Bölüm 11- Şer ve Erdem

834 27 59
                                    

İyiler kaybetmez, kaybedilir.

-Peyami Safa

'Herkesi kendin gibi sanma.' Başta klişe gibi gelse de düşündükçe ne kadar anlamlı olduğunu fark ettiğimiz sözlerin başında geliyor benim için.

İyi kalpli insanlar, karşısındakini de kendisi gibi gördüğü için onun neler yapabileceğini ön göremez, ihtimal veremez.

Ama iyilik demek, saflık demek değildi.

Kötü kalpli insanlarsa, herkesin kendisi gibi düşündüğünü zanneder ve ona göre daha da gaddar düşünürler.

Ama kötülük demek, tamamen simsiyah olmak değildi.

Kendimi iyi kalpli demenin haksızlık, kötü kalpli demenin acımasızca olduğunu düşünüyordum, bugüne kadar... Çünkü bugün alacağım intikam şeytanın bile ayağını kaydırabilecek cinstendi...

Aynada son bir kez kendime baktım. Vicdanım kendini hatırlatsa da "Yapacağım." Diye mırıldandım ve odamdan çıktım.

Eğer birisi oyun oynamak istiyorsa; o oyunu oynardım ve oyun benim kurallarıma göre oynanırdı.

"Afiyet olsun." Masadaki her zamanki yerime oturunca Ozan'la göz göze geldim. "Beraber olsun." Dedi piç sırıtışıyla. İkimiz de birbirimize baktığımız her an depoda yaşanan olayı hatırlıyorduk.

Bu iyi günlerin tadını çıkar Ozan'cığım, mumla aratacağım sana.

Ona gözlerimi devirip yanında oturan Çağlar'a döndüm. "Burada olmasaydın şaşırırdım." Aynı Ozan gibi gülümsedi. "Seni şaşırtmak için burada olmamama ihtiyaç yok bence." Dün gece kurdukları büyük oyunu ima ediyorlardı.

Eğer ortada büyük bir oyun varsa kaybeden de büyük şeyler kaybeder. Ozanlar bu oyunun bittiğini sandıkları için sonunda benden daha çok şaşıracaklardı.

Büyük oyunlar kurulurken en önemli ve hep atlanan şeyler vardır; küçük detaylar gibi.

Şu anki gündemim onlar olmadığı için her şeyi görmemezlikten geldim ve zamanı gelene kadar zaferlerini yaşamalarına izin verdim.

"Şirkete gelecek misin Berker?" Berker tabağından kafasını kaldırdı ve bana döndü. "Sabah dersim var."

Neden sorduğuma anlam verememişti çünkü bugün şirkette bir işi yoktu ve Berker işi olmadığı bir gün asla şirkete uğramazdı. Tam da bu yüzden ona yeni bir iş yaratmıştım.

"Bugün yeni sezon tasarımlarıyla ilgili bir toplantımız var, sizin şirketi temsil edecek birisinin de katılması gerekiyor. Bana eşlik edebilir misin?" Söylediğim şey doğruydu ama Berker yerine bir başkasıyla da çok rahat halledebilirdim.

"Neden Berker'i istiyorsun ki?" Ozan'ın sorusuna karşı dik dik ona baktım. Bahanem hazırdı: "Senle muhatap olmak istemediğim için olabilir mi?" Ozan gülümsedi ve arkasına yaslandı.

Ondan korkmaya başladığımı düşünüyordu, geri zekalı.

"Katılırım tabi ki abla." Berker'e gülümsedim ve öpücük attım. Bakışlarıyla bir şeyler döndüğünü anladığını ima etti.

"Işıl, bir planın yoksa sen de toplantıya katılsana hayatım?" Alacağım cevabı çok iyi bilmeme rağmen Ozan araya girdiği için duyamadım. "Ne yapmaya çalışıyorsun?" Işıl ve Berker daha mezun olmadan böyle ciddi toplantılara girmeleri için ısrar etmem dikkatini çekmişti.

YALANLARIN İÇİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin