UÇUŞ KORKUSU

388 43 1
                                    

Uçağın gölgesi Nil vadisine düşerken Hayal gözlerini bu yeşil, lacivert ve sarı manzaradan Amir'in esmer yüzüne çevirdi.

-Annemi nasıl bulacağız Amir?

-Amcanızın talimatlarıyla daha önce de bu konuyu araştırmıştım. Anneniz Tokyo'da İmparatorluk Sarayı'nda. Aslında belki daha önce amcanız da söylemiştir. Mühim olan onu bulmak değil ona ulaşabilmek. Ama merak etmeyin. Mutlaka bir yolunu bulacağız. Benim Japonya'da çalışan rehber arkadaşlarım var. Onlar bizi karşılayacak. 

Amir'in sözleri Hayal'i rahatlatmaya yetmemişti. ''Rehber arkadaşlar ne demek?'' diye söylendi içinden. ''Sanki büyükelçi der gibi... Neyse...''

Yolculuk saatler sürecekti. Hayal ile Amir bazen konuşarak bazen gazete, dergi karıştırarak bazen de uyuklayarak vakit geçiriyorlardı. 

Neredeyse yarım gündür gökyüzündeydiler. Uçak artık Japonya hava sahasına girmek üzereydi. Derken bir sarsıntı hissettiler. Kısa ve aralıklı titreşimler birkaç dakika içinde kuvvetli bir depremi andırmaya başladı. Uyuyan Hayal korkuyla kendine geldi:

-Amir, ne oluyor?

-Uçak türbülansa girdi herhalde. Hava yolculuklarında olağan bir şey bu. Korkulacak bir şey yok. Birazdan geçer.

''Nil'de timsahlar tekneye saldırdığında da öyle demiştin! Ama başımıza neler geldi.'' diye geçirdi içinden Hayal. 

Bir çeyrek saat geride kalmış fakat sarsıntılar kesilmemişti. Aksine  sanki her geçen dakika daha da kötü oluyordu. Hayal'in artık başı dönmeye, midesi bulanmaya başlamıştı. Yolculardan kimisi yüksek sesle dua ediyor kimi hosteslere bağırıyor kimi yanındakine sarılıyordu. 

Hayal gözlerini camdan dışarı çevirdi. Kapkaranlık gökyüzünde bir şey seçilmiyordu. Ama aniden uçağın etrafında çakan şimşekler ortalığı aydınlattı. 

-Amir! Ne zaman normale dönecek bu uçak?

-Bilmiyorum Hayal Hanım. Yine de siz sakin olun lütfen!

-Sakin mi olayım?! Neredeyse uçağın kanatları kopacak sen bana ''Sakin ol.'' diyorsun.

Çakan şimşeklerin etkisiyle çığlıklar daha da yükselirken hostesler yolcuları yatıştırmaya çalışıyorlardı. Fakat artık onlar da ayakta duramayacak hale gelmişlerdi.Tüm yolcuların kemerlerini bağlayıp koltuklarını düzeltmesini istediler. Bu sırada pilot da uçağın Kyoto Hava Alanına zorunlu iniş yapacağını anons ediyordu. 

-Kyoto mu? Tokyo'ya çok uzak mı? diye sordu Hayal. Sanki şimdi tek dertleri buymuş gibi.

Amir bildiği yerden soru sorulmasına sevinen öğrenci gibi ''Kyoto, Japonya'nın bin yıllık eski başkenti. Sanırım trenle Tokyo'ya bir iki saatte gidilir.'' cevabını verdi.

''Neyse sağ salim inelim de...''diye mırıldandı Hayal de.

Saniyeler yıllar gibi geçiyordu. Hava alanının ışıkları seçilmeye başlarken uçak hızla alçalmaya başladı.  Pilot uçağı kontrol etmekte zorlanıyordu. Sert bir iniş olacağı belliydi.Piste çok yaklaşmalarına rağmen tekerlekler tam açılmamıştı. Pilot tekrar yükselmek istediyse de uçağın gövdesi üstünde sürüklenmesine engel olmadı. Çok büyük bir hızla piste kıvılcımlar saçarak ilerliyorlardı. ''Şimdi ölmek istemiyorum!'' diye bağırdı Hayal. Can havliyle Amir'in koluna sarılmıştı. O an sanki asırlarca sürdü. Ve nihayet uçak, pisten çıkmak üzereyken durabildi.

Yolcular, hostesler ve pilotlar birkaç dakika kendilerine gelemediler. Herkes şoktaydı.Hayatta kalıp kalmadıklarını anlamaya çalışıyor gibiydiler. Evet. Yaşıyorlardı. Yolcular birbirlerine sarılıp kurtulduklarına şükrettiler. Ardından da gözyaşları içinde pilotu alkışlamaya başladılar.

Sonunda uçağın kapıları açıldı. Yardım ekibi inen yolcuları karşılamaya gelmiş, yolculara bedenen ve ruhen destek hizmetlerine başlamışlardı.

Hayal ve Amir diğer yolcularla birlikte uçaktan indiler. Bir yerlerinde bir şey yoktu. Sadece çok korkmuşlardı. Özellikle de Hayal hala titriyordu. Biraz dinlenmek iyi olabilirdi. Hava alanı ekipleri onları özel bir salonda misafir etmek istediler. Fakat gökyüzünde şimşekler çakmaya devam ediyordu. Alanın ışıkları da göz kırpar gibi bir yanıp bir söner hale gelmişti. Derken bütün ışıklar birden bire kesildi. Her yer birkaç saniye de olsa karanlığa gömüldü.

-Aaaa!

Hayal bir çığlık atıp Amir'in koluna yeniden sarılıyordu ki belli belirsiz bazı silüetlerin etraflarında koştuğunu hissettiler. 

BÜYÜLÜ YAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin