EVDE

718 59 6
                                    

Arabayı park ederken elinde takım çantasıyla bir adamın evin önünde durduğunu gördüler. Hayal buna sevinmişti çünkü komşulara yakalanmadan mümkün olduğunca çabuk eve girmek istiyordu, eğer gören olursa da tanımasınlar diye yüzünü şalla iyice sarıp arabadan indi.

-Çilingirsiniz değil mi?

-Evet. Bu kapıyı mı açıyoruz.

-Hı hı bu kapı.

Kapının koluna dokunmalarıyla ardına kadar açılması bir oldu.

-Aaa! Ama nasıl? diye şaşkın şaşkın sordu Hayal.

-Kapı kilitli değilmiş hanımefendi hatta açık kalmış.

Hayal bu işe bir anlam verememiş gözleriyle bir çilingire bir Aslı'ya bakıp duruyordu.

-Ama akşam kilitliydi. Şey yani ben dışarı çıkınca kapanmıştı ardımdan. Zorladım zorladım açamadım.

Aslı rahatsızlığını belli eden bir ifadeyle Hayal'in sözünü kesti.

-Neyse artık. Bir yanlış anlaşılma olmuş herhalde. Sizi de boşa yorduk buraya kadar. Kusura bakmayın.

Hayal bu durumu anlamlandıramıyordu. Dün kargoyu getiren kurye gittikten sonra kapıyı kilitleyip anahtarı da üstünde bıraktığına yemin edebilirdi. Anahtar dün akşamki yerinde duruyordu ama kapı nasıl açılmıştı? Kapının da kilitli kalması gerekmez miydi? Sonuçta evden de adeta ışınlanarak çıkmıştı. Aklına eve birisinin girmiş olabileceği ihtimali geliyordu. Fakat kim? Neden? Nasıl?

Hayal bu sorularla boğuşurken Aslı çilingiri göndermiş kuşkulu gözlerle Hayal'i süzüyordu. Sonunda kendine gelen Hayal, üzerinde zehirli örümcekler gibi gezinen bakışları fark etti. Aslı belki de Hayal'in sırf gece Kaşif' te kalabilmek için böyle bir yalan uydurduğunu düşünüyordu. İçindeki Sherlock Holmes uyanmış gibiydi. Hayal'i biraz da ittirerek içeri daldı. Ve korkulan oldu.

-Tekerlekli sandalye mi o?

-A o mu? Evet.

-Kimin?

-Kimin mi? Eee ben, benim.

-Senin mi? Neden?

-Şey. Ben bir öykümde bacaklarını kaybetmiş birinin hayatını yazıyordum da...Empati kurmak için ödünç aldım.

-Hı öyle mi? İlginç...

Aslı pek inanmışa benzemiyordu. Hayal onu ikna etmeye çabaladı:

-Bir arkadaşımın büyük annesinindi. Kadın geçenlerde öldü.

-Ya çok yazık.

-Zaten çok yaşlıydı. Neyse ben de birkaç günlüğüne aldım. Geri alacaklar. Yani ihtiyacı olan birisi için.

-Evet, anladım. Neyse ben artık gideyim.

-Her şey için çok sağ ol. Ah neredeyse unutuyordum taksi ücretini dün Kaşif ödemişti. Sana versem ona iletirsin değil mi?

-Önemli olacağını sanmıyorum.

-Olur mu hiç? Lütfen bir dakika bekle. Hem kıyafetlerini de getireyim.

Aslı sonunda Hayal'in ısrarlarına dayanayıp parayı ve kıyafetleri aldı. O önceki kibar ve anlayışlı üslubu yarini soğuk bir nezakete bırakmış gibiydi. Muhtemelen Hayal'in tekinsiz bir kız olduğunu düşünerek ve bir daha karşılaşmamayı umarak oradan ayrıldı.

Sonunda evde yalnız kalmıştı artık. Etrafta bir tuhaflık görünmüyordu. Her şey dün akşamki halindeydi. Birinin eve girdiğine dair en ufak iz yoktu. ''Belki de delirdim ben!'' dedi öfkeyle. ''Belki de her şey bir hayal! Hepsini ben uyduruyorum!'' Fakat hayır, uydurmuyordu. Her şeyin mantıklı bir açıklaması olmalıydı. Biraz dinlenip kafasını toplasa...

BÜYÜLÜ YAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin