Bölüm 10

38.1K 943 115
                                    

"Neler oluyor burada ?!" Lily bağırarak kulaklarını tıkadı. Danny yüzünü ekşitmiş bana bakıyordu.

"Sara" dedim yeniden ve tuvalet kapısına vurmaya başladım "o içeri girdi ve sonra çığlık atmaya başladı." Kapı tokmağını yokladım ama açılmayı reddetti.

Paul biraz geri çekilerek kapıyı omuzlamayı denedi ama yaptığı şey çığlığı daha çok arttırmıştı.

Lily saçlarını tedirgince kulağının arkasına atıp ağlamaya başladığında bende ona katılmamak için dudağım ile büyük bir savaş halindeydim.

Danny , Sara'nın ismini sesleniyordu ama hiçbir işe yaramıyordu. Paul yeniden denedi ve sonra yeniden... Çığlık sonunda durduğunda kapı kilidi yavaşça çevrildi ve kapı hızlıca açıldı . Hepimiz birkaç adım gerilerken korkuyla içeri bakıyorduk. "Sara" diye bağırdım, dudağımla verdiğim savaşı kaybetmiş ve ağlamaya başlamıştım "orada mısın?"

Fakat tuvalette kırık ayna camları dışında hiçbir şey yoktu "Tanrım" dedim ve David'in içeri girmek için attığı adımdan önce davranarak içeri daldım. Herkes içeriye girip endişeyle Sara'yı ararken ben onun burada olmadığına emindim. Kırık camların çıkarttığı ses küçük tuvalette yankılanıyordu fakat gariptir ki kırıldığını duymamıştım bile . Aynayı incelemeye koyuldum . Üzerine noktacıklar halinde yayılmış kan aynanın kırılmadan kalan sağ kısmında çoğalıyordu. Elimi kanların üzerinde gezdirmeye çalışırken kırık aynada gördüğüm yansıma nefesimi kesmişti.

Sara'nın ruhunun siyah silüet tarafından emildiğini görüyordum. Esmer bedeni beyaza dönüyor, göz bebekleri küçülüyordu. Kemiklerinin çıtırtısını kulaklarımda işitiyordum. Ruhu içinden çıktıkça bedeni bükülüyor ve kırılıyordu. Silüet bana bakıyordu, uzun siyah bedeninden kaldırdığı çelimsiz tırnaklarıyla 'üç' işareti yaptı. Düşünmeme gerek kalmadan ne demeye çalıştığını anlamıştım.

Benden tam üç arkadaşımı almıştı.

Aynadaki görüntü aniden yok oldu. Birkaç adım geriledim ve olanları anlamaya çalışırken kendimi yere bıraktım . Lily'nin hıçkırıkları daha çok yükselirken , beni kaldırmak için yanıma gelen Tom'un sesi beni ürpertmişti "Hemen şu an buradan gidiyoruz."

"Bunu yeni akıl edebilmiş olmamız mükemmel." Paul sinirle tuvaletten çıktı.

"Sara nerede?" Lili, David'in karnına yumruk atarken defalarca kez bu soruyu sordu.

Bilmiyordum, bilmiyorduk. Herkes onun kaybolduğunu farkındaydı.

Sanırım Sara artık sadece aynadaki bir yansımadan ibaretti. Paul olayı kabul edemiyordu, tuvaleti defalarca kez daha aradı. Tüm eşyaları yakıp yıkmıştı ve Sara'yı buna rağmen bulamamıştı. Tom beni kolumdan tutup bavuluma sürükledi ve kendi bavulunu hazırlamak için odadan çıktı.

Sara kayıptı , Maria kayıptı , Sebastian kayıptı.

Lily'nin yavaş dokunuşunu sırtımda hissettiğimde irkilerek ona doğru döndüm. Ağlamaktan rimeli akmış, siyah boya esmer yüzünü bir maske gibi sarmıştı "Sana anlatmam gereken şeyler var Nora."

Onu daha iyi duymak için suratımı onun suratına yaklaştırdım, birilerinin bizi duymasından korkarak fısıldıyordu. "Seni yaralarını sarmak için odaya getirdiğimizde aramızda bir plan yaptık ; plana göre her saat başı birisi uyanık olacak ve başında bekleyecekti. Yaraların ciddiydi ve uyandığın zaman ne olduğunu anlayamayabilirdin. Bu şok etkisini üzerinden almamız gerektiğini hissettik. Görevi üstlenen ilk kişi Sara oldu. Maria'nın kayboluşundan sonra hiç uyumadı zaten , bir gece daha ayakta kalabileceğini söyledi ve bizde kabul ettik. Ne kadar da aptalız. Ondan sonraki kişi bendim ama bunun için kalktığımda Sara'yı korkuyla yorganına sinmiş halde buldum" dinlediğimi göstermek için başımı salladım devam etti " ona ne olduğunu sordum önce bana anlatmayı reddetti ama birine anlatmaya o kadar çok ihtiyacı vardı ki, tüm çaresizliğini gözlerinde görebiliyordum Nora. Tanrım o kadar çok titriyordu ki bir an cidden titreyerek öleceğini düşündüm. Sen uyurken başında beliren varlıklardan bahsetti. Sebastian'ın ve Maria'nın seni. başında dikildiğine yemin etti. Hepsinin bedeni çürümüş dedi ve birde karartıdan bahsetti. Deforme olmuş siyah bir silüetten. Fakat asıl şaşırtıcı olan Deamon'ında orada olmasıydı. Nora, Sara Deamon'ında orada olduğunu söyledi. Sikeyim o orada ne arıyordu ki?'' Derin bir nefes aldı ve ağlayarak devam etti "fakat onun bedeni normalmiş Nora , bizimki gibiymiş. Aralarında normal olan tek kişi oymuş. Onların arkasında kollarını birbirine kitlemiş sessizce seni izliyormuş. Maria-" ismini söyledikten sonra yüzü dondu ama kısa bir aradan sonra devam etti " Maria'nın vücudunda çok derin yarıklar varmış Nora . Beyaz teninin üstüne açılan yarıklardan içindeki her bir organı görebiliyormuşsun. Çürümüş organlar, kırık kemikler. Bu nasıl mümkün olabilir ki yani Sara delirdi mi yoksa bunlar gerçek mi? Tanrım dayanamıyorum." Bana sarıldı ve konuşmaya devam etti "Şu siyah karartı sana son kez eğildikten sonra Sara'yı göstermiş. Sara öleceğini biliyordu Nora, bana sıranın ona geldiğini söyledi." Ağlaması hızlanmıştı.

Onu duymamıyordum bile. Beni saran kollarından kurtuldum. Boğulduğumu hissediyordum. Bir anlığına ölmek istedim ama omuzlarımdan tutup beni sarsan David beni bu isteğimden kurtardı "Gidiyoruz." Dedi . Ayağa kalkıp onlarla birlikte çıkışa doğru koştum. Hiçbir şey duymak istemiyordum . İstediğim tek şey en yakın polis istasyonuna gidip neler olduğunu anlatmak ve sonra da sıcak yatağıma girip derin bir uyku çekmekti .

Herkes arkamdan gelirken kapıyı açmaları için onları bekliyordum. Tom emin adımlarla kapıya yaklaştı ve zafer edasıyla onu itekledi. İçimdeki tüm kötülüğün dışarı aktığını hissediyordum. Fakat yaptığı tek şey tüm ışıkları söndürmek oldu. Kapıyı iteklemesiyle tüm ışıkların sönmesi bir olmuştu.

"Ne yaptın sen?" Paul üzerine atlayacakmış gibi bakıyordu.

"Hiçbir şey." Tom sinirle bağırdı ve kapıyı iteklemeyi sürdürdü.

Hep birlikte denedik ama açılmıyordu. "Lanet girsin." Tom çantasını yere fırlattı ve kapıyı tekmeledi .

Kapı açılmıyordu , elektrik gitmişti ve üç arkadaşım kayıptı.

Her şey daha ne kadar kötüleşebilirdi ki?

HotelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin