Bölüm 13- Suçlu ve Masum

669 26 30
                                    

Herkes aya benzer, kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.

- Canan Tan

Suçlu olmak için illa şahsen birine zarar vermek mi gerekiyordu?

Yoksa suçun oluşmasına katkı sağlamak da birini suçlu yapar mıydı?

Gerçi en önemli soru: şu an ortada bir suç var mıydı? Eğer varsa bu suçta benim payım neydi?

Eğer ortada bir suç yoksa, herkes masum sayılır mıydı?

Bütün bu sorulara herkes farklı cevap verebilirdi elbette ama ahlaki olarak tek bir doğru varmış gibi geliyordu bana.

Her insan suçludur ve her insan masumdur. Bunun yüzdelik dağılımları herkes için farklıdır tabi ki ama herkesin içinde bir tutum da olsa ak ve karar vardır.

Bir Kızıldereli hikayesi de bu duruma değinmiştir;

Yaşlı Kızılderili reisi ve torunu kulübelerinin önünde oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşan iki kurt köpeğini izliyorlardı.

Köpeklerden biri beyaz, öteki siyahtı. Dede bu iki köpeği sürekli gözünün önünde tutardı ve çocuk, kendini bildiğinden beri bu iki kurt köpeği boğuşup dururlardı.

Çocuk kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünüyor, dedesinin neden ikinci köpeğe ihtiyaç duyduğunu ve renklerinin neden siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık.

Torunun bu anlamı içeren sorusunu yaşlı reis sevecen bir gülümsemeyle yanıtladı: 'Onlar benim için iki simgedir, yavrum.' Dedi; 'Biri iyiliği, öteki kötülüğü temsil eder. Aynen bu köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli bir savaş içindedir. Onları seyrettikçe hep bunu düşünürüm, bundan dolayı onları sürekli yanımda tutarım.'

Çocuk bu noktada ,savaş varsa kazanan da olmalı, diye düşündü ve 'Dede, sence hangisi kazanıyor bu savaşı?' diye sordu. Reisin vereceği cevap içinde pek çok anlam içeriyordu:

'Ben hangisini daha çok beslersem, savaşı o kazanır.'

Şimdi soruyu kendimize sormanın zamanı gelmişti;

Peki biz içimizde hangisini büyütüp besliyoruz?

Bu düşüncelerimin üstüne şampanya patlatmamın ne kadar doğru olduğu zerre kadar bile  umurumda değil. Bir zafer kazanmıştım ve önemli olan buydu.

O gece bara giderken bileziğime dinleme cihazı takmanın bana bu kadar faydası olabileceğini hayal bile edemezdim. Yıllardır hayalini kurduğum pozisyona gelmekle kalmayıp Ozan'ın rezil oluşunu izlemiştim.

4 Haziran Işık Arıkan'ın istediği her şeyi elde ettiği gün olarak tarihe geçmeliydi.

Zafer sarhoşluğumu kapımın tıklatılması böldü. Gel sesinden sonra içeri babanın asistanı girdi. ''Atilla Bey sizi çağırıyor.'' Şampanyamdan bir yudum aldığımı görünce tekrardan konuştu: ''Hemen gelmenizi söyledi Işık Hanım.'' Bir yudum daha alsam da kafamı onaylarcasına salladım.

''Hay hay! Geliyorum birazdan.'' Kız kafasını salladı ve odadan çıktı. Zaten babanın yanına gitmeyi düşünüyordum ancak onun beni çağırmasına şaşırmıştım.

Kadehimi masamın üstüne bıraktıktan sonra saçlarımı düzelttim ve odadan çıktım. Asistanıma ''Odayı toparlayabilir misin?'' dedikten sonra babanın odasına doğru yürümeye başladım. Yönetim kurulunun yeni üyesinin odasında ilk günden şampanya partisi verilmesi pek hoş olmazdı diye düşünüyorum.

YALANLARIN İÇİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin