Fırat elindeki tabancasını yukarı kaldırmış, tetiğe bir bir basıyor, sarhoşluğun vermiş olduğu cesaretle bağırıyordu. Ne olursa olsun meleği alıp, buralardan gitmek istiyordu. Bana yar olmayan kimseye yar olmayacak. O benim kafasıyla ölümü göze almış, dik duruşundan ödün vermeyen genç adam, meyhanede bütün gece içmiş, soluğu kurdoğlu konağında almıştı. Koluna girip onu ayakta tutmaya çalışan kardeşi yiğit, ne yapacağını bilemez halde avluda toplanan kadınlara göz gezdirdi. Bi çare arayan genç, babası halil ağayı telefonla arayıp haber vermişti. Tek isteği konağın erkekleri gelmeden ağabeyini alıp, buradan kazasız belasız gitmekti."Ağabey kurbanın olayım gel gidelim. Amcam duyarsa seni sağ komaz, yapma anamı babamı düşün ne hale gelirler."
"Onlar beni düşündü mü söyle! Bırak kolumu, meleğimi almadan şuradan şuraya gitmem. Şimdi çekil" deyip kardeşini itip, yere düşürdü.
Başı sarhoşlukla dönen genç adam sarsak bir kaç adım atıp "Baran ağa çık dışarı, benim olanı almaya geldim."diye bağırıp çağırıyordu.
O sıralarda işten çıkıp konağın yolunu tutan beyler, aslan, civan ve baran neşeyle arabadaki sohbetlerine devam ederken, aldıkları telefon haberi ile kısa süre içinde konağın önüne gelip, hep birlikte araçtan inmiş, açık olan tahta kapıdan girmişlerdi. Kadınların korkuyla birbirine sarıldığını gören baran, bir hışımla avluya girip karşısındaki gence baktı.
"Ne oluyor fırat ne bu halin, konak basmakta ne oluyor?" baran bu defa gerçekten delirmişti. İçkili bir mekanda tanımış, sevmişti bu genç adamı.
Arkasını dönüp kimin geldiğine bakan fırat, baygın gözleri ile karşısında bütün heybeti ile duran adama bakmış, alay eder gibi elini sallayarak "O... baran ağam nerelerdesin, gözümüz yollarda kaldı." Demişti.
Hala sorunun ne olduğunu anlamayan baran, sarhoşluğun verdiği cesaretle abuk sabuk konuştuğunu farkındaydı. Ve sakince davranarak konuşmaya başladı.
"Ne istiyorsun derdin ne?"
Gözleri dolu dolu olan genç adam, arkasını dönüp eli ile merdiven başında olan meleği göstermişti. Nasılda masum görünüyordu. Amcası olacak hem onu hemde fıratı yakmıştı. "Onu öldürmene izin vermem. Duydun mu lan beni." Ayakta duramıyor, tabancası sürekli yön değiştiriyordu.
"Kimden bahsettiğini anlamıyorum. Sarhoşsun, sakinleş öyle konuşalım. Şu elindekini de indir."
Genç adam hızla bir kaç adım atıp, baran ağanın önüne gelip yakasından tutmuştu. Ne kadar kararlı olduğunu bilsin diyerek gözlerinin içine bakmıştı. Kan dökülmeden bu işin bitmesini istiyordu.
"Ben sarhoş değilim anladın mı ben sadece..."
Bunu fırsat bilen aslan, fıratın kolundan kavradığı gibi tabancasını elinden almıştı. Elleri bomboş kalan genç adam, başını kaldırıp çaresizce konuşmaya başladı.
"Sevdalımı, nasıl kendine eş yaparsın? Söyle... içim yanıyor." Genç adam eliyle göğsüne vuruyor, dolu dolu gözleriyle baran ağaya bakıyordu.
Artık sabrının taştığını anlayan baranın elleri yumruk halini almıştı. Hala kimden bahsettiğini anlamamış kardeşi birce ye bakmıştı. Acaba derken...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Ağa Tamamlandı...
General FictionTöreye kurban edilen iki yaralı kalp ve sonrasında nefrete dönüşen bir aşk hikayesi... "pişman olac...