Dostları olmalı insanın;
Aynen gemilerin limanları gibi.
Zaman zaman uğradığında, yükü boşalttığın, dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda.
Dostları olmalı insanın;
Ermiş, bilge, hayatı ezbere okuyabilen. Düşünmedikleri düşündüren,
Seni bir cambaz ipinde güvende tutabilen,
Gerektiğinde senin için ateşi yutabilen, Yolunu ışıtan ustan olmalı. Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini.
Sana vermeli soğuk bir kış gününde, Üzerindeki tek gömleğini...Bu sözlerdi, iki dostun hayatları boyunca birbirine verdikleri yeminler, bir anda yerle yeksan olmuştu işte... Bir hayat, diğerinin gözü önünde yok olup biterken, çaresizce bakmıyormuydu. İşte bu ızdırabı yaşamanın var olduğunu, hiç bir acı unutturamazdı.
Neydi hayat?
Uğruna sevdiklerini mi, yoksa seni sevenleri mi tercih etmekti?
Hangisini seçmeliydi.
Bencillik edip sadece sevilmeyi belkide...
Ya geride bıraktıkların, onlar senin zor gününde yanında değillermiydi?İki can, iki kardeş, iki beden, birbirine öylesine sıkı sarılmıştı ki, şu yalan dünyada onları bir tek ölüm ayırırdı. İşte tamda o günü yaşıyorlardı. Yemyeşil vadide yankılanan tabanca sesi ve diğer insanların çığlıklarının son bulması ile, ölüm sessizliğine bürünürken, iki genç adam yavaşça gözlerini açıp birbirine baktılar. İyi olup olmadıklarını sorgularken, bakışları yine birbirinin vücudunda gezindi. Yavaşça ayrılan ikili, aslanın acı çeken surat ifadesi ile değişmişti. Baranın bakışları, önce ellerine bulaşan kana, sonra karşısındaki can dostuna kaydı. Kolunu öyle bir sıkıyordu ki çektiği acı bunu kanıtlar nitelikteydi.
Dişlerini sıkıp zar zor çıkan sesi ile "İyimisin kardeşim."diyen aslan hala vurulduğunun farkında değildi.
Ağaçlık alanda gördüğü behram tabancasını barana doğrulmuştu. Surat ifadesi bir anda değişirken, gözleri ona sorgular bakış atan arkadaşına kaydı.
Ve katil behram'ın son sözleri kulaklarında çınladı. "O... hep boş vaatler, ben diyeceğimi dedim. Bugün o tapu elime geçemezse, baran ağanın ölümünün tarihi bellidir."
Aslan bir behram'a birde kardeşi barana bakarken, yapacağı şey belliydi. Arabanın kapısını kapatıp, koşar adım, bir kaç metre uzağında olan adamın üzerine çullanmıştı. Onu kurşunların hedefinden çıkarmış, bir zamanlar can borcu olan baranı kurtarmıştı.
"Sen... sen ne yaptın lan?" Sesi yeri göğü inletirken, herkes bir,bir başına toplanmaya başlamıştı.
Eli güç kaybını yitirmiş, halsizleşen bedenini dengede tutmaya çalışan aslan, sırtında hissettiği yanma ve büyük acı ile yan tarafa devrilmişti. Baran panik halinde yerden doğrulup, hareketsiz duran arkadaşından bakışlarını çekmezken, vücuduna yayılan soğukluğu hissetti. Artık vücudunun ağırlığını taşıyamaz hale gelince olduğu yere çöktü. Titreyen elleri ile aslanın başını dizlerine koyup, yarasına baktı. Sırtından vurulmuş ve durumu hiç iyi görünmüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Ağa Tamamlandı...
Fiction généraleTöreye kurban edilen iki yaralı kalp ve sonrasında nefrete dönüşen bir aşk hikayesi... "pişman olac...