TANRILAR VE TANRIÇALAR

582 48 2
                                    

Sonunda bir kıyıda durdular. Hatşepsut'un tapınağı nehirden içeride vadinin arka tarafına saklanmıştı. Tekneden indikten sonra bir müddet yürümeleri gerekti. 

Hayal'in terden sırılsıklam halde su şişesinin sonunu adeta emdiği anda Amir:

-İşte orada! Hatşepsut'un Tapınak-Mezarı, dedi.

-Bu bizim Anıtkabir'e ne kadar benziyor. Ankara'da Atatürk'ün de böyle bir kabirgâhı var.

-Biliyorum, Hayal Hanım. Türkiye'ye geldiğim bir sefer gitmiştim. 

-Ya! Sürprizlerle dolusun Amir.

Uyuyor gibi duran dev bir kayalığın koynuna inşa edilmiş, muntazam aralıklarla dikilen sütunların üstünün kapatılmasıyla oluşan iki uzun dikdörtgenin birleşimi. Tam ortada alt katı üste bağlayan ve tapınağa giden yolu oluşturan basamaklı rampa. Yaklaştıkça Hayal iki değil üç kat olduğunu fark etti. Muntazam taşlarla örülü yolda heyecanla ilerliyor daha çabuk varmak için acele ediyordu. Etraf turist kaynıyordu.

İlk rampayı çıktılar. Yol devam ediyordu birinci dörtgenin üstünde. Yürümeyi sürdürdüler. Rehberler turistlere bir şeyler anlatıyorlardı. 

İkinci rampanın başında Horus heykelleri vardı. Burayı da çıktılar. Sütunların önüne geldiler. Sütunlarda ve arkadaki duvarlarda resimler bulunuyordu. Rehber Amon-Ra ile Hatşepsut'u gösterdi. Sütunların önünde ayakta durup kollarını çapraz şekilde göğsünde kavuşturmuş Hatşepsut heykelleri gözlerini ileriye dikmişler, çok uzak bir hatıraya dalmışlardı. Üç insan boyunda, heybetle, sapasağlam ayaktaydılar ve sanki tapınağı kötülüklerden koruyorlardı.

Hatşepsut, firavun olduğu için güneş tanrısı Ra'nın kızı olarak anılıyordu. Rehber anlatmaya devam ediyordu. Bazı resimler renklerini muhafaza etmişlerdi ve çok güzeldiler. Çoğu ise boyalarını kaybetmişti.

-Aslında tam olarak resim değil onlar, dedi Amir. Hiyeroglifin temeli. Bir çeşit yazı yani. Ama tabii sıradan bir yazı sayılmaz. BÜYÜLÜ YAZI.

-Büyülü yazı, diye tekrarladı Hayal. Peki ne yazıyor?

-Tanrıların öykülerini...Bak burada Tanrı Osiris.

Hayal, Amir'in işaret ettiği yere döndürdü kafasını. Yeşil suratlı, beyaz kumaştan entari giymiş bir adam, kafasında kocaman, uzun, bombeli bir şişeye benzeyen başlığıyla duruyordu. 

-Tanrı Osiris demek...Öyküsü neymiş peki?

-Tanrı Osiris, kardeşi ve aynı zamanda karısı olan Tanrıça İsis, kötülük Tanrısı Seth ve onun karısı Neftis ile birlikte gökyüzü Tanrıçası Nut ve yeryüzü Tanrısı Geb'in dört çocuğundan biridir. 

-Hem kardeşi hem karısı mı? 

-Evet, Eski Mısır'da firavunlar arasında da kardeş evliliği yaygınmış. Tanrılar için de aynı durum var inanışa göre. Neyse ne diyordum? Ha, Osiris...Yeniden doğmanın, kural koyuculuğun tanrısıdır. Ayrıca koruyucudur. Başındaki şapka Kuzey ile Güney Mısır'ın birliğini simgeler. Öyküsüne gelince...Ra gökyüzüne yükseldiği vakit Osiris, Tanrıça İsis'in de etkisiyle yeryüzünü yönetmeye başlar. Fakat kardeşi Seth bunu kabul etmez. Çünkü bu görevin kendi hakkı olduğunu düşünmektedir. Diğer tanrıların da Osiris'in tarafını tutacağını bildiğinden onunla savaşa yanaşmaz. Bir hile düşünür. Osiris'i kutlamak bahanesiyle ziyafet düzenler. Hediye edilmek üzere de mücevherlerle süslü bir sandık yaptırır. Osiris'le bu sandığa sığıp sığamayacağı konusunda iddiaya girer. Osiris sandığa girince de kapağı kapatıp üzerine kurşun döktürür açılmasın diye. Sonra da bu sandığı Nil'e atar. 

-O da biraz safmış şimdi. 

Amir gülerek cevap verdi:

-Osiris iyilik, doğruluk tarafında ya...Aklına kötülük gelmemiş herhalde. 

Hayal merakla sordu:

-Eee sonra ne olmuş?

-Sonra bu sandık kıyıya vurmuş. Bulunduğu yerin altından da kocaman bir ağaç büyüyüp sandığı içine hapsetmiş. Tanrıça İsis de her yerde kocasını arıyormuş. Tam bu sandığı bulduğunda Seth müdahale edip Osiris'in vücudunu on dört parçaya ayımış ve Mısır'ın her tarafına dağıtmış. Tanrıça İsis sihir gücüyle bu parçaları bulup birleştirmiş Osiris ruhen canlanmış ve manevi şekilde İsis'le birlikte olmuş.

-Hadi canım!

-Mitolojiye göre öyle. Bu birleşmeden de İsis, Tanrı Horus'a hamile kalıyor. 

-Bu İsis de pek fenaymış. Şurada Osiris'in karşısında duran o mu?

Hayal, kafasının üzerinde kobra ile akbaba başı bulunan, iki yana açılmış kollarından kanatlar sarkmış halde tek dizini kırıp çömelmiş olan kadın tasvirini gösterdi.

-Evet, Tanrıça İsis. Annelik, tedavi edicilik gibi özelliklere sahip. Ayrıca çok güçlü büyüler yapabilir. En güçlü büyücüdür o. Tanrı Ra uyurken tükürüğünden alıp çöl kumuyla karıştırmı ve kobra yılanını yaratmış. Bu kobra Ra'yı sokunca kimse tedavi edememiş. İsis, onu kurtarabileceğini söylemiş. Ama tek şartla...

-Neymiş o şart?

-Ra'nın gizli adını söylemesi.

-Ne olacakmış Ra'nın gizli adını öğrenince.

-Sihir gücü için...İsis'in bu güce ihtiyacı var. Çünkü kocasını öldüren Seth oğlu Horus'u da tehdit ediyormuş. İsis oğlunu korumak için büyücülerin en güçlüsü olmak zorundaymış. Bunu da yapmış. Horus büyümüş ve babasının intikamını almak ve hakkı olan tahtı ele geçirmek için Seth'e savaş açmış. 

Amir, şahin başlı genç bir adama benzeyen Horus ile karşısında duran gövdesi siyah, eşek kulaklı, kırmızı saçlı,uzun burunlu adam resimlerini işaret etti. 

-Diğer tanrılar da Horus'un tarafını tutmuş. Seth kavgasında yalnız kalmış. İsis onu bu taht iddiasından vazgeçirmek için birgün çok güzel, genç bir kadın kılığında karşısına çıkmış. Seth'e sanki başka birisiymiş gibi yaşadığı olayları anlatmış. Varlıklı bir adam olan kocasının kardeşi tarafından öldürüldüğünü sonra mallarına, her şeylerine el konulduğunu söyleyip bu durumda kimin haklı olduğunu sormuş. 

-Vay be bu İsis çok zekiymiş gerçekten. Seth ne demiş peki?

-Seth, çok sinirlenmiş. Adamı cezalandırmaktan bahsederken İsis kimliğini açıklamış. Fakat Seth kendi isteklerinden vazgeçmemiş.

-İşine gelmemiştir, deyip güldü Hayal. Savaş kaçınılmaz o zaman.

Amir, Hayal'i onaylarcasına kafasını sallayıp devam etti:

-Horus, savaşta Seth'i yener ve onu Sahra Çölü'ne sürer. Seth ile Horus'un savaşı aşağı ve yukarı Mısır'ın başka deyişle Güney ile Kuzey Mısır'ın savaşını da simgeler. Seth kötülüğün dışında çölün de tanrısı olmuş böylece. Mısır'ı da çölden gelen tehlikelere karşı korurmuş. Karısı Neftis ise İsis'in zıttı. İsis yaşamı simgelerken kardeşi Neftis ölümün, yok oluşun tanrıçası kabul edilir.

Hayal resimlere daha da yaklaştı. Tanrıların ve Tanrıçaların ellerinde tuttukları yuvarlak başlıklı T harfine benzeyen şekillere gözü takıldı. ''Sonsuzluk işareti!'' diye mırıldanırken Amir itiraz etti. 

-Aslında onun adı ''Ankh''


BÜYÜLÜ YAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin