HOTEL 17.Bölüm

29.5K 686 104
                                    

Yoksa ben gerçekten onlardan birimi oluyordum ? gözlerimi birkaç defa açıp kapıyınca yeniden eski halime geldiğimi fark edince burnumdan derin bir nefes verdim. Ama bu nefesi vermem uzun sürmeden..... Lily beni dürterek uyandırdı ve bağırarak ''biraz sessiz ol Nora sadece bir rüyaydı''dedi. Ambarın yukarısındaki cama baktığımda sabah olduğunu anlamıştım. Ayağa kalktığımda heryerimin ter içinde kaldığını gördüm, fazla korkmuştum. Normal hayatta peşimde oldukları yetmiyormuş gibi şimdi de rüyama girmişlerdi. Hala olduğum yerde bunları düşünürken Tom olduğu yerde bir sağa bir sola yürüyüp volta atıyordu, David ise hala yarı uykulu halde Tom'a bakıyordu. Ayağa kalktım ve ''bir yol bulmalıyız'' dedim. Tom olduğu yerde ''bende bunu düşünüyordum'' dedi. Ambar camının olduğu yere yaklaştım ve'' buranın arkada bir çıkışı falan yokmu ?''diye sordum. David yerinden doğruldu ve ''keşke bunu bilebilsek Nora'' dedi.

Lily umut dolu bir sesle ''Yemekhane kapısına geri dönelim belki açılmıştır''dedi. David düşünceli bir tavırla ''oraya birdaha geri dönemeyiz bunu sizde biliyorsunuz''dedi. Lily'nin yüzü yeniden asılmıştı, şu lanet olası yerden nasıl çıkacaktık?. Ben ailemi, okulumu, arkadaşlarımı ve normal eski hayatımı özlemiştim. Sebastianla şakalaştığımız günleri. Sara'yla paylaştığımız sırları, Paul'un koruyucu tavırlarını. Hepsini çok özlemiştim. Ben düşünürken Tom volta attığı yerde durup'' ben gönüllüyüm '' dedi. 1 dakkika Tom az önce ne demişti ?. Neye gönüllüydü ? ne ?. Olduğum yerde fırlayıp ''neye gönüllüsün?''dedim. ''Ambarın arkasındaki kapıyı yada yemekhane kapısını bulmaya gönüllüyüm'' dedi. Buna izin veremezdim. Birinin daha göz göre göre onlardan bir olmasına.Koşarak kolunu tuttum ve ''buna izin veremem'' dedim. Bana dönüp ''senin iznini istemedim Nora, ben gönüllyüm''dedi. Gözümdeki yaşlar yanaklarıma doğru akmaya başlamıştı bile. Tom yürümeye devam ederken ''bende seninle geliyorum'' dedim.Arkamdan gelen ''Bende''sesleriyle Tom bize sinirli bir şekilde dönüp '' Yaşınız kaç sizin, iyiliğiniz için kendi canımı feda ediyorum ama siz peşimi bırakmıyorsunuz!!'' dedi.

 Tom konuşurken Lily ve David'de yanımıza gelmişlerdi. Tom elini herneyse diye sallayıp uyuduğumuz yere geri döndü. Bizde arkasından geri döndük, bir plan yapmalıydık yoksa burada tıkılıp kalacaktık. Yeniden bir çığlık sesi yükseldiğinde zıplayarak David'in koluna yapışmıştım, aynı şekilde Lily'de Tom'unkine. Tom yeniden bize bakıp ''şu durumda bile gönüllüyüm şimdi peşimden gelecekmisiniz?'' diye sordu. David Tom'un sırtına dostça bir yumruk attıp ''anca beraber kanca beraber''dedi. Lily kafasını olmusuz anlamda sallarken ben lafa atlayım, David'e ''gerçekten bu kadar istiyormusun bunu '' diye sordum. Kafasını evet anlamında sallayıp '' sizin için''dedi. Ayağa kalktım, benimle birlikte Lily'de ayağa kalkmıştı, David'te. Tom'da olduğu yerde ayağa kalkınca boynuna sımsıkı sarıldım ve ''geri döneceğine söz ver'' dedim. Tom hiçbirşey demedi ama ben sorumu yineledim. Tom yine çaresiz bir şekilde '' elimden gelen herşeyi yapıcam baş belası sen merak etme'' dedi. Benden sonra Lily'de ona sarıldı, Lily'nin ağladığını hareketlerinden fark edebiliyordum. David'te Tom'a sarıldıktan sonra Tom bize son bir defa el sallayıp yürümeye başladı. Birkaç dakika sonra Tomdan eser yoktu, gitmişti. Onun yok olmasıyla yeniden ağlamaya başlarken, ambarın arkasından gelen düşme sessleriyle ağlamam hızlanmıştı.

Lily olduğu yerde kıpırdayamazken David onu teselli etmeye çalışıyordu. Tom bizim için canını feda ettiyse bizde olduğumuz yerde oturup kalmayacaktık. Olduğum yerde doğrulup David'in kolunu tuttup ''Gidiyoruz'' dedim. David sesimi bastırıp ''nereye''dedi. Sorusunu cevapsız bıraktım. Uyuduğumuz yere geri dönünce çantanın içini açtım , sandviçleri ve suları çantamın içine koydum, Tom'un buraya yeniden gelebileceği olasılığını düşünüp  dışarıya bir sandviç ve bir su bırakıp fermuarı kapattım. Hazır olduğumda Tom'un gittiği tarafın tersine yürümeye başladım.

Arkamdan gelen ayak seslerini duyunca Tom ve Lily'nin arkamdan geldiğini anladım. Ambarın gerisine doğru ilerlediğimizde etrafı tuhaf bir koku sarıyordu, etraf daha sıcaklaşıyordu ve karanlık dahada arttıyordu. Lily'nin titrediğini fark edince kolumu onun boynuna atıp ''Burada çıkıcaz Lily merak etme''dedim. Karanlık artınca yolumu bulmak için ellerimi duvarda gezdirdim, en sonunda duvarın sonuna geldiğimi anlayınca olduğum yerde durdum ve benim durmamla diğerlerininde durması bir olmuştu. Lily''ne oldu'' diye sorarken David''neden durdun '' diye soruyordu. Sorularını sert sesimle bastırıp ''yolun sonu''dedim. David bir adım önüme geçip ''yolun sonu demek ambarında sonu demek''dedi, ve duvarda elini gezdirdi. Birkaç dakika sonra ''tak'' diye bir ses duyuldu ve yolun sonu olmadığını anladık...

HotelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin