HOTEL 19.Bölüm

28K 727 134
                                    

Buda kimdi??

Sözünü tekrarladı ''KAÇIN''. İlk dikkat ettiğim şey ayakları oldu, ters değillerdi. Daha sonra üzerindeki kıyafet dikkatimi çekti, ben bunu tanıyordum. En sonunda yüzüne geldiğimde kıvırcık saçlarını ve yemyeşil gözlerini gördüm. Çığlıkla karışık tiz sesimle ''DEAMON'' diye bağırdım. Bu adam otelin sahibiydi ve bu zamana kadar ambardamı kalıyordu?, hemde aynı kıyafetle.Bu işte bir gariplik vardı .Sera bize daha çok yaklaşırken Deamon sandalyeyi alıp Sera'nın önüne fırlattı, Sera afallamıştı. Deamon yanımıza koştu ve ilk önce beni ve Lily'yi daha sonrada David'i kaldırdı.

Hepberaber kapıya doğru koştuk ve kapattığımız gibide arkadan kilitledik. Uzun bir soluklanmadan sonra Deamon'un göğüsüne koca bir yumruk attıp '' Nerelerdeydin sen ?''dedim. Bana birkaç saniye baktı ve sonra ''bu aptal ambarda kilitli kaldım ve neler yaşadığımı sormayın bile''.dedi. Biraz düşündükten sonra ''kaç senedir buradasın'' diye sordum. Biraz düşündükten sonra '' 10 sene kadar oldu''dedi. Biz bunları konuşurken, kapı yeniden zorlanmaya başladı. Hep beraber toparlandık ve koşmaya başladık, nerede olduğumuzu bilmeden koşuyorduk. En sonunda ambarın penceresini ve Tom 'a bıraktığım sandviçleri gördüğümde elimle dur işareti yaptım. Belli oluyorduki Tom hala gelmemişti. Arkamı döndüğümde herkes cama bakıyordu, belliki saat sabah olmaya yakındı. 

Yeniden bir çığlık sesi duyduğumda Deamon'a döndüm ve ''anlat'' dedim. Beni anlamış olacaki Tom'un sandviçlerinin yanına çöktü bir tanesini açtı ve anlatmaya başladı;

''Babamı ve Annemi 10 sene önce bir trafik kazasında kaybettim.  Arama sonuçlarında babam'ın cebinde bir mektup buldular ve bu mektubun bana ait olduğunu söylediler. Mektubu açtığımda babama ait olan bir otel olduğundan bahsediliyordu, birkaç sene önce bir yangından sonra birçok kişinin ölümü ve otele gelen zarardan dolayı kapanmış. Zarfın içine baktığımda anahtar ve yol tarifi olan bir harita çıktı. Ertesi gün arabaya atlayıp otele gittim, ormanın derinliklerinde olması beni kokutmuştu ama en kötü ne olabilirdiki. Simsiyah kapının önüne geldiğimde cebimden anahtarı çıkardım ve deliğe soktum, ne kadar çevirmeye çalışsamda anahtar dönmüyordu. Sanki birisi içeriden kapıyı tutuyordu, birkaç defa daha denedikten sonra en sonunda kapı açıldı. İçeri girdiğimde yangından dolayı heryer simsiyahtı ve nemliydi. İçeri bir adım daha attığımda resepsyon masasının yanında garip karaltı bir kadın gördüm ve geriye iki adım attııp dışarı çıktım, içeriye yeniden baktığımda kadın yok olmuştu. Birkaç defa gözlerimi kırpıştırdıktan sonra içeriye yeniden girdim ve resepsyon masasının yanına kadar gittim ve arkamdan kapanan kapının sesiyle yerimden fırlamam bir oldu. Rüzgardandır diye fazla aldırış etmedim ve etrafı incelemeye devam ettim. Otel 4 katlıydı, bir ambar ve birde depo vardı. Heryeri teker teker gezmeye zamanım olmadı ama oteli işletmeye karar verdim. Birkaç defa daha etrafa bakınınca eve gitmek için yola koyuldum.Ertesi gün otel temizliği için birkaç kişiyi çağırdım ve 2 ay boyunca boya badana yapıldı. En sonunda otel, otel'e benzemişti. Otel ilanlarını heryere dağıttıktan sonra ilk müşterilerimizi ağırlamıştık. Bir aileydi ve kanada'dan geliyorlardı. Bayan Rose ve Bay Jack. 2 kızları vardı Marie ve Sandra. Onlara 4. kattan 2 oda vermiştim. Her şey çok güzel gidiyordu. Onları en son akşam yemekte gördüm. Yüzlerinde korku dolu bir ifade vadı ama yemeklerini yiyiyorlardı. Yanlarına gittim ve bir sorun olup olmadığını sordum ama onlar sadece yüzüme bakmakla yetindiler. Ertesi sabah kahvaltıya katılmadılar ve bende onları kontrol etmek amaçlı odaya çıktım. Kapılarını çaldığımda hiç ses yoktu en sonunda aşağı indim ve yedek anahtarı aldım. İlk başta Bayan Rose ve Bay Jack'in odalarının kapısını açtım. İçerisi karanlıkt, panjurlar sonuna kadar çekikti. Yatağın üzerinde kurumuş kan izleriyle birlikte yırtıklar vardı , sanki birisi canını kurtarmak için son nefesine kadar uğraşmış gibi bir görüntü vardı. Tam odanın panjurunu açmaya yeltenicektimki tuvaletten gelen cam sesiyle bundan vazgeçtim ve kendimi tuvaletin kapısında buldum. Elimi kapıya uzatım ve kapı açıldı. Tek görebildiğim Bayan Rose'nin içine çekilmiş hali ve kırık bir aynaydı. Bayan Rose yüzünde korku dolu bir ifadeyle aynaya bakıyordu , masmavi gözlerinin yerini beyaz gözler almıştı,ellerini sanki üstüne gelen birşeyden korumak amaçlı biraz havaya kaldırmıştı ve boynunda kanla yapılmış garip bir işaret vardı. Teni bembeyazdı ve kapkara çizgilerle kaplıydı. O kadar korkmuştumki nefes alamıyordum. Arkamı döndüm ve döndüğüm gibide Bay Jack'in önümde beirmesi bir oldu, bana bakıyordu ama kör gibiydi. Gözleri o kadar siyahtıki nereye baktığını anlayamıyordum. Tam boynunun üzerinde garip bir ısırık izi vardı. Birkaç dakika sessizlik oldu ve bende o sessizlikten yararlanarak Bayan Rose'nin saç spreyini Bay Jack'e geçirdim. Yere düştü ve bende koşarak kapıdan çıkıp kapıyı kilitledim. Kızların odasına geldiğimde kapılarını tıklattım ve yine ses yoktu. Hala korkudan titriyordum ama bunu yapmalıydım çünkü, belki onlar yaşıyordu ve buradan hiç çıkamayacaklardı. Anahtarı kilide soktum ve kapıyı açtım Marie yerde kanlar içinde yatoıyordu, Sandra ise önun yanında diz çökmüş bir ileri bir geri sallanıyordu. Beni görünce tıpkı annesi gibi içi çekilde ve hayatımda hiç duymadığım kadar korkunç ve acı bir çığlık attı. Koşarak kapıyı kappatım ve kilitledim. Aşağı inmek için merdivenlere vardığımda tüm katın kapısını kapattım ve kilitlediim. Aşağı indiğimde otelden çıktım ve birdaha asla geri girmedim. ''

Sandviçini bitirmişti ve düşünen bir ifadeyle bana bakıyordu. Olayların şaşkınlığını atlatmaya çalışırken ağzımdan sadece ''devam et'' kelimesi çıktı. Bana, Lily'ye ve David'e teker teker bakıp anlatmaya devam etti ;

''2 sene önce cebimde hiç para kalmadığında, kalacak biryerimde kalmamıştı. Tek çarem oteldi. Hem onlar en üst kattaydı ben ise ya 1. katta ya ambarda ya da  resepsyon masasının orada kalırdım. Hiç problem olmadan iki senemi orada geçirdim ama her zaman benim o odaya girdiğim saat o çığlık sesi duyuldu ve her saat başı yukarıdaki demir kapı zorlandı. Ardından bir akşam bir telefon sesiyle uyandım. Telefon Tom adında- birindendi yani bu siz oluyorsunuz- ve yarın saat 5 gibi otelde olacaklarını ve yer ayırtmam gerektiğini söyledi. Ben ne kadar redetsemde beni dinlemedi ve telefonu yüzüme kapattı. Ertesi sabah otele geldiğinizde ilk günki korkum yeniden başladı ama size belli etmemem gerektiğini düşündüm. Herşey normal giderken yemekhanede yemek kalmadığını fark ettim ve yemek almak için ambara indim. Birkaç sandviç çıkardım ve dolaba koydum. Daha sonra kendim içinde bir sandviç almak için ambara indim ama arkamdan kapanan kapı ve kesilen elektrikle olduğum yerde kaldım hiçbir şey göremiyordum. Birkaç defa yardım edin diye bağırdım ama duyan olmadı. Zaman geçtikçe birçok garip şey görmeye başladım. Birçok garip işaret, kan izleri, garip sesler ve sizin arkadaşlarınız.''

Sizin arkadaşlarınız deyince olduğum yerde titredim ve gözümden bir kaç damla yaş aktı. Deamon konuşmaya devam edince yeniden onu dinlemeye koyuldum ;

''Arkadaşlarınız olduğunu biliyordum ama hepsi garipti, yürüyüşleri, ayakları, gözleri, sesleri. Bu zamana kadar hayatta kalmayı başardım ve 2 gün önce daha demin girdiğimiz odayı buldum. Kapı kilitliydi ama yanımda anahtar vardı. Kapıyı açtım ve içeri girdim. İçeride birkaç dolap ve bir yatak vardı bugüne kadar günlerimi orada geçirdim ve daha demin odama ani bir baskı yaptığınız zamanda uyuyordum. Sizi onlardan biri sandım ve koşarak dolabın arkasına saklandım. Ama sonra konuşmalarınızı dinleyince sizin normal olduğunuzu anladım ve işte şimdi buradayım''.

Deamon ikinci sandviçide bitirmişti belliki karnı açtı. Ona dönüp sadece bir soru sorabildim '' buradan nasıl çıkıcaz?.'' Başını bilmiyorum anlamında salladı ve yemeye devam etti.Lily ve David'te Deamon'un yanına çöküp kafalarını duvara yasladılar. Ben ayakta kalıp düşünmeyi tercih ettim. Bir kaç dakkika sonra Deamon'un arkama solmuş bir şekilde baktığını gördüm, titriyordu. Aynı şeyi Lily ve David'te yapmışlardı. Arkama bakmaya o kadar korkuyordumki, bir an için olduğum yerde bayılacağımı sandım. Deamon elini havaya kaldırdı ve arkamdaki boşluğu işaret ederek ''işte orada''dedi...

HotelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin