Baran ağa odasına geçip üzerini değiştirdikten sonra, karısına aldığı hediye paketini yatağın üzerine bırakmış, meleğin odaya gelmesini bekliyordu. Balkona çıkıp paketinden aldığı bir dal sigarasını yakıp, zehrin ciğerlerine bulaşmasına izin verdi. Bu gece için farklı düşünceleri olsada, amca oğlu şahin yine yapacağını yapmış, sinirlerini alt üst etmişti. Ondan nefret ediyordu. Fakat karısını da kıskanmıştı. Güzeldi karısı, hem bu gece haddinden fazla güzel görünmüştü gözüne, ellerini balkonun ahşap parmaklıklarına koyup sıktı. Derin bir nefes alıp sigarasından bir nefes daha çekti. Başını kaldırıp yıldızları izledi. Bu gece daha parlak ve gök yüzü sakindi.
Melek aslanla konuşmasından sonra, merdivenlerden yukarı çıkıp aralık olan kapıyı açıp odasına girdi. Kocası çok sinirliydi. Sağa sola bakınıp dururken, balkon kapısının açık olduğunu gördü. Kocası arkasını dönmüş yine sigarasını efkârlı bir şekilde içiyordu. Bi süre onu izleyip dururken, eline aldığı ceketi parmak uçlarına yükselip, omuzlarına örtüp bekledi. Baran ağadan hiç bir tepki yoktu. Dönüp bakmamıştı. Kollarını ürkekçe kaldırıp, arkadan beline sarılıp, başını sırtına koydu. Sıcacık, güven ve huzuru veriyordu. Kuruyan dudaklarını ıslatıp derin bir nefes aldı.
"Ağam böyle yapma. Bana arkanı dönme. Ben o kadının sana dokunduğunu görünce, kendimi kötü hissettim. Neden böyle oldu ki?"
Tepkisiz duran ağa beline sarılı kollara bakıp "Senin duygularından haberin yok mu?"dedi.
"Ben hiç sevilmedim ki... küçüktüm. Bir tek annem sevdi. Seni kaybetmek istemiyorum. Sana bir şey olacak diye..." iç çekişleri ile ağlarken, baran arkasını dönüp elindeki sigarasını atmış, gözlerini bir saniye onun kara gözlerinden ayırmayan, buğulu mavilere baktı.
"Ağlama." pişman olmuştu. Canını ne kadar yaksada, kanayan yaralarını yine o sarıyor, meleği dönüp dolaşıp ona geliyordu.
Genç kadın, başını baranın göğsüne koyup sıkıca sarıldı. Kokusunu içine çekip, güven duyduğu bedenden ayrılmak istemedi.
Baran ona ne kadar sinirli olsada dayanamadı. Savunmasız kadınına sarılıp, saçlarını öpüp kokladı. Başını göğsünden kaldırıp, yüzüne bakan kadının eliyle göz yaşlarını sildi. Küçük burnunu öpüp "kızarmış yine" dedi.
Gülümsedi melek, yanağında oluşan gamzelere elini koyan ağa, oradanda öptü. Karısı heyecanlanmış, hızlı nefes alıp verirken, alt dudağını dişleri arasına alıp bıraktı. Kocasının bakışı o yöne kayarken, kızaran yanaklarını gizlemek istedi.
Yüzü bir anda değişen ağa, kaşlarını çatıp "bir daha seni şahinin yanında görmeyecem?" Deyip parmağını gözüne getirtip salladı.
Elini tutan melek "Tamam söz, onunla hiç konuşmayacağım."
Çocuk gibiydi karısı, kalbinde hiç bir kötülük barındırmıyor, kin tutmuyordu. Hadi dercesine, birlikte odalarına geçip, yatağın üzerine oturdular. Baran, meleğin elini tutup sargıyı açtı. Komidinin çekmecesini açıp, aldığı beyaz renkte ki kremi yavaşça yarasına sürdü. Sonra tekrar sarıp avuç içini öptü.
Etkilenmişti melek, oda teşekkür etmek için yanağına uzanıp öptü. Yaptığı şeyden sonra utanıp sıkılan kadının, yatağın üzerindeki kutu dikkatini çekti. Eline alıp incelemeye başladı.
"Merak ettiysen aç bak."
"Bu kimin?"
"Senin aç bakalım."
Şaşırmıştı genç kadın, kocası ona hediye mi almıştı? Titreyen ellerine aldırış etmeden, önce üzerindeki parlak kağıdı çıkardı. Sonra dikdörtgen kırmızı kutuyu açıp, içindekini görünce incelemeye başladı. Üzerinde renkli taşlar bulunan, çok zarif bir bileklikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Ağa Tamamlandı...
Ficción GeneralTöreye kurban edilen iki yaralı kalp ve sonrasında nefrete dönüşen bir aşk hikayesi... "pişman olac...