Bölüm 23~ Kötü ve İyi

556 18 15
                                    

Güç olan, ölümden kaçınmak değil kötülükten kaçınmaktır; çünkü kötülük ölümden daha hızlı koşar.

-Socrates

Kötülük hiç olmadığı kadar hızlı koşuyordu fakat ölüm aradaki mesafenin açılmasına izin vermiyordu.

''Olay anında neredeydin?'' Sert bir mizaçla sorduğu sorunun muhatabına ulaşıp ulaşmadığından emin değildi zira karşısındaki kişi dakikalardır şoka girmiş gibi hareketsiz duruyordu.

''Oradaydım,'' Uzun zamandır konuşmadığı için ses tonu kendisine de yabancı gelmişti. ''O vahşetin tam ortasındaydım.'' Yüz ifadesine bakılırsa hala o anı atlatabilmiş değildi fakat bu cümleyi büyük bir soğukkanlılıkla düz bir şekilde kurmuştu. Bu durum onun her anını izleyen gözlerin dikkatinden kaçmamıştı.

''Bana o anı anlatabilir misin?'' Onu konuşturmak için biraz daha anlayışlı yaklaşmaya karar vermişti.

Bu cümleyi duymasıyla yaşananlar film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmeye başladı, nefesinin daraldığını hissederken bir elini boğazına götürdü. Derin derin nefesler almaya çalışırken öksürük krizine girdi. Şu an olduğu andan o kadar kopmuştu ki ona uzatılan suyu bile fark etmemişti.

O 'vahşetin' yaşandığı anı tekrar yaşıyormuş gibi hissediyordu. Kafasının içinde sesler yankılanmaya başlamıştı. Duyduğunu sandığı sesleri susturmak için boğazında olan ellerini kulaklarına götürdü. Ellerini kulaklarına bastırırken gözlerini kapadı. "Yeter." Diye mırıldandı güçsüzlüle. Derin derin nefesler alırken "Geçti..." diye hatırlattı kendine. İçten içe hiçbir şeyin geçmediğinin fakındaydı ama toparlanabilmek için kendi yalanına inandı.

Birkaç dakika sonra kafasındaki sesler susmuştu, gözlerini açtığında toparlanmasını anlayışla bekleyen gözlerle karşılaştı. Şaşkındı, dışarıdan oldukça güçlü görünen birisinin karşısında düştüğü hale çok şaşırıyordu.

Toparlanması için yeterince beklemişti, artık sıra yaşananları konuşmaya gelmişti. ''Sen bize yardım edersen biz de sana yardım ederiz. Emin ol iş birliği içinde olmamız en çok sana fayda sağlar. O yüzden hazırsan gerçekleri konuşacağız.''

Derin bir nefes çekti içine, ''Hazırım.'' Dedi bir solukta. Biliyordu; her şeyi tekrar anlatmak, her şeyi tekrar yaşamasına sebep olacaktı ama bu iş birliğine ihtiyacı olduğunu da çok iyi biliyordu.

''O zaman her şeyin en başına gidelim.'' Bir düğümü çözmek için onun atıldığı ana gitmek gerekiyordu. ''Akın'ın yıllar sonra ortaya çıktığı, hala konuşulan o meşhur toplantıya gidelim.'' Bilmecenin ortaya çıkışının bu olduğu düşünüyordu ama yanılıyordu.

''Hayır, aslında başlangıç noktası o toplantı değil.'' Fitilin ateşlendiği anın o an olmadığını çok iyi biliyordu. Karşısındaki kişinin gözleri kısıldı, düşünmek için kendisine kısa bir süre tanıdı. Bilmecenin ucunu yakalamıştı: ''Her şey Işık Arıkan'ın Akın Akdemir'in şirketine atmasıyla başladı. Öyle değil mi?" Herkes gibi o da o günü biliyordu.

Karşısındaki kişi "Aynen öyle." Diye onayladı. "Gerisi de çorap söküğü gibi geldi.'' Kısa bir es verdi, her şeyi en baştan anlatacaktı ancak nereden nasıl başlayacağını bilmiyordu.

''Ortalık cehennem gibiydi...'' Duraksadığında yaşadıklarını düşündü, kalbinin sızladığını hissetti. ''Tam olarak cehennemdi.'' Derken kafasını sallayarak kendi kendini onayladı.

Cehennem, insan yüreğinde sevginin bittiği yerdir.
Dostoyevski

BİR AY ÖNCE

YALANLARIN İÇİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin