Deamon ''Nora''diye seslendiği anda arkadaki kapınında açılması bir olmuştu.
Ben Deamon'a, Deamon'da bana sabitlenmiş şekilde birbirimize bakıyorduk. Ne bir hareket nede ses vardı. Sadece sessizlik, ben ve Deamon. Bir dakika Tom neredeydi.?
Kucağıma baktığımda kuru kan izlerinden başka hiçbir şey yoktu. Nereye gitmişti. Deamon'a baktığımda ağzıyla bana ''yavaşça buraya gel '' komutunu verdi. Ama ne yapacağımı bilmiyordum. Bütün olaylar açığa çıkmaya başlamıştı, herkes kaybolmaya, dönüşmeye başlamıştı. Bu olayların neden olduğunu ve neden bizim başımıza geldiğini bilmiyordum ama bulacaktım, bunca şeyden sonra pes etmeyecektim.
Kafamı yavaşça açık olan kapıya çevirdim. Buradan baktığımda görünürde bir şey yoktu, ne Tom ne de diğerleri. Deamon'un komutunu dinleyip yavaşça onun yanına gittim ve onun gibi bir çıkış yolu bulmaya çalıştım ama burası sadece yangından kurtarılan eşyalar ve eski dolaplardan ibaretti.
Birkaç dakika daha aradıktan sonra en sonunda pes ettim. Burada tıkılıp kalmıştık. Elimizden birşey gelmezdi, bizde onlardan biri olacaktık. Deamon kolumu dürttüp beni düşüncelerimden uzaklaştırdı ve ''benim tanıdığım Nora bu kadar çabuk pes etmez''dedi. Güldüm ama doğruydu, pes etmiştim. Hiçbir umudum kalmamıştı. Deamon'a baktığımda hala bir şeyler düşünüyordu. Hissediyordum, o benden daha çok korkuyordu ama benim korkmamam için belli etmiyordu.
Deamon birkaç dakika daha düşündükten sonra ani bir hareketle ayağa fırladı ve '' o odaya girmeliyiz''dedi. Ona ''sen delisin'' bakışımı attım ve düşünmeye devam ettim. Ama Deamon hala ayaktaydı. Ona kafamı çevirdiğimde hala bana umut dolu gözlerle bakıyordu. ''Neden''diye sorduğumda, ''bütün odalara baktık Nora, geriye kalan tek yer orası, tek umut''dedi. Haklıydı ama oraya giremezdik. Tek çıkış yolu olsa bile giremezdik. Tehlikeliydi, ölebilirdik. Ne diyorum ben zaten ölecektik, denemekten bir zarar gelmezdi.
Bende onun gibi ayağa fırladım ve '' Tamam''dedim. Gözlerimin içine garip bir ifadeyle baktı ve ''eminmisin'' diye sordu. ''Hiç olmadığım kadar eminim'' dedim ve yürümeye başladım. Arkamdan hızlı adımlarla geldi ve kolumu tuttu. Beni kendine döndürüp '' bu fikir benim ve ilk ben gireceğim''dedi. İtiraaz etme şansım yoktu ve bende kafamı sallamakla yetindim. Ama bir gerçek vardıki eğer bir kişi daha dönüşürse artık kaçmak için uğraşmazdım.
Kapıya vardığımızda, Deamon'a son bir defa baktım. Kusursuz yüz hatları gergindi, korkuyordu. Ama gözlerinde cesareti görebiliyordum. O odaya girip o çıkışı bulucaz diye bağrıyorlardı. Onun yeşil ve cesaretli gözlerine bakıp daha da cesaretlendiğimde ağzımada ''Şimdi'' kelimesi çıktı ve Deamon odaya ilk adımını attı.
Arkasından bir adımda ben attım ve odanın içindeydik. Tahmin ettiğimden daha büyüktü ve bir çok koridor vardı. Dolaplar çoğalmıştı ama başka hiç bir eşya yoktu. Deamon'a baktım oda benim gibi etrafı meraklı gözlerle inceliyordu. ''Nereddeler'' diye sorduğumda. Aldığım cevap daha çok korkmama yol açtı, '' Onlar heryerdeler Nora''.
Deamon etrafı incelemeye devam ederken ben birkaç adım daha attıp en baştaki dolaba yaklaştım. Ani bir hareketle kafamı dolabın arkasına götürdüm ve gözümü dört açtım. Yerde bir çok kan ve debelenme izi vardı. Bu Tom olabilirmiydi ya da oteldeki başka ziyaretçiler. Deamon yanıma ulaştığında o da yerdeki izleri gördü ve derin bir nefes aldı.
Yanlızmıydık ? Emin değilim. Kesinlikle buradaydılar. Ama şu anda kafama taktığım tek soru Tom neredeydi ?. Daha demin kucağımda kanlar içinde kıvranan Tom nasıl olduda ayağa kalktı ve hiç farkettirmeden yok olabildi, dönüşmüşmüydü. Olamazdı çünkü normaldi, gözlerini görmüştüm. Ve dönüşmesi için o garip ninni olması gerekiyordu. Hiç biri olmamıştı. Tanrım ! neredeydi bu.
Hala etrafıma bakmaya devam ederken, dolabın devrilme sessiyle Deamon'un koluna sarıldım. Deamon titriyordu, ben ise ağlıyordum. Sonra o garip ninniyi duydum ve ninniyi duymamla yerdeki kan izlerinin hareket edip garip bir işaret oluşturması bir oldu. İşaretin içinde ''Kaçarsan Ölürsün'' yazıyordu. Buda nedemekti ? Canımı kurtarmak için kaçmam lazımdı. Kan hareket edip etrafımızı sardı ve daire şeklini aldı. Deamon'a baktığımda gözlerindeki cesaretin yerini korkunun aldığını gördüm. Deamon ağzıdan bir şeyler mırıldandı ama nedediğini bilmiyordum, bu benim dilim değildi.
Ona ne dediğini soorduğumda cevap vermedi, bu beni daha çok korkuttu. Deamon garip şeyleri söylemeye devam ederken, dairenin dışına bir adım attım, herşey normal gözüküyordu ama Deamon'un beni kendine doğru çekip dairenin içine almasıyla birlikte bir çığlık kopması bir oldu. Bu çığlık bize ait değildi. Bir dönüşenede ait değildi, bu normaldi. Birileri daha vardı, içimde bir umut doğdu, sadece biz değildik. Bir yol biliyor olabilirlerdi, belkide bazıları çıkış yolunu bulup kaçmıştır bile. Hiçbir fikrim yoktu ama cesaret bütün vücudumu sarmıştı.
O cesaretle birlikte Deamon'un kolundan çıktım ve dairenin dışından koşmaya başladım. Deamon beni takip ederken . Siyah birşeyin içine çekilmem bir oldu. Ve o ninni sesi geldi. Deamon bana koşmaya çalışıyordu ama olmuyordu. Deniyordu ama birşey onu itiyordu. Herkesin yüzünü birer birer gördüm. Danny, Paul,Lily,Sebastian,Maria,Sara ve diğerleri. Ruhum beni terk ediyordu ve ben sadece Deamon'un adını seslenebiliyordum. Deamon'da bana bağrıyordu ama fayda etmiyordu. Vücudumun içinde kalan son enerjimle acıyı içimden atmak için çırpınırken Deamon'a son sözlerimi söyledim, ''Bul Onları Deamon, Buradan Kurtulacaksın''...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hotel
Horror"O sesi sen de duydun mu?" Karanlık koridorda yönümü bulmak için duvarlardan yardım alırken korkuyla sormuştum bu soruyu. "Burası otel" demekle yetindi ,benim aksime fazla rahat davranıyordu "burada sesler olması fazlasıyla normal." Cevabı üzerine...