Aradan geçen koskoca üç ay...
Ürgüp kara kışı atlatmış, eriyen karların yerini küçük çamur birikintisi oluşturmuştu. Kuşların cıvıltısı ve sokaklarda koşuşturan insan seli, telaş içinde bir oyana bir buyana savruluyordu. Karaduman konağı bulutlu bir güne uyanırken, nisan yağmurları baharın habercisi olarak, bardaktan boşanırcasına yağıyordu. Koskoca üç ay, nasılda geçmişti. Acısıyla, tatlısıyla kalbi buz tutmuş, dili lal olmuş, içine attıkları ile oğlu ve kocası için yaşama tutunmaya çalışıyordu genç kadın, dışarıda yağan yağmuru cam önünde izlerken, yaşadıkları bir bir gözünün önünden geçmişti.
Her şey o kadar hızlı geçmişti ki, cananın düğünü neredeyse oldu bittiye gelmiş, apar topar evlenip, huzuru sevdiği adamda aramıştı. Mutlu olmasına mutluydu. Ama yaptığı hatanın bedelini, kendisini konağa gelmeme kararı alarak cezalandırıyordu. Ağabeyi hala dönmemiş ve arkasında yaralı iki kişiyi bırakmıştı. Her şeyin suçlusu sadece kendisi iken, yüreğindeki acı dinmiyordu. Yiğit zaman içinde onu sevmeye başlamış ve güzel günler için teselli bile etmişti. Otelde ona bir pozisyon ayarlayan polat ağa, damadının çalışmasından memnun, fakat hep bi mesafeli olmaya çalışıyordu.
Şahin ise, annesinin uygun bulduğu mihriban ile nişanlanmış, fakat bu zaman zarfında severim diye düşünse de, hiç mutlu değildi. Ürgüpte kalmaya devam ederek işleri yoluna koymuş, melekten uzak durmaya çalışarak, zaman içinde köydeki kendi evlerine yerleşmişti. Ara sıra kayseriye giderek nişanlısı ve ailesi ile vakit geçirse de, aklındaki değil gönlündeki isteğe boyun eğmek istemiyordu. Zira gönlündeki ona yasaktı.
Sevda ise, bu zaman zarfında ikinci çocuğa hamile kalmış, erkek çocukları olacağını öğrenmişlerdi. Mutlulukları ikiye katlanmış, kızı güneş bir buçuk yaşına girmişti. Babasına aşık, sevimli, konağın havasını değiştiren tatlı dilli bir kız olmuştu. Ara sıra yağızı kıskansa da yinede onu çok seviyor ve herkese karşı koruyordu. Civan ve sevda yakında kardeşinin olacağını ona söylemeye çekiniyor, bu durum çıkılmaz bir hal alıyordu.
Birce ise işine odaklanıp deli gibi çalışıyor, boş zamanlarını ailesine ve nişanlısı aslana ayırıyordu. Polat ağa, bu işin bu kadar uzamasından memnun değildi. Fakat birce, mutlu gününde ağabeyi baranında yanında olmasını istiyor ve geleceği günü iple çekiyordu.
Maria ise, tedavi süresi boyunca, ara sıra ingiltereye gidip geliyordu. Şimdilik durumu iyiye gitsede, kızı için ayakta, güçlü durmaya çalışıyordu. Onun bu haline üzülse de elinden bir şey gelmiyor, dua edip duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Ağa Tamamlandı...
General FictionTöreye kurban edilen iki yaralı kalp ve sonrasında nefrete dönüşen bir aşk hikayesi... "pişman olac...