Baran ağa odadan çıkıp gidene kadar, kendisini ağlamamak için sıkan kadın, duyduğu büyük acı ile hıçkırıklara boğulmuş, ona sarılıp teselli eden yine annesi olmuştu. Hemşirelerin yardımı ile bebeği için sağdığı sütü vermiş, iştahla içip karnını doyuran oğlunu izlemeye başlamıştı. Değişik duygular içerisinde olan kadın, elini çemberden içeriye uzatıp, onun küçücük elini tuttu. Minicik ve ona muhtaçtı. Başını çevirip yanında olan annesine yaşlı gözlerle bakarken, onunda aynı kendisi için yaşadığı korku ve kaygıları şimdi daha iyi anlıyordu. Kendiside 7 aylık doğmuş ve iki ay kuvözde kalmıştı. Tekerlekli sandalyede otururken, sol elini yanında bekleyen annesine uzattı.
"Sana hep, anne olmak nedir diye sorardım. Hatırlıyor musun anne?"
Uzatılan eli dudaklarına götüren maria, biraz eğilip diğer elini kızının omuzuna koyup sıktı. İki mavi göz, dolu dolu olup birleşince, akan göz yaşlarının haddi hesabı sorulmadı. Kızının şu an hangi duygular içerisinde olduğunu, en iyi o biliyordu.
"Evet bebeğim, sen sürekli sorardın. Bende anne olunca anlarsın derdim."
"Anladım anne, şimdi seni daha iyi anladım. Anne olmak... (hiç ken) hep olmakmış. Her şeye karşı onu koruyup kollamakmış. Anne olmak... kor ateşlerde üşüyüp, buz gibi ayazda yanmakmış. (Hep ben) derken, artık sadece onun olmasıymış, çok zormuş anne, şimdi seni daha iyi anlıyorum. Beni canından çok sevdiğini bu zamana kadar yaptığın her şeyin sebebsiz olmadığını..."
Ağlıyordu maria, böylesine anlayışlı güzel bir evladı vardı. Keşke onu daha fazla koruyabilseydi. Yaşadığı acıları yüreğinden bir bir söküp atabilseydi. Ama kader, onlara öyle bir oyun oynamıştı ki ikisini de birbirinden yıllarca ayrı tutmuştu.
"Çok üzgünüm bebeğim. Çektiğin bütün acılarda yanında olup sana sarılamaladığım için, beni affet olur mu? Ama inanki seni korumak için elimden geleni yaptım. Bunu ileride daha iyi anlayacaksın."
Eli ile kızının göz yaşlarını silen kadın, ömrü vefa ettiği sürece yanında olmaya söz vermisti. Tekerlekli sandalyenin arkasına geçip, hadi dercesine yağızın kaldığı odadan çıkıp, asansör yardımı ile kendi odalarına geçmişlerdi. Kısa bir süre sonra odaya gelen doktorun, son kontrolünden sonra gün içinde çıkabileceğini ve günde iki defa gelip, bebeği için süt vermesi gerektiğini anlatıp gitmişti.
Ağır ağır toparlanıp, hastahane çıkış işlemlerini yaptıran kadın, annesi ve nickin yardımı ile hastahane bahçesinde olan aracın arka koltuğuna geçip oturmuştu. Gittiği yol ona uzun gelirken, başını cama dayayıp oğlunun üzerinden çıkardığı zıbını burnuna götürüp kokladı. Evlat kokusunu hiç bir şeye değişmezdi. Artık anlıyordu. Anne olmanın ne derece önemli olduğunu, peki bundan sonraki hayatı nasıl olacaktı? Oğlundan ve kocasından ayrılmak istemiyordu. Baran ona sadece iki ay vermişti. Annesi ve nick'e güveniyordu. Duran araçla düşüncelerinden ayrılan kadın, merkeze gelip, ahşap bir kapının önünde park edilen araç içerisinde etrafına bakındı. Gidecekleri yerin bir otel olduğunu düşünürken şaşırmıştı.
Maria arkasını dönüp "geldik bebeğim, yeni evin burası!" deyip arka kapıyı açtı. Kızının inmesine yardım ederken nick arabanın bagajından aldığı çantaları taşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Ağa Tamamlandı...
General FictionTöreye kurban edilen iki yaralı kalp ve sonrasında nefrete dönüşen bir aşk hikayesi... "pişman olac...