Kumral olan yerden bir kaç metre yüksekte gözleri oyulmuş bir halde bize bakıyordu. Bütün silahlar arkasındaydı ve onlara ulaşmamız imkansızdı. Sarışın olan onun adını seslenerek bağırmaya başladığında Tom onu sakinleştirmek için elini omuzuna attı. Hepimiz ağzımız bir karış açık halde karşımızda duran dönüşmüşe bakarken sarışın olan öne bir kaç adım atıp kumral olana '' Bu sen değilsin Joe, seni tanıyorum bu sen değilsin'' diye feryat etmeye başladı. Deamon onu durdurmaya çalıştı ama artık çok geçti.
Adının Joe olduğunu öğrendiğim dönüşmüş adam elini kaldırıp sarışın olan adamı yanına çekti ve olmayan gözleriyle ona uzun uzun baktı. Onu görmüyordu ama bakıyordu. Sanki içten içe savaşıyordu ama kazanamayacağını hepimiz biliyorduk. Birkaç dakika sonra Joe, sarışın olan adamı duvara fırlattı ve bize doğru yürümeye başladı.
Sırtımız duvara yaslanana dek geri geri yürüdük. Biz yürürken Joe'da bize doğru yürümeye devam ediyordu. Joe'nun arkasına baktığım zaman sarışın olan ağzından kan akarken zar zor arkadaki silahlardan birine uzanmıştı.
Birden bire göz göze geldik ve benim gözlerimden cesaret almış olacakki ayağa kalktı ve koşarak bize doğru ilerledi. Silahı elinde tuttuyordu ve sert bir şekilde Joe'nin kafasına geçirdi bunu yaparken ağlıyordu. Anlıyordum, kardeşini öldürmek zor olmalıydı ama o artık kardeşi değildi ve o da bunu biliyordu.
Joe sendeleyerek yerde düştü ve olmayan gözlerinin çevresinden siyah bir sıvı akmaya başladı. Deamon daha fazla dayanamadı ve koşarak arkadan bıçağı olup Joe'ya sapladı. Siyah sıvı durmuştu ama onun durmasıyla odada çok büyük bir sarsıntının başlaması bir oldu. Hepimiz dengemizi sağlamak için duvarlara veya yerlere tutunmaya çalışırken, sarsıntı şiddetini arttırıyordu. Deamon, sarışın ve Tom zar zor yanımıza geldiler ve hep beraber yere çöktük.
Hepimiz ne olduğunu anlamaya çalışırken sarsıntının arasına çığlıklarda katılmıştı. Duvarlar çatlıyor tozlar ortalığı birbirine katıyordu. Joe'nin yerde yatan bedenine baktığımda kafasındaki kanın Sebastin ve Maria'nın kanıyla birleşip ortada bir üçgen oluşturduğunu gördük. Üçgen büyüktü ve simsiyahtı. Hepimiz hala ne olduğunu çözememişken ,üçgen alev almaya başladı ve saniyeler içinde tüm odayı kaplandı.
Aman Tanrım! ölecektik. Deamon ayağa kalktı ve yangının arasından bir çıkış yolu bulmaya çalıştı. Aynı şeyi hepimiz yaptık ama toz, duman birbirine karışmıştı ve hiçbir şey gözükmüyordu.
Ellimle duvarları yoklarken elime kapı kolunun gelmesiyle aniden kapıyı açtım. Arkamdan diğerlerine seslenirken kendimi zar zor dışarı attmıştım. Ambarın içini fazla duman kaplamamıştı ama yinede o karanlıkta ertaf zar zor görünüyordu. Odadan gelen ayak sesslerini duyduğumda arkamı döndüm ve gelenin Deamon olduğunu görünce koşarak yanına gittim. Ama ben yaklaştıkça karşımda duran şey değişiyordu.
Tam olarak kapıya birkaç adım kala olduğum yerde kaskatı kesilmiştim, artık yanlızmıydım, diğerleri neredeydi ve ben şimdi ne yapacaktım.
Tom elinde kanlar içindeki çekiç ve olmayan simsiyah kocaman gözlerle bana bakıp ilerlemeye başladı.... Kaçacakmıydım yoksa kalıp savaşacakmıydım..??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hotel
Horror"O sesi sen de duydun mu?" Karanlık koridorda yönümü bulmak için duvarlardan yardım alırken korkuyla sormuştum bu soruyu. "Burası otel" demekle yetindi ,benim aksime fazla rahat davranıyordu "burada sesler olması fazlasıyla normal." Cevabı üzerine...