Otelde bizden başkalarıdamı vardı ??
Ayağa kalkıp Lily'nin yüzüne baktım, aynı şekilde bana karşılık verdi. Biraz düşündükten sonra '' Sen hiç çığlık attınmı?'' diye sordum. Bana baktı ve kafasını hayır anlamında salladı işte bu sefer bizden başkaları olduğuna emindim. Lily bana bakıp '' neden karnın kanadı?'' dedi. Biraz düşündüm ama cevap vermedim. Tom ve David dolapların aralarında yiyecek birşeyler arıyorlardı en sonunda tarihi geçmesine 1 hafta kalan sandviçler buldular. Herzamanki gibi yine salamlı olanını ben aldım. Hiçkimseye aldırmadan sandviçimi aç bir ayı gibi yedim. Korkum hala geçmemişti ama biraz rahatlamıştım çünlü herkes şu an buradaydı ve bu beni güvende hissetiriyordu.
Yeniden bir çığlık sessiyle yerimden fırladım, bu sefer benimle aynı anda Lily'de fırlamıştı. Hep beraber tek sıra halinde duvara sokulabildiğimiz kadar sokulduk. Tek duyabildiğimiz çığlıklar ve bize doğru gelen ayak sesleriydi.
Birkaç dakika sonra tüm ambarda sessizlik olmuştu, bu sessizlikten yararlanıp ayağa kalktım ve ''gidiyoruz'' dedim. Benimle birlikte aynı anda ayağa kalkan David telaşlı bir şekilde ''nereye?'' dedi. Gözümden iki damla yaş akarak ''buradan çıkmak istiyorum''dedim. Tom'da ayağa kalkıp ''kapının nerede olduğunu bile bilmiyoruz''dedi. Daha çok ağlıyordum ama korktuğumdan değil, içimde hiç umut kalmamasından dolayı. Çaresiz bir şekilde yerime geri çöktüm ve bir ileri bir geri sallanarak kendimi motive etmeye çalıştım. Ambarın bir kaç metre üstündeki küçük camdan akşam olduğunu anlayabiliyordum ve bu beni daha çok korkutuyordu. Biraz sonra yanımdaki Lily'nin uyuya kaldığını farkettim ve Tom'a haber verdim. Tom, David'i yanına çağırıp ''bir plan yapmalıyız ''dedi. İkisi biraz düşündükten sonra Tom, ''sırayla nöbetleşelim''dedi. Hiçbirimiz gönüllü olmayınca Tom çaresizce ilk ben olurum dedi. David 2. ben 3. Lily ise-eğer uyanırsa-4. olacaktı. Hepimiz 2'şer saatlik nöbetler tuttacaktık.
Birkaç metre ilerideki demir çekici aldım ve Tom'a verdim. ''İyi şanslar'' dedikten sonra yerime geri döndüm ve kafamı Lily'nin omuzuna yaslayıp uyumaya çalıştım. Tahminimce birkaç saat sonra David yanıma gelip beni dürttü. Ani bir tepkiyle çığlık atınca, David eliyle ağzımı kapadı. Kulağıma yaklaşıp sessiz bir şekilde ''iyi şanslar''dedi. Gözlerine umutsuz bir şekilde bakınca beni dudağımdan öptü ve yanıma yayıldı. Çekici elime alıp uyuduğum yerden kalktım, korkuyordum çünkü neler ile karşılaşacağımı bilmiyordum, bu sanki altında ne olduğunu bilmeden okyanusun ortasında yüzmek gibi birşeydi.
1 saat sonra gözlerim kendiliğinden kapanmak üzereydi ve bende yere oturup bağdaş kurdum, çekici kucağımı alıp başımı kendi omuzuma yasladım.Sözde sadece gözlerimi dinlendirecektim ama ben uyuya kalmıştım. Tahminimce 10-15 dakika sonra gözlerimi açtığımda karşımdaki dolapta Serayı gördüm. Karnında benim batırdığım sopanın yarısı duruyordu, galiba çıkaramamıştı. Ağzı bir açılıp bir kapanıyordu, tam alnının ortasında kocaman bir delik vardı, kolunda o garip işaret ve ayakları tersti. Şu anda bana vücudundaki hiçbir şey Sera'yı hatırlatmıyordu, gözleri dışında. Gözleri aynıydı, tıpkı benim gibi. Bana çaresizce bakıyordu,ağlıyordu. Tam bağırmak üzereyken ağzını açıp konuşmaya başladı ''artık bizden birisin''. Bunu söylerken gözleri söylediği şeyi redediyordu ama söylemişti işte. Karnımın kanadığını hissedebiliyordum, ellerime baktığımda.... neden bu kadar beyazlardı. Yoksa ben gerçekten onlardan birimi oluyordum ??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hotel
Horror"O sesi sen de duydun mu?" Karanlık koridorda yönümü bulmak için duvarlardan yardım alırken korkuyla sormuştum bu soruyu. "Burası otel" demekle yetindi ,benim aksime fazla rahat davranıyordu "burada sesler olması fazlasıyla normal." Cevabı üzerine...