"Hâline bakacak olursam, ağalar kararı çoktan vermiş, sanada uygulamak düşer. Beni... ne zaman... öldüreceksin ağam"
Meleğin mavi gözlerinde dolup taşan göz yaşları, yanaklarından süzülürken, titreyen sesine aldırış etmedi. Belkide onun kaderi buydu. Birileri tarafından öldürülmek. Ama ya kocası, ona bütün nefreti ile bakarken, bu dünyadan göçüp gitmesi belki onu etkilemezdi. Peki doğmamış çocuğu? Onu neden istemiyordu ki, bir insan evladını istemez mi? Oysa ne hayalleri vardı genç kadının, kafasında dönen bin bir düşünce ile bileğinde bir sıcaklık hissetti.
Baran ağa karısının kararlılıkla bakan gözlerine odaklanmış, hiç bir şey söylemeden bileğinden tuttuğu gibi sevdanın odasına sürüklemişti. Ne söyleyeceğini oda bilemezken, meleğini nasıl teselli ederdi. Koskoca ürgüp, onu adaleti ile bilirken, karısını bile koruyamamış, ezik bir adama çevirmişti. Dişlerini sıktı. Yüz hatları dahada gerginleşti. Odaya hışımla girdiklerinde, canan, sevda ve civanın bakışları onları buldu.
Melek güçlü görünmeye çalışıyordu. Başı dimdik, her şeye rağmen küçük evladına tutunuyordu. Zar zor, dolan gözlerini gizleyerek "şey...biz gidiyoruz."diyebildi.
Sevda ise yatağında biraz daha dikleşip oturdu. Bugün onun sayesinde evladını sağ salim kucağına almıştı. Baran ağayı bile karşısına almış, her şeye rağmen buraya gelmişti. Ona hep ön yargılı davranmış, hatta hiç sevmemişti. Ya onunla ilgili verilen hüküm, bu kadının yerinde olmadığı için şükür etti. Beşikte uyuyan bebeğine bakıp dururken, bakışları önce başını yere eğen meleğe, sonrada sert ve sinirli görünen baran ağaya kaydı.
"Ağam müsaden olursa melek bu gece benimle kalsa olmaz mı? Yani, annem babamla ilgilenir bilirsin, melek kızlara göre daha tecrübeli."
Burnundan sert bir nefes verip başını dileştirdi. Baran ağa "Civan burada işte sevda! O sana yardım eder." Başını yan tarafa çevirip karısına baktı. "O hata kapasitesini doldurdu. Biz gidelim."dedi.
Sevda kaş göz işareti ile civana bakmış, bir şeyler söyleyip ikna etmesini istiyordu. Mesajı alan genç adam, hemen ağabeyinin yanına yaklaşıp ona bütün samimiyeti ile bakmıştı.
"Ağabey sevda haklı, ben çocuk batmaktan ne anlarım. Yengemle sende kalsan, bi oda açtıralım. He de ağabey."
Kararsız kalan baran önce civanı baştan aşağıya süzüp baktı. Gerçekten tecrübrsizdi. Daha sonra soluna dönüp, meleğin gözlerine tepkisizce baktı."peki bir gece kalalım. Canan sen şirketin şoförü ile doğru eve gidiyorsun. Bir şeyde olursa haber vereceksin, anladın mı?"diyerek ikazda bulundu.
Genç kız, bu gece yaşadığı korku ile itiraz edemeden başını olumlu anlamda sallayıp, hızla toparlanmış, ağabeyleri ile vedalaşıp konağa gitmek için yola çıkmıştı.
Sevda hâlâ kapı önünde bekleyen kadına, el işareti ile yatağın yanına gelip oturmasını istemişti. Yavaş adımlarla gelip oturan kadının elini tutup, bi nevi teşekkür etmişti. Bu hareketine melek şaşırsa da ona güvenemeyeceğini az çok biliyordu.
"Bana acıyormusun sevda yenge?"
"Kız sen acınacak haldesin zaten, şey.. yani... melek?" yine patavatsızlığı tutmuş, ilk defa gerçekten pişman olmuştu. Sözleri can yakıyordu, diline lanet etti genç kadın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Ağa Tamamlandı...
Fiksi UmumTöreye kurban edilen iki yaralı kalp ve sonrasında nefrete dönüşen bir aşk hikayesi... "pişman olac...