Baran at çiftliğine ne zaman gelse, yaşadığı acı olayı tekrar, tekrar iliklerine kadar hissediyordu. Yirmi sekiz yaşına gelmiş kimseyi sevmezdi. Severse onlarıda kaybederim diye hep korkardı. Bu hayatta değer verip seveceği iki kız kardeşi, bir erkek kardeşi, birde babası vardı. Onlarla bile arasına hep bir mesafe koymuştu. Hayat ondan en sevdiklerini koparmış, etrafına karşı soğuk, gülmeyen sert bir adama çevirmişti. Yaşadığı olaylardan ötürü (bipolar) yani duygu durum bozukluğu hastalığını ona reva görmüştü. İlaçlarla yaşayan, ani sinir ataklarında kendini tutamayan agresif, hırçın, etrafında deli diye tabir edilen, aslında yaşadığı acıları unutamayan genç bir adamdı. Kafasını çevirip eskiden ahır olan, şimdi ise yıkık harabeye dönmüş enkaza baktı. O acı günleri bir bir yaşarken...
On altı yıl önce...
"Ana ben ata binecem." Babası at sevgisinden dolayı beyaz bir tay hediye etmişti küçük barana, nerdeyse haftanın üç gününü burada geçirir tayını sever bakımını yapardı.
"Oğul sen binersin ama bekir de ister düşersiniz yavrum." Yine kıyamamıştı yeşil gözlü annesi, yüzündeki endişeyi anlayan baran daha fazla üzmemek için tamam dedi. Bunu anlayan annesi barana göz kırpıp küçük oğlu bekir'in yanına gidip diz çöktü.
"Baran ağbisi biz oğlumla atlara yem verelim olurmu?" Bi nevi gönül alma çabasıydı genç kadının yaptığı, bekir ise suratını asmış, ağabeyiyle ata binmesine izin vermeyen annesine küsmüştü.
Baran küçük kız kardeşi bircenin elinden tutup bekir ve annesinin yanına geldi.
"Tamam ana siz gidin, bende birceyi salıncakta sallarım, değilmi küçük prenses." deyip yanağından makas aldı. Henüz iki yaşında olan birce bu habere sevinmiş, küçük elleriyle alkış tutmuştu. Bekir ise ağabeyine bakıp inanmak istedi.
"Şimdi sen binmiyon mu ata?"
"Yok binmiyorum."
"Söz ver"
"Söz"
"Ağa sözü isterim." yüzünde kocaman gülümsemeyle baktı kardeşine.
"Ağa sözü kardeşim" bu cevaba mutlu olan bekir annesinin elinden tutup, hoplaya zıplaya atların bulunduğu ahıra koştu. Arkalarından bakıp annesiyle göz göze gelip gülümsedi. Nereden bilebilirdi ki küçük baran, son görüşü ve son gülümsemesi olacağını...
Baran küçük prensesi salıncağa oturtup ağır ağır sallarken zamanın nasıl geçtiğini anlamadı. İki kardeş telaş içinde gelen çiftliğin kahyası cemil ağabeyini fark etti.
"Ağam, ağam, yanıyor, ahır yanıyor." baran kardeşini kucağına alıp yanan yere baktı.
"Cemil kahya anam nerede?"
"Nasıl gelin ağam sizin yanınızda değil mi?"
Birceyi cemil kahyaya verip "ana bekir" diye feryat edip ahıra, ateşin içine daldı. Küçük bedeniyle, belki bi umut kurtarmak ve son kez görebilmek için...
*****
Arabasına binip konağın yolunu tutan genç adamın, göz yaşları yine sel olup yanaklarını ıslatmıştı. Direksiyondaki elini yumruk yapıp isyan edercesine vurmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Ağa Tamamlandı...
Fiksi UmumTöreye kurban edilen iki yaralı kalp ve sonrasında nefrete dönüşen bir aşk hikayesi... "pişman olac...