Bölüm 4

47.4K 1K 79
                                    

Güneş ışıklarının küçük camdan yüzüme vurmasıyla gözlerim aralandı . Ağzımdaki kuru tat hala benimleydi ve bacaklarım onları kastığım için ağrıyordu. David'i dürttüm ve kahvaltı için aşağı inmemiz gerektiğini söyledim . Birkaç dakika sonra benim gibi o da ayaktaydı.

Dün yaşadığım olayın gerçekliği hala tüylerimi ürpertiyordu. David'i endişelendirmiştim ama hala olay hakkında tek bir soru bile sormamıştı.

"Üzgünüm." diyebildim.

"Sorun değil." Ayakkabılarını ayağına geçiriyordu.

Arkasından sarılıp boynunu öptüm "Ben ciddiyim,muhtemelen sadece kötü bir rüya gördüm." Saçımı okşamakla yetindi "Sana söylemiştim, çok yoruldun bunları görmen normal." Onun gibi ayakkabılarımı giydim.

Diğerlerini beklemeden yemekhaneye indik. Tereddüt ederek içeri girdim ve dün Sebastian'ı gördüğüm yere bakmamaya çalıştım. Arkamdan gelen David irkilmeme sebep olmuştu.

Sonunda Sebastian'ı gördüğüm yere zorla da olsa bakmayı başardığımda mutfak malzemelerinden başka hiçbir şey olmadığını gördüm. Bu da dün David'in bana söylediği şeyleri haklı çıkartıyordu. Rahatladım ve yiyecek bir şeyler bulmak adına David'i geride bırakıp uzun masanın arkasında gördüğüm kilere benzeyen kapıyı açmaya çalıştım ama kolumu tutan sıkı eller buna izin vermedi . Kafamı kaldırdığımda onun Deamon olduğunu gördüm , bağırdı "Ne arıyorsun burada?"

"Ben sadece yiyecek bir şeyler bulmaya çalışıyordum." Kolumu acıtıyordu. Yaptığım şeyi fark ettiği an elimi bıraktı ve özür dileyerek yemeklerin masada olduğunu söyledi.

Pekala David haklıydı. Deamon kesinlikle garip biriydi.

Geri dönerken Tom'un aç olduğunu belirten kalın sesi yemekhanede yankılandı "Deamon , lanet olasıca yemekler nerede?"

Deamon'un cevap vermesini beklemeden bağırdım "Masanın üzerinde." Yanlarına doğru giderken içimi hala rahatlatamamıştım. Sebastian'a ulaşmam gerekiyordu yoksa keyfim asla yerine gelmeyecekti. Onu yeniden aramayı düşündüm ve telefonum çeksin diye diğerlerini arkada bırakarak dışarıya çıktım.

Büyük giriş kapısını ittirdim ve çeken bir yer aramak için ayakkabım olmasına rağmen ayaklarımı acıtan şekilsiz çakıl taşlarının üzerinde gidip geldim. En sonunda bulduğumda telefonuma aniden gelen birçok bildirimin arasından rehberde Sebastian'ın ismini buldum ve numarasını çevirdim.

Birkaç kez çaldıktan sonra telefona cevap verdi , büyük bir heyecanla konuştum "Sebastian , seni ne kadar uzun zamandır aradığımın farkında mısın? Senin için çok endişelendim ve sen beni bir defa bile aramadın mı? Herkes burada seni bekliyor ve sen hal-" Sesi cümlemi yarıda kesmişti "Hala kaçman gerektiğini anlamadım mı Nora?" sesi kalınlaşmıştı ve nefes nefesiydi "bana ne olduğunu gördün."

"Ne?" Onu duymak için telefonu kulağıma daha çok bastırdım.

Onu ilk aradığımda çıkarttığı cızırtı seslerinin arasından yeniden konuştu "Git buradan. Seni daha fazla koruyamam. Çok fazla yara aldım, ruhum karanlığa bürünüyor. Bunu daha fazla yapamam."  Sesi acı doluydu. Sonra telefon kapandı ve onu defalarca kez aramayı denememe rağmen bir daha asla açılmadı.

HotelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin