Gizli Bölme

430 31 12
                                    



   Dian bu fabrikanın içinde bir yerlerdeydi.Bunu hissedebiliyordum.Alt katta bir yerlerde delice planını sürdürüyordur.Hepimiz dağılmış,işimize yarayacak bir ipucu bulmaya çalışıyorduk.Ama ne bir tünel vardı ne de aşağıya giden bir merdiven.Eğer burada değilse işler çok kötüye giderdi.
   Elimi duvarların üstünde gezdiriyordum.Belki herhangi bir kapıyı açacak gizli bir düğme felan vardır.O sırada o pürüzsüs olması gereken duvarda elime büyük bir taş temas etti.Neredeyse duvardan çıkmış olan bir taş.Gözümü rahatsız ettiği için o taşı yerine ittirdim.İşte onda bir mucize gerçekleşti...

   Üzerinde olduğumuz bina deprem oluyormuşçasına sallanmaya başladı.Hepimiz ortada buluştuk.Marinette bana 'yine ne yaptın' dercesine tereddütlü bakıyordu.Bende ne yaptığımı bilmiyordum ki.Bir taşı yerine yerleştirdim ve deprem oldu.
   Bir süre daha sallandıktan sonra bina durdu.Her taraf toz içindeydi.Ama tozlar gittiğinde karşımızda kocaman bir tünel görebiliyordum.Kapısı açıktı ama daha girişinden itibaren karanlıktı.
   Marinette gelip elimi tuttu."Bir gizli tünel ha?Hemde karanlık.Severim..." Sonra elimi bırakıp tünele doğru gitti.Ne ima etmişti bu kız şimdi?

   Tünel bayağı karanlıktı.Birbirimizle hep ses ile iletişim kuruyorduk çünkü göz gözü görmüyordu.En sonunda bir ışık belirdi karşımızda.Hepimiz ona doğru koştuk ve bir çıkışa ulaştık.Tünelden çıktığımızda cidden bir 'oh' çektim.Sanırım hayatımda karanlıktan hiç bu kadar gerilmemiştim.
   Burası acayip büyük bir yerdi.Her taraf devasa makineler ve aletlerle doluydu.Etrafta ise bir sürü çalışan insan.Bu insanların hipnotize olduğu çok belliydi.Hepsi aynı ritminde ve perişan halde iş yapıyordu.Onlara acımıştım.

   Bir anda yanımızda bizi fark etmeyen bir Skaiklon geçti.İçime bir ürperme geldi ve tenim soğudu.Sanırım etrafta dolanan bir ruh olunca böyle oluyor.
"Kimse fark etmeden Dian'ı bulalım ve öldürelim o sümüklü orangutanı!"diye ciyakladı Marinette.Tabi öyle bir bağırdıktan sonra kimsenin bizi fark etmeme gibi bir olanağı yoktu.Bir anda hoparlörlerden 'İzinsiz Giriş, İzinsiz Giriş.' Dendi.Bunun üzerine herkes işlerini bırakıp bize doğru gelmeye başladı.Marinette'e kötü bir bakış attıktan sonra hemen koşmaya başladık.Nereye gittiğimizi bilmiyorduk ama eninde sonunda Dian'ın kaldığı yeri bulacaktık.

   Hepimiz başka yerlere ayrıldık.David ben ile sola,Alya ve Nino ise Marinette ile sağa gitti.Gerçi David'in neden benimle birlikte gelip de Marinette'in yanına gitmediğini merak ediyorum?Her neyse bu çocuğa halâ gıcık kapıyorum.
   Gömleğimin cebine baktım.Plagg halâ yorgundu.Ona Camambert'i nereden bulabilirdim ki şimdi.Demek ki bu seferde dönüşmeden dünyayı kurtaracağız.Artık ikimizde koşmaktan yorulduğumuz için soldaki bir odanın içine dalıverdik.Arkamızdan da kapıyı kitleyip önüne, açılmasın diye etrafta ne varsa koyduk.
   O sırada bize şaşkınlıkla bakan yaşlı bir adamı gördük.Odanın da ne kadar büyük ve laboratuvar a benzediği gözümüzden kaçmadı tabiki.

   Adam bize gözlerini kısarak baktı."Sizin ne işiniz var burada?Hipnoz odasında olmanız gerekmiyormu?" David bir anda benim sol kolumu cimcikledi ve tuhaf hareketler yapmaya başladı."Evet sayın patronumuz.Yanlışlıkla bu odaya girdik.Özür dileriz."deyip beni kolumdan yakalayıp yana çekti.
   "Adrien o adam Dian'ın yardımcısı eğer onu gizlice takip edebilirsek,Dian'ı bulabiliriz.Az önce benim yaptığım gibi, hipnoz olmuş gibi davran.Böylelikle buradakilere de dikkat çekmiş olmayız."Başımla onu onayladım.Ve o adamı takip etmeye başladık.
   Hipnoz olmuş gibi davranmak çok zordu ama David bunu hakkını vererek müthiş bir şekilde yapıyordu.Bende arkasından onu taklit etmeye çalışıyordum.

   Bir süre sonra adam parmak iziyle açılan bir kapıdan içeri girdi.Buradan geçmek için tek bir şansımız vardı.Eğer o kapıdan geçemezsek bir daha açamayabilirdik. Bu yüzden o girdikten sonra kapı kapanmadan aradan sıvıştık ve daha gizli bir yere gelmiş olduk.Olduğumuz yerden hemen bir dolabın arkasına saklandık.
   Her taraf bembeyazdı.İçeride bir o adam vardı, bir de arkası dönük olan biri.Lütfen tahmin ettiğim kişi çıksın diye yalvardım içimden.Ve adam önünü döndüğünde Dian olduğunu anladık.David bana baktı.El işaretleriyle ne yapacağımızı sordu.Bende aynı şekilde el işaretleriyle 'bilmiyorum.' dedim.
   Aslında şu an yapacağımız şey çok açıktı.Ortaya çıkıp şu adamı öldürmek.Ama götümüz yemiyordu ve onların konuşmalarını dinlemeye karar verdik.

   "Efendim,istediğiniz her şey yapıldı.Deneyler devam ediyor.O kadar insanın içinde şu ana kadar sadece üç kişi,yedi canavarlardan birinin gücünü alabilecek bünyeye sahip."
   "Güzel,peki misafirlerimize ne oldu?"
   "İnsan robotlarımız o işi hallediyor efendim."

   Duyduklarım karşısında küçük bir şoka uğradım.Bizim az önce dövüştüğümüz ve insan sandığımız kişiler aslında robotmuş.Boşuna bir insan öldürdüm diye üzülmüşüm.Yedi canavar dediklerinde neyden bahsettiklerini anlamamıştım.Ama David'in yüz ifadesine bakılırsa o birşeyler biliyordu.
   Bu sefer odanın içinden bir ses geldi.'İzinsiz giriş,izinsiz giriş'.Hadi ama yinemi?Diye geçirdim içimden.Bir anda Dian ve yardımcısı odaya bakınmaya başladı.Ve dolabın altındaki ayaklarımızı fark ettiler,ikisiyle de göz göze geldik.Dian çok yaşlı gözüküyordu.Onu öldrümek bir çocuk oyuncağı olacaktı.Çok canice konuşuyorum biliyorum ama gerçekler bu.

-----------
Arkadaşlar,önemli bir şey söylicem üç haftadan beri bölüm gelmiyor benim saflığım yüzümden.
Bölümü yayınladım zannetmişim😅ama aslında yayınlamamışım.
Bir hafta felan böyle wattpadden doğru düzgün bildirim gelmedi bende merak ettim bir girdim ki ne göreyim?Bölüm yayınlanmamış öyle süs gibi duruyor.Bu yüzden çok çok çok özr dilerim.☺️
736 kelime

Miraculous Ladybug Confess (İtiraf)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin