(Şarkıyı söylediğim yerde açarsanız sevinirim:)
Marinette
Alya ve Nino ile diğerlerinden ayrılmıştık.Ve peşimizdekilerden de kurtulmuştuk."Şimdi ne yapacağız?"diye sordu Alya."Bilmiyorum.Sanırım Adrien ve David'i bulmalıyız.Çünkü Adrien dönüşemiyor ve muhtemelen silahlarında az mermi kalmıştır."
"Evet.Ama onlara güvenebiliriz."
"Onlara güvenebileceğimizi ben de biliyorum.Ama sorun şu ki canavarlar tarafından parçalanmak yerine,birbirlerini olan nefretleri yüzünden kavga ederler.Bu yüzden hemen onları bulmalıyız."
"Mantıklı."Öncelikle dikkat çekmemek için hipnotize olmuş gibi davranacaktık.Ve böylece işe koyulduk.Öncelikle makine bölümüne baktık.Orada yoktular.Sonra odalara bakmaya başladık.Ama onlarda da yoktular.Bir oda hariç...
Parmak izi ile açılıyordu.Ve içeriden çatışma sesleri geliyordu."Hey,Nino bizimkiler bu odanın içinde olmalı.Bir şekilde şu parmak izi ile açılan kapıyı açabilirmisin?Tabi parmak izi olmadan."
"Aslında bu bayağı zamanımı alır ama yaparım.Sadece bir bilgisayar lazım.Alya,senin çantanda vardı.Onu verirmisin?"
Alya çantasından bilgisayarı verdi.Nino yere oturdu biz de Alya ile dışarıdan gelen tehlikelere karşı onu korumak için savunma pozisyonuna geçtik.Ve işte başlıyoruz...Bizi fark ettiler ve hipnotize olmuş gibi davranmayı unutmuştuk.(Şarkıyı şimdi açabilirsiniz.)
İnsanlar üzerimize doğru yürümeye başladı."Nino,ne kadar zamana ihtiyacın var?Saldırıya uğradık ta."diye sordum telaşla. "Merak etme bir kaç dakikamı alıcak.Buranın güvenlik sistemi çok düşük."diye cevap verdi.5dk sonra
"Tamam,bitmek üzere...ve bitti!" Dediği anda odanın kapısı yavaşça açılmaya başladı.Hemen kendimizi içeri attık.Ve dışarıdakilerden kurtulduk.Ama değişik bir manzara ile karşılaştık.Adrien ve David iş birliği yaparak iki yaşlı adam ile savaşıyordu ve gayet gülünecek bir sahneydi.İki taş çocuğun, iki tane morukla savaşması..."MARİNETTE!"Adrien hemen üzerime atladı.Ve gözlerimin önünden bir kurşun geçti.
"Ou bu çok yakındı.Kurtardığın için sağol."
"Sonra teşekkür edersin.Şimdi yardım lazım.Yanda gördüğün en yaşlı olan Dian.Yani hedefimiz.Arkasındaki ise yardımcısı.Ama onları hafife alma çünkü inanılmaz bir teknolojiye sahipler."
"Tamamdır."
Tam savaşmaya gidecekken Adrien kolumdan çekti."Bu arada David ve diğerleri Dian'ı oyalıyorken söyleyeyim.Benim bir planım var.Biraz acımasız biliyorum ama yinede bu planıma uyalım lütfen."
"Tabiki de ama neymiş o plan?"
"Gücünü kullan."
"Hayır şimdi olmaz.Eğer gücümü kullanırsam hemen eski halime dönüşürüm ve daha da güçsüzleşiriz,herşey çok kötüye gider."
"Bak sana söz veriyorum hiç birşey olmayacak.En azından sana..."
"En azından bana derken?Adrien Agreste ne yapmaya çalıştığınızı öğrenebilir miyim acaba?
"Marinette sadece gücünü kullan lütfen.Bana güvenmelisin."
"Tamam ısrar etmeyeceğim."Adrien'ın dediğini yaptım."Şanslı Tılsım!" Elime bir tane kılıç düştü.Bunla ne yapacağımı çok iyi biliyordum.Ama çok acımasızcaydı.Elimdeki kılıç parladı ve ani refleks ile elimden düştü.Tam yere değecekken Adrien kılıcı tuttu.
"A-adrien üzgünüm ama ben böyle bir şey yapamam.Bir kişinin hayatını sona erdiremem."
"Sen yapmayacaksın zaten Marinette."Adrien'ın gözleri doldu ve bir yaş aktı.
"Neden ağlıyorsun?"diye sordum.
"B-ben seni çok seviyorum Marinette.Sadece bunu bil istedim."Beni belimden kendine çekti ve narince çenemi tuttu. "Sakın beni unutma tamam mı?"Dedi.Bunu demesine anlam verememiştim.
"Adrien...neden böyle davranıyorsun?S-sanki veda edecekmiş gibi.Hem neden öylesine bir silah alıp vurmuyoruz ki Dian'ı?Neden özellikle Şanslı Tılsım'dan çıkan kılıçla onun hayatına son vericez?"
"Bunlara sana anlatması gereken kişi ben değilim."Beni belimden daha çok çekerek dudaklarımızı birleştirdi.Bu güzel ânı David'in sesi bozdu."Anlıyorum aşk böcükleri birbirinizi çok özlemişsiniz ama şu ihtiyarlarla savaşmamıza yardım ederseniz seviniriz."
"Sanırım artık ayrılma zamanı geldi ha?Marinette?"
"K-korkuyorum.Yine saçma olan ne yapacaksın?Ve anlamadım sanma şu an besbelli veda konuşması yapıyorsun!Hayatta en nefret ettiğim şeylerden bir tanesi."İnanılmaz bir şekilde kendimi ağlamadan tutamamıştım.Ve bütün göz yaşlarım seller gibi süzülüyordu.Bu çocuk ne yapmaya çalışıyordu bilmiyorum ama hoşuma gitmemişti."Bak Adrien ne yapıcaksan yap.İntihar mı edeceksin ne yapacaksın bilmiyorum ama eğer beni deliler gibi ağlatacak bir şeyse seni kendi ellerimle boğarım." Diye ona bağırdım.Ne demek istediğimi çok iyi anlamıştı.Her ne yapacaksa onu vazgeçirmeye çalışıyordum.Ama sanırım işe yaramamıştı...
Çünkü bir anda kılıcı alıp Dian'ın göğsüne sapladı.Büyük bir çığlık atarak gözlerimi ellerimle kapatarak daha çok ağlamaya başladım."Hayı hayır hayır.B-ben böyle bir şey görmeye hazır D-değilim." Diye kendi kendime sayıklamaya başladım.Ama bitti...
"Sonra yine görüşürüz Leydim..."
Ve Adrien gitti.Ne olduğunu bile anlamadan ortadan kayboldu.632 kelime
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Miraculous Ladybug Confess (İtiraf)
Fiksi PenggemarHer şey, çantamdaki o kırmızı siyah benekli küpeleri kulağıma takmam ile başladı.....