Sezon Finali- Son ve Başlangıç

912 25 181
                                    

Nokta her zaman bir son demek değildir, bazen kendinden sonraki harfin büyük olacağını gösterir.
Adam Fawer

Işıl Arıkan'ın Bakış Açısından...

Mutluluk.

Hayatta en çok istediğim ve peşinde koşmaktan bir an bile vazgeçmediğim yegane şeydi.

Mutsuz bir hayatım olduğunu düşünmüyordum, her şeye rağmen kendimi mutlu edebilmeyi başarabildiğime inanıyordum ancak yanıldığımı geçen bir hafta içinde anlamıştım.

Gerçek mutluluğun ne olduğunu yaşayınca anlamıştım.

Mutluluğu geç bulduğumu söyleyemezdim ancak erken kaybetmeye hiç niyetim yoktu.

Huzurla yumduğum gözlerimi mutlulukla açtım, kafamı Evren'in omzundan kaldırdım ve yanağını öptüm, ardından çenesini ve en sonunda da dudaklarını. Öpücüğümüzün daha da derinleştiğini fark edince dudaklarımızı ayırdım, Evren'in üzgün yüzünü görünce dayanamayıp yanağına masum bir öpücük kondurdum. Elini belime atıp beni kendine çekerken dudaklarımızı birbirine bastırdı. Kısa bir süre sonra tekrardan geri çekildim, bunun sonunun olmayacağını biliyordum.

''Gitmem lazım.'' Masum masum bana baktı, ''Bence beni öylece bırakıp gitmezsin sen.'' Gülümseyerek ona baktım, ''Normalde gitmem ama bugün özel bir gün.'' Yatakta dikleştikten sonra gözlerimin önüne gelen saçlarımı parmağına doladı. ''Bence de bugün bizim için çok özel bir gün.'' Dedi çapkın gülümsemesiyle. Güldüm, ''Kesinlikle katılıyorum ancak bugünün benim için başka bir önemi daha var.''

''Benden önemli mi?'' Gülümsedim, açık açık evet diyemeyeceğim için ''Bugün seninle yeterince vakit geçirdik bence.'' Dedim. Üstümdeki çarşafı düzelttim. ''Ben sana doyamadım ama onu ne yapacağız?'' Ona yaklaştım, ''Duruma göre yarın da görüşebiliriz?''

''Duruma göre mi?'' dedi üzüntüyle. ''Bizim ev biraz karışıktır.'' Dedim kısaca. Ablam ve abimin ezeli düşmanlıktan Leyla ile Mecnun'a bağlama hikayesini anlatmam on gün sürerdi. Hoş ablam ve abim hala düşman olsaydı bundan bin kat daha karışık olurdu o ayrı. Sanırım buna şükretmem gerekiyordu. ''Tabi senin için söylemesi kolay!'' dedi küçük çocuk gibi triplere girerek. ''O nedenmiş?''

''Sen hiç kendin olmadan yaşamadığın için Işıl'sızlığın ne olduğunu bilmiyorsun.'' Güldükten sonra uzanıp dudaklarımızı birleştirdim, ''Sana Evren'sizliğin nasıl bir şey olduğunu anlatsam yaşadığın yokluğa şükredersin.'' O da güldü, beni kendine çekerek sarıldı. Başım çıplak göğsüne denk gelmişti. ''Hala benim çektiğimin daha kötü olduğunu düşünüyorum, o ayrı.''

''Tamam canım inatlaşmayacağım.'' Dedim canıma minnet bir şekilde. ''Ama gerçekten artık gitmem gerekiyor.'' Kollarından çıktıktan sonra üstümüzdeki çarşafı kenara çekip ayağa kalktım, koltuğun üstüne fırlattığımız kıyafetlerimi aldıktan sonra üstüme giydim. Evren'e döndüğümde gülümseyerek beni izlediğini gördüm. ''Sen burada yaşamaya karar verdin herhalde?''

''Aylar önce komşulardan dolayı burayı terk etmemiş olsaydım belki düşünebilirdim.'' Dedi iç çekerek. ''Komşular...'' diye mırıldandım ne diyeceğimi bilmediğim için. Ablam sağ olsun çok arkadaş canlısı (!) olduğu için komşularla herhangi bir problemimizin olması mümkün olmuyordu. Evren de ayaklanıp kıyafetlerini giydi. ''Sen ne yapacaksın bugün?'' diye sordum. ''Ben biraz burada kalıp ortalığı toparlayacağım, malum burası artık bizim için özel bir yer oldu, iyi bakmam lazım.'' Sevgiyle birbirimize baktıktan sonra devam etti: ''Ondan sonra da bizimkilerle buluşurum.''

YALANLARIN İÇİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin