefes nefese uyandı. Etraf aydınlanmıştı. Mutfaktan sesler geliyordu. Bu sefer nerede olduğunu hatırlaması fazla zaman almadı. Yine de ürkek ürkek oynattı bacaklarını. Ayakları, parmakları, dizleri hepsi tamamdı. Yüzüne mutlu bir tebessüm yerleşti.
''Peki şimdi ne yapmalı? Eve gitmeli mi gerçekten? Yoksa kalemin peşine mi düşmeli? Ama nasıl? Acaba Kâşif' ten yardım istese...'' bu sorular korosu Hayal' in beyninde konser verirken içeriden gelen sesle irkildi.
''Uyandırdım mı?'' diye bağırdı Aslı. ''Kahvaltı hazırlıyordum da...''
''Canım benim ya tatlı ev sahibi ne kadar şeker(!), insanın yiyesi geliyor.'' dedi Hayal kendi kendine. Burada daha fazla kalamazdı. Bu Aslı cadısı onu nispetiyle öldürürdü. Hayal'in ondan hoşlanmadığı kadar Aslı da Hayal'den rahatsız olmuştu. ''Aslında haklı kız. Ben de olsam aynı şekilde hissederdim.'' diye düşündü. Ama şimdi ortada çok farklı bir durum vardı. Bu kalem mevzusunu çözmek şu an her şeyden daha öncelikliydi. Hayal'in kafası gerçekten çorbaya dönmüştü. Belki de en iyisi her şeyi oluruna bırakmaktı. Mutfaktaki Aslı' ya seslendi:
-Uyandırmadın, ben zaten uyanmıştım canım. Öyle kendi kendime düşünüyordum.
Elinde çaydanlıkla gelen Aslı sordu:
-Ne düşünüyordun?
-Hiç öylesine işte...Neyse ben yavaş yavaş kalkayım. Size daha fazla rahatsızlık vermeyeyim. dedi Hayal masadaki kahvaltılıklara bakarak.
-Aaa hiç olur mu öyle şey? Hem kahvaltı hazırladım. Hadi lütfen otur.
-Hiç zahmet etmeseydin keşke.
-Yoksa rahat ettiremedik mi seni?
-Yok canım estağfurullah. Öyle kapı falan kapandı ya aklım evde kaldı benim, ondan yani...
-Tamam çaylarımızı içelim, ben seni bırakırım.
-Ben kendim giderdim. Senin işin gücün vardır. Engel olmayayım şimdi.
-Benim de o taraflarda bir işim var zaten. Seni de bırakmış olurum.
''Harika'' diye geçirdi içinden Hayal. ''Gel gel evimi de öğren!''
-Madem ısrar ediyorsun...Eee Kâşif çıktı mı?
-Biraz evvel gitti.
''Tüh be kaçırdık!'' dedi kendi kendine. Ama zaten bu Aslı'nın yanında nasıl konuşabilirdi ki onunla. Gerçi belki de böylesi daha iyi olmuştu.
-Bana bir şey söyledi mi çıkmadan?
-Selam söyledi.
-O kadar mı?
-O kadar. dedi Aslı gülümseyerek çay bardaklarını doldururken.
Hayal, lavaboya girmişti. Aynaya bakarken kendi kendine söyleniyordu: ''Selam söylemişmiş. Bu kadar mı yani? Ya insan bir merak eder? Bir yıldır ne yaptın? Öldün mü kaldın mı? Ayrıca az kalsın ölüyordum! 'Bir şeye ihtiyacın var mı?' de bir sor yani değil mi? İnsan yalandan bir sorar? Belki de Aslı'dan korkmuştur. Kılıbık şey nolucak! Aman canım neyse ne. Ben bakarım başımın çaresine.'' Yüzünü yıkayıp gülümseyerek çıktı banyodan.
Çayı biraz soğumuştu. Buna sevindi. Hızlıca içip kalkabilirdi sofradan. Fakat Hayal acele ettikçe Aslı ağırdan alıyor gibiydi. İşte bu çok sinir bozucuydu. Şimdi bir de sorgulama vardı.
-Nerede çalışıyorum demiştin?
-Ben mi? Aaa ben daha çok evde çalışıyorum. Bir şeyler yazıyorum da...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜLÜ YAZI
ActionYazı Tanrısı Thoht. Büyük Piramiti o yapmış içine de yazıyla ilgili araç gereçleri koymuş, papirüsten kağıt yapmayı rahiplere öğretmiştir. Dikilitaşların birinde ve Napolyon'un Paris'e götürdüğü bir parşömende Thoth'un kitabından bahsedilir. Bütün i...