Bölüm 21- Teslimiyet ve Aşk

4.3K 42 30
                                    


İyilik aradın mı insanda kötülük kalmaz.
-Mevlana

Işıl Arıkan'ın Bakış Açısından...

Hayatım iyi birisi olmaya çalışmakla geçmişti.

Herkesin iyilik tanımı farklıdır, benim içinse iyi olmak başkalarının canını yakmamaktan geçiyordu. Hayatım boyunca herhangi bir hareketimin bir başkasının canını yakmaması için çabalamıştım.

Zamanında bundan çok çektiğim için böyle hissediyor olmalıydım. Bu durum bana zarar da veriyordu ama önemli değildi. Benim yüzümden bir başkası zarar göreceğine ben zarar görmeyi eğlerdim.

Günlerdir hatta haftalardır kendimi sorguluyordum: olduğum kişiyi ve dönüştüğüm kişiyi.

Ben Işıl Arıkan, belki de en büyük cezam: olmayı istediğim kişi olmadığımla yüzleşmemdir.

Değişiyordum ve bu benim gibi birisi için fazla ağırdı.

Küçükken insanların çok acımasız olduğunu düşünürdüm; sonradan anladım ki acımasız olan insanlar değil, onların hisleri.
Fazla vicdansız, fazla kirli, fazla kötü...

İnsanlar masum olabilirdi eğer hisleri olmasaydı.

Ben de masum olabilirdim eğer hislerime yenilmemiş olsaydım.
Hislerimle hareket etmeyi tercih etmem benden masumiyetimi söküp almıştı.

Ablamla konuştuklarımızdan sonra kararımı vermiştim: içimden geleni yapacaktım, neyin doğru neyin yanlış olduğunu önemsemeden. Bu sefer kendim için bir şey yapacaktım.

Hocanın sınıftan çıkmasıyla derin bir nefes verdim, ''Bir an hiç bitmeyecek sandım!'' dedim Buket'e dönüp. Gülerek çantasını toplamaya başladı, ''Sana dersi ekelim demiştim.'' Alayla güldüm, ''Ben de yaz okuluna kaldık, bundan da kalırsak okulu uzatmış oluruz demiştim.'' Çantasını koluna taktıktan sonra bana döndü, ''Yaz okuluna kaldık demeyelim de yazın okulda sosyalleşmek istedik diyelim bence.''

Kafamı iki yana sallayarak güldüm, bir yandan da yürümeye başladık. ''Sosyalleşmekten dolayı yaz okula kaldık demiyorsun da!'' Bahar dönemi ektiğimiz derslerin haddi hesabı yoktu. ''Konuyu kapatalım diyorum.'' Ona dönüp ellerimi havaya kaldırdım, ''Hay hay!''

''Akşam Öykülerin evinde parti varmış, gidecek misin?'' Öykü'nün ismini duymamla yüzümü buruşturdum, ''Öykü mü?'' dedim hoşlanmadığım ses tonuma da yansırken. ''Tam adamına sordum!'' dedi gülerek. ''Kadınına.'' Diye düzelttim. ''Öykü'yü sevmediğimi biliyorsun, hiç durup dururken onu çekemem. Sana iyi eğlenceler hoş onunla eğlenmek ne kadar mümkün olacaksa!'' Öykü'yü çok eskiden beri tanırdım ve oldum olası sevmezdim.

''Bu kıza karşı fazla ön yargılı değil misin kuzum?'' Gözlerimi devirdim, ''Değilim.'' Bence sen fazla körsün demek istesem de susmayı tercih ettim. ''Her neyse aşk, ben şu fotokopi işini halledeyim.'' Dedim konuyu değiştirerek. ''Geçen gün kırtasiyeye gittiğinde almadın mı?'' Anlık duraksasam da bozuntuya vermemeye çalıştım, ''Çok sıra vardı o yüzden alamadım. Hazır gelmişken halledeyim de aradan çıksın.''

Kafasını anlayışla salladı, ''Yarın bizde kahve?'' Gülümsedim, ''Bana uyar.'' Sarılmasına aynı şekilde karşılık verdim, ''Görüşürüz aşkım o zaman.'' Ayrıldıktan sonra gülümsedim, ''Görüşürüz kuzum.''

Okulun içindeki kırtasiyeye doğru ilerledim, orta alana yaklaştığımda arkamı döndüm, Buket'in olmadığına emin olunca kırtasiyeyi es geçerek hemen ters tarafta kalan kantinden içeri girdim. Tahmin ettiğim gibi masada oturan tanıdık yüzleri görünce yanlarına gittim. ''Biz derslerden kalırken sizin hiçbir dersten kalmamınız üstüne bir de hala buralarda takılmanıza kaç puan veriyoruz?''

YALANLARIN İÇİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin