Baran ağa avludaki çardağa oturup, deden kalma çankmağı ile sigarasını yakmış, zehrin ciğerlerine buluşmasına izin veriyordu. Düşünceler içinde olan adam ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Karısını, herkese her şeye rağmen kabul etmişti etmesine, ama ya dedikleri gibi ise kafasında oluşan bir çok sorulara cevap veremiyordu. Üstelik melekte hiç yardımcı olmuyor, aksine gitmek istemesi herkesin haklı olduğunu ispatlar nitelikteydi. Elleri ile yüzünü ovuşturup kendine gelmek istedi. Başını kaldırdığında ona üzgün bir şekilde bakan babasını gördü.
"Oğul hayrola ne düşünürsün böyle seni sıkıntıya koyan nedir?"
"Olanları bilirsin babam ne yapmam gerekir bilmem?"
"Bu işleri başına saran benim oğul, ben mutlu olmanı aile olmanı istedim. Bilsem he dermiydim."
Elini babasının dizine vuran baran, onun üzülmesini hiç istemiyordu. Hangi baba evladını mutlu mesut görmek istemezdi ki, yıllardır onlara hem ana, hem baba olmuştu hakkıydı böyle bir şey istemek.
"Babam üzülme, bu kızın karşıma çıkmasının vardır elbet bir sebebi, kader diyelim."
"Öyle, çok çekmiş garip, ben onun masum olduğuna inanırım, lakin töreleri bilirsin?"
"Bilirim elbet, binnaz anama de ne gerekiyorsa yapsın. Yarın gün ağrıdığında ak koyun kara koyun belli olur elbet."deyip ağır adımlarla konağın avlusundan çıkıp arabasına binmiş ve otelin yolunu tutmuştu. Polat ağada oğlu gibi düşünse de onunda bazı endişeleri vardı. Her şeyin hayırlısı diyerek oturduğu yerden kalkan adam, karısı binnazın yanına gidip konuşmaya başladı.
Melek ise yenildiği kaderine yine boyun eğmiş, yatağın üzerinde öylece kalakalmıştı. Kurumaya yüz tutmuş göz yaşları yanaklarında derin izler bırakırken, açlığı midesinden gelen seslere kulak veriyordu. Oysa bu gece için yemekler yapılmış, misafirler davet edilmişti. Olanlardan sonra herkes bir bir dağılmış, koca konak sessizliğe bürünmüştü. Zar zor ayağa kalkıp banyonun yolunu tutan kız, kendisini sıcak bir duşa sokmuş, rahatlamanın etkisi ile üzerini değiştirip uzun turuncu saçlarını taramaya başlamıştı. Taki vurulmadan açılan kapıya kadar.
"O... gelin hanım saatler ola, bakıyom hazırlığa başlamışsın. İstemem yan cebime koy seninki de" elini beline koyup, kilosunun vermiş olduğu hal ile nefes nefese kalan kadın, ağzına gelen kelimeleri bir bir sıralamıştı. Hoş bu kızdan hiç haz etmesede kocası polat ağanın isteğini yerine getirmek zorundaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Ağa Tamamlandı...
General FictionTöreye kurban edilen iki yaralı kalp ve sonrasında nefrete dönüşen bir aşk hikayesi... "pişman olac...