Bölüm 5- Utanç ve Öz Güven

2.6K 51 49
                                    

Ağaçta duran kuş , dalının kırılmasından hiç korkmaz. Onun güveni ağaca değil, kendi kanatlarınadır.

-Henrik İbsen

Ortamdaki loş ışık, kulakları sağır edecek derecedeki müzik,çılgınca dans eden insanlar ve koltuklarda oturanların sahte dostlukları gözlerimi devirmeme neden oluyordu.

Bu tarz ortamlar hiç bana göre değildi. Tamam kaosu severim ama eğlence kesinlikle anlayışım içip partilemek değildi.

Benimle aynı duyguları paylaşan Işıl ve Berker'e döndüm: ''Fazla kalmayız merak etmeyin.'' Ozan hayretle bana baktı. ''O nedenmiş?'' Tekrardan gözlerimi devirdim, inadıma yaptığı yüzünden belli oluyordu. ''Burada eğlendiğini söylemeyeceksin değil mi?''

Ortama göz gezdirdi, o da benim gibi daha sakin ortamlardan hoşlanırdı. ''Evet?'' dedi düşüncelerinin aksine. Beni delirtme hissi daha ağır basıyordu. Baygın bakışlarla ona baktım. ''Seni tanıyorum Ozan, bana oynayamazsın.'' Kibirle dudakları kıvrıldı.

''Aynı şeyler senin için de geçerli Işık Hanım.'' Ben de gülümsedim. ''Aksi bir şey söylemedim Ozan Bey.'' Tekrardan gülümsedi ve içkisinden bir yudum aldı.

''Bu gece bari sakin geçsin.'' Polyana'mıza karşı hepimiz bıkmış bir şekilde baktık. ''Birlikte yıllarımız geçti ve sen hala bizim olduğumuz ortamda sakinlik arıyorsun Işıl.'' Ozan kafasıyla onayladı, aynı fikirde olsak da ona laf atmadan duramadım:

''Aa ama Berker'ciğim! Abin bizimle yıllarını geçirmedi ki, Işıl o yüzden karıştırıyor.'' Ozan dile getirmese bile bakışlarından  'siktir oradan' demek istediğini anlamıştım. ''Zaten abime değil, ikinize söylüyorum. Ne zaman böyle bir ortama gelsek muhakkak biriyle takışıyorsunuz ve olay çıkıyor.'' Sesli bir şekilde ofladım. ''Birisi bize bulaşmasa gidip onlara sataşmayız değil mi Işıl'cığım.''

''Abla illa gidip bir rezillik mi çıkarmanız gerekiyor.'' Gülümsedim ve omzumu silktim. ''Onlar zaten rezil bir durumda.'' Ozan alayla gülümsedi ve gözlerime baktı. ''Sen değilsin sanki...'' Ben de aynı şekilde ona karşılık verdim.

''Senin kadar diyelim.''

Işıl'ın oflamasına karşı gözlerimi devirdim. Kız kardeşim de olsa bayıyordu. ''Işıl artık bizimkilerin sürekli atışacağını kabullen ve umursama. Yoksa hayat senin için çok zor geçecek.'' Ozan'la ikimiz de kafamızı sallayarak onayladık. Berker bu halimize sırttı ve tekrar konuştu:

''Bak: ben konuşunca ikisi de aynı fikirde olabiliyorlar. Sorun sende.'' Işıl ona alayla baktı. ''Hayır Berker,sorun sende değil bende. Ayrılalım.'' Işıl'ın tiye alarak sarf ettiği sözcükler aklıma Çağrı'yı getirdi. Gözlerimi devirmeden duramadım, geri zekalı herif.

Kafamı çevirmemle Çağrı'yla göz göze gelmem bir oldu. İti an çomağı hazırla... Çağrı elinde kadehiyle yanımıza geldi ve gözlerime bakarak konuştu: ''Birileri hala eğlenebiliyor sanırım.'' Saçma cümlesine karşı alayla gülümsedim ve kafamı onaylar şekilde salladım.

Sinirimi bozabileceğini sanıyorsa çok fena yanılıyordu. ''Bazıları gibi.'' Elindeki kadehi işaret ettim.

Kaşları çatıldı ve sinirle bana baktı. ''Daha ayrılalı iki gün oldu, hemen gece gezmelerine başlamışsın.'' Gene gülümsedim ve ellerimle bulunduğumuz ortamı gösterdim. ''Sen neredesin acaba? Önce kendi sefil durumunu iyice kavra, sonra gelip bana laf edersin.'' Yüz hatları iyice sertleşirken burnundan solumaya başlamıştı.

''İkimiz aynı konumda değiliz, ben erkeğim ve –'' Barbar cümlesine devam etmesine izin vermedim ve araya girdim. ''Ben de bir kadınım ve ikimiz gayet de aynı konumdayız. Gerçi sen hala çağımızın gerisindesin ama ima ettiğim şey o değil. Bari bunu anla.'' Kadınları kendinden aşağı görmesi canımı sıkmıştı. Sen kimsin hadsiz!

YALANLARIN İÇİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin