VEDA

447 45 0
                                    

 Bütün o maceralı yolculuk nihayet bitmişti. Sonunda Hayal yine Kahire'de amcasının yanındaydı. Hayal, amcaya fazla detaya girmeden ve onu çok fazla endişelendirmek istemeyerek ana hatlarıyla olan biteni anlattı. Timsahlarla mücadele, çölde mahsur kalmak, bedevilerden kaçış falan derken bedeni oldukça yorgun düşmüştü. Saçlarında hala çöl kumu vardı. Son enerjisiyle duş alıp kendini yatağa attı. Uykudan daha çok baygınlık denebilecek bir halde bilincini yitirdi. 

Gözlerini yeniden araladığında güneşin taze sarılığı odaya doluyordu. Bir süre kıpırdamadan durdu. Nerede olduğunu hatırlamaya çalıştı. Hatşepsut, tanrılar, tanrıçalar, Thoth, kalem, Nil, timsahlar, çöl, bedeviler, onları kurtaran adam ve tarot bakan kız...Tüm bunlar gerçek miydi? Yoksa her şey bir rüya mıydı? 

O sırada amcasının kızlarının sesiyle kendine geldi. Kızların dediklerini anlamasa da hallerinden uyanmasına sevindikleri belliydi. Aşağıya seslendiler. Birkaç dakika içinde de amcası yanına geldi.

-Kızım nasılsın? İyi misin?

-İyiyim amca. Ne oldu ki?

-Geldiğinizden beri uyuyorsun. Tam üç gündür.

-Üç gün mü? 

-Hastalandın diye çok korktuk. Doktor çağırdık. Hatırlamıyor musun?

Hayal, hiçbir şey hatırlamıyordu. Sanki sadece akşam yatıp sabah uyanmıştı. 

-Allah Allah. Yolculuk beni yormuş herhalde.

-Amir bana her şeyi anlattı. Tüm olanları biliyorum. Bundan sonra seni yanımdan ayırmayacağım. Keşke Amir'e de o kadar güvenmeseydim.

-Ama amca, Amir'in bir suçu yok. O olmasaydı ben sağ salim dönemezdim belki. Hayatımı kurtardı. Lütfen ona kızma. 

-Ben onu bunu bilmem. Bundan böyle ya evde çocuklarla ya da benim yanımdasın. 

Tartışmanın faydası yoktu. Üstelik Hayal de en azından birkaç gün dinlenip olanları düşünmek ve zihnini toparlamak istiyordu. 

Sonraki günler sıradan ve hatta biraz sıkıcı geçti. Sabah kalkıyor ev işlerinde yengesine ve kızlara yardım ediyor bazen de en küçük yeğeni Şerif'le oynuyordu. Ufak ufak Arapça öğrenmeye de başlamıştı. Konuşamasa da ne dediklerini az çok anlıyordu. O da el kol hareketleriyle kendini ifade etmeye çalışıyordu. Akşam eve gelen amcasıyla da havadan sudan öylesine laflıyorlardı.

Fakat Hayal buraya bir amaç için gelmişti. Ve bunu unutmak gibi bir lüksü yoktu. Kalem ve annesi kafasının içinde bir yerlerden hep ona kendilerini hatırlatıyorlardı. Teknedeki kızın tarot kartlarına bakıp söyledikleri de aklından çıkmıyordu. Kız her gece rüyalarında gerçek ile hayal olanı, aklı ile sezgilerini ve kalbini birleştirmesi gerektiğini söyleyip duruyordu.

''Artık amcamla konuşmalıyım.'' diye düşündü. Yemekten sonra çalışma odasına çekilen amcasına bir Türk kahvesi yapıp yanına oturdu. Onun için yaptığı her şeye minnettar olduğunu ve iyiliklerini hiç unutmayacağını anlattı. Ama şimdi gitme vakti gelmişti. Japonya'ya gidip annesini bulmalıydı.Daha fazla ertelemenin anlamı yoktu. Yıllar sonra kavuştuğu yeğenini kaybetmek istemeyen amca sonunda bu gidişe razı oldu. Ancak genç bir kızı ta oralara tek başına gönderemezdi. Kendisi de ailesini ve işlerini bırakıp Mısır'dan kolay kolay ayrılamıyordu. Bu durumda Amir'in koruyuculuğuna güvenmekten başka seçenek kalmıyordu. Hayal de bu serüveni yapayalnız tamamlayamayacağını biliyordu. Amir'in yanında gelecek oluşu onu da rahatlatmıştı.

Hazırlıkların tamamlanmasının ardından ayrılık günü gelip çattı. Hayal önce yeğenleri sonra da yengesiyle vedalaştı. Onlara defalarca ''Şükran.'' diyerek teşekkürlerini iletti. Hava alanına kadar gelen amcası Amir'e sıkı sıkı Hayal'i yalnız bırakmamasını ve onu her gün arayarak durumdan haberdar etmesini tembihliyordu. Hayal'e de ilk karşılaşmalarındaki gibi sıkı sıkı sarıldı. 

-Kızım, burada bir amcan olduğunu hiç unutma. Anneni bulsan da bulamasan da biz seni bekliyoruz. Kapımız sana her zaman açık.

-Sağ ol amca her şey için.

Uçak Tokyo'ya doğru havalanırken Hayal, Mısır'dan ayrıldığı için üzüldüğünü fark etti. Buraya gelirken hiç tahmin etmediği şeyler öğrenmiş, rüyasında görse inanmayacağı şeyler yaşamıştı. Bakalım Japonya ona neler getirecekti.

BÜYÜLÜ YAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin