17- Geçmişin silenemeyen izleri

588 25 34
                                    

Aile, her türlü iyilik ve kötülüğün öğretildiği bir okuldur.

-Wilhelm Stekel

Bazı yaralar vardır, zamanla kapanır.

Bazı yaralarsa hiçbir zaman kapanmaz.

Bazı yaraların kapanmasını bile istemezsin, tam kapanacakken aynı yerden tekrar yaralanırsın, fakat bu sefer kendin tarafından. O an anlarsın: geçmişte çektiğin acılar, bugün var olduğun güçtür.

Artık dönüp baktığında acıyı değil, gücü hissedersin.

Bazı yaralar kapansa bile ardında iz bırakır, bazı izler hiçbir zaman silinmez; daha güçlü olmak için kendi isteğinle yarayı kanattığın için.

Zamanında bileklerimdeki izlerin üstünden jiletle geçmemin nedeni buydu; unutmamak, izlerimi silinemeyecek hale getirmek...

Bileklerimdeki kesikler derin değildi, çünkü ölmem için atılmamıştı. Ölmek kolay olandı, bunu ikimiz de biliyorduk. O bana daha beterini yaşatmak istiyordu: ölmek için kıvranırken; beni yaşama mahkum etmek istiyordu. İstediğini yaptı da...

Ben hiçbir suçum, günahım yokken cehennemi yaşamıştım; hayat denen bu illüzyonun içinde.

Ve bir gün benim cennetim, onun cehennemi oldu.

🥀

Çocuklar saklambaç oynamalı, ölümle köşe kapmaca değil.
Çocuklar sevgiyi öğrenmeli, kötülüğü değil.
Çocuklar oyuncaklarla oynamalı, işkenceye maruz kalmamalı.
Çocuklar denizlerde yüzmeli, kan gölünün ortasında hayatta kalma mücadelesi vermemeli.
Ve çocuklar cenneti yaşamalı, cehennem hakkında hiçbir fikri olmadan.

Altı yaşındaydım, yaşamamam gereken ne varsa yaşamaya başladığımda.

''Bit böceği! Sen ne bok yediğini zannediyorsun burada!?'' Odama bir anda daldığında yaptığım tek şey: yatağımda uyumaktı. Neyin hırs, neyin öfkesiydi bu? ''Uyuyorum baba.''

İnsan nasıl masum bir kız çocuğuna kıyabilirdi?

''Bir de utanmadan cevap veriyor!'' Ne demek istediğini de neden sinirlendiğini de anlamamıştım, hoş onun yaptığı hiçbir şeyi anlayamamıştım. ''Büyümem için uyumam gerekmiyor mu baba?'' Masum soruma gelen cevap hiç masum değildi:

''Sen büyüsen ne yazar orospu! Şu halinden ne hayır gördük de büyümüş halinden görelim?'' Kaşlarım çatıldı ve minik ellerimle yüzümü sıvazladım. Bu cüretkârlığı evde kimsenin olmamasından kaynaklanıyordu.

''O ne demek baba? Ben ne zaman hayır dedim ki sana?'' Babamın demek istediğini çocuk aklıyla yanlış anlamıştım. ''Hayır diyemezsin zaten bit böceği! Hadi yeterince iğrenç sesine tahammül ettim, kalk şimdi.''

''Ne?'' Hiçbir şey anlamıyordum. Benden karşı bir tepki göremeyince yanıma geldi ve sert bir şekilde kolumdan tutup sürüklemeye başladı, omzumu ve kafamı kapıya çarpmam umurumda bile olmadı. Canımın acısından gözlerim dolmuştu, birazdan çekeceğim acının yanında bunun bir hiç olduğunu bilmiyordum.

Banyoya gelmiştik. ''Çıkar üstündekileri.'' Hevesle ona döndüm, ''Banyo mu yapacağız?'' Ellerimi birbirine çırptım, annemin beni yıkaması en sevdiğim oyundu. ''Hayır tabi ki! Sana hayatın gerçeklerini öğretme zamanı geldi. Şanslısın ki çok iyi bir öğretmenin var!''

YALANLARIN İÇİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin