Ben kulübenin arkasına gittim.Hava kararmaya başlamıştı ve burası çok ıssız bir yer olduğu için beni epey bir korkutmuştu.Bütün cesaretimi topladım ve evin balkonuna atladım.Tahtadan yapıldığı için çok fazla gıcırtı çıkıyordu ve bu bende yakalanma korkusu yaratıyordu.Burada bir kapı vardı.Koyu kahverengi ve yine tahtadan yapılan bir kapı.Bunu kırabilirdim ama yakalanmamam gerekiyordu.Bunun üzerinde çok düşündüm ama içeri girebilmek için bundan başka şansım olmadığını düşünüp tahta kapıya en sert tekmelerimden birini savurdum.
Kapı bir anda yerinden çıktı ve büyük bir gürültüyle yere düştü.Bununla birlikte kafamın arkasına gelen sert darbeyle ben de yere yığıldım.Bu kadar şanssız olmak zorundamıydım sanki?
David
Beni de Marinette ile aynı yöntemle bayıltmışlardı.Şu an o başka bir odadaydı beni ise karanlık bir odaya getirmişlerdi.Şu an ellerim bağlıydı.Ama herhangi bir sandalyeye bağlı değildim.Sadece yerde bacağımın acısıyla duruyordum.
Ben halâ iplerden kurtulmaya çalışırken bir anda Işıklar açıldı.Karşımda ağzı bantlı,koltuğa bağlanmış,gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olan Gabriel Agreste duruyordu.İkimizin ortasında ise kemerle bir sedyeye bağlanmış Adrien.
Kapıdan,yüzü görünmesin diye maske takmış bir adam girdi.
"Ooo David.Birlikte işbirliği yaptığımızı zannediyordum ama galiba taraf değiştirmişsin."
"Sen,sen şu Katil Ruh dedikleri kişisin."
"Olabilir.Ama kim olduğumu öğrenemeyeceksin.Zaten buradan canlı çıkarmısınız onu da bilemiyorum."
"Adrien'a ne yapacaksın?"
"Senle konuştuğumuzda söylemiştim.Ona babasının önünde işkence edeceğim.Böylece iyi bir intikam almış olacağım."
"Bak gerçekten bunu yapmana gerek yok.Ben de bir keresinde intikam manyağı biri olmuştum.Ama gerçekten intikam seni bambaşka birine çeviriyor.Bunu yapma."
"Cidden bu acınacak sözlerinle beni kandırabileceğinimi düşnüyorsun?"
"Hayır ama..."
"Ama ne?Bak David,olanları bilmeden bu kadar kendinden emin konuşamazsın.Bir kere kendim ezildim bir daha da kendimi ezdirmem bunu bil.Şimdi ise cezamıza başlıyoruz."
Adam,yandaki aletlerden bir elektroşok cihazı aldı.Adrien'ın yanına gelip tişörtünü yırttı.Adrien şok olmuş bir biçimde hiç birşey yapmadan neler olacağını bekliyordu.
Sonra birden adam elektroşok cihazını Adrien'ın karnına bastırdı.Ani bir çığlık koptuktan sonra,adam sanki bundan eğelenmiş gibi bir daha ve bir daha elektrik verdi.Ardı ardına gelen çığlıklardan artık bıkmıştım.
"Neden?Neden böyle yapıyorsun?Her şey insanları öldürmek ile çözülmüyor.İntikam almak için başka bir yol bulmalısın."
Önümde acı bir şekilde bağıran Adrien ve ona işkence etmeye devam eden adam vardı.Bu kadar acımasız olabilirmiydi bir insan?Sadece küçük bir şeyin intikamını almak bir insanın ölümüne bedelmiydi?
Elim kolum bağlıydı.Adrien'a yardım edemiyordum.Ama onun burada olmasının sorumlusu bendim.O sırada ne düşünüyor olabilirdim ki?Marinette benden gitti diye Adrien'dan hıncımı çıkaracağımı mı düşünüyordum?Yoksa hayatım mahvoldu diye onun ölmesini mi?Bu..bunların hepsi çok saçma.Ben böyle bir şeye müsade edemem.Bir insanın bu kadar saçma bir nedenden dolayı ölmesine izin veremem.
Elimi bağlayan ipi çözmeye çalıştım.Yan taraftaki masada duran makasa gizlice gittim.Arkamdan iki elimle değişik haraketler yaparak ipi çözebildim.Önüme döndüğümde başıma silah tutmuş adam bana acınırcasına bakıyordu.Şu an son anlarımı yaşıyor olabilirdim.Ama Adrien'ı buradan kurtarmadan ölmem.Ne halt yediğimi ancak anlayabildim ve aklım yeni başıma geldi.
Ben Adrien'ı kurtarmadan ölmeyeceğim.Şimdi kahraman olma sırası bende!
------------------
Bir şey fark ettim geçen bölümün kelime sayısı da 477 di bununki de dokdkdös😂
Evet fark ettim gereksiz bir bilgiydi.
477 kelime
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Miraculous Ladybug Confess (İtiraf)
FanficHer şey, çantamdaki o kırmızı siyah benekli küpeleri kulağıma takmam ile başladı.....