Bölüm 25~ Sahte ve Sahi

476 13 12
                                    

‼️SINIR: 10 OY, 10 YORUM‼️

🔥

Ufacık bir ateşi küçük bir rüzgar büyütür ama güçlü bir fırtına ateş mateş bırakmaz ortada.

-William Shakespeare

Video bir kamera kaydıydı, Ferhat'ın öldüğü gün çekilmişti. Akın'ın adamının Ferhat'ı öldürdüğü gün.

Videoda Ozan ve ben Ferhat'a silah doğrultuyorduk. Çetin'e doğrulttuğum silah montaj sayesinde Ferhat'a doğrulmuşum gibi gösterilmişti. Birkaç saniye sonra Ozan'ın tuttuğu silahtan çıkan kurşun Ferhat'a isabet ediyordu ve Ferhat yere düşüyordu. Kurşun Ozan'ın silahından çıkmış gibi yaptıkları montaj o kadar gerçekçi duruyordu ki orada olmasaydım ben bile bu görüntülerin gerçek olduğuna inanabilirdim.

''İzlediğiniz görüntü iki hafta öncesine ait. Birazdan izleyeceğiniz görüntüyse on sene öncesine ait. İyi izleyin, hemen yanı başınızdaki şeytanların gerçek yüzünü asla unutmayın.''

Bizim bir şey dememize fırsat bırakmadan bir diğer videoyu açtı. On beş sene önce kendi evimizde benim tarafımdan çıkarılan yangının görüntüleri. Evin önünde tek başıma duruyor, ortalığı kül eden alevleri izliyordum. Aslında yanımda Canan abla ve Melek de vardı fakat Akın bu görüntülerle de oynamıştı. Kısa video bittikten sonra yangın gecesine ait polis raporunu gösterdi. Raporda yangının kasten birisi tarafından çıkarıldığı yazıyordu. Amacı beni suçlamaktı ve montajları sayesinde istediğini elde etmeyi başarmıştı.

''Ne garip: karşınızda duran iki katil de aynı kişinin celladı oldular ve daha ilginci bunu farklı zamanlarda yaptılar. Söylesene Işık, öz babanı neden öldürmeye çalıştın?'' Şaşkınlıktan tepki bile veremeyecek durumda olduğumun gayet de farkındaydı. ''Sen söyle Ozan neden üvey kardeşinin babasını öldürdün?'' Ozan'dan da ses çıkmayınca masanın baş köşesine doğru ilerledi, ellerini masaya koyarak eğildi, ''Artık neyin ne olduğunu biliyorsunuz. Hazır yıllardır yanınızda olanlarla yeni tanışıyorken benle de tanışın: ben Akın Akdemir ve size garanti ederim ki gördüğünüzden başka bir yüzüm yok.''

Akın'ın yalanları ve şovu artık başka bir boyuta evrilince araya girdim. ''Yeter artık!'' Dedim kısık ama sert bir sesle. Sesimi yükselterek daha fazla rezil olmayı göze alamamıştım. ''Bence de yeter artık. Kötülüğün de bir sınırı olmalı.'' Ellerim sinirle yumruk halini alırken ayağa kalkıp Akın'a doğru ilerlemeye başladım.

''Ne o beni de mi öldürmeye kalkacaksın? Gerçi sen böyle alenen yapmazsın, tarzın kaza süsü vermekti değil mi? Ben en iyisi dikkat edeyim de evimde yangın çıkmasın.'' Ona iyice yaklaştım, kimsenin duyamayacağı şekilde fısıldadım: ''Ne kadar ileri gidebileceğimi bilmen geleceğin adına çok güzel.''

Hiç kimseyi umursamadan kollarımı tuttu, ''Beni tehdit etme!'' diye sakin ama tehditkar bir ses tonuyla fısıldadı. Omuzlarından onu iterek kurtuldum. ''Hadi benden utanmıyorsun, annemle babamdan da mı utanmıyorsun? İki videoyla da oynamışsın bu da yetmiyormuş gibi herkesin içinde bunu izletiyorsun? İnsanları kandırmaya çalışırken yönetim kurulu üyelerinden de mi utanmadın?''

Akın gür bir kahkaha attı, ''Herkesi ayakta uyuturken kendin utanmamışsın, bunları ortaya çıkaran benim mi utanmamı bekliyorsun bir de? Asıl sen nasıl bir utanmazsın?'' Bu sefer kahkaha atan ben oldum, ''Kendin yazdın, kendin oynuyorsun ve sadece kendin inanıyorsun be Akın. Buradaki insanlar,'' Elimle masanın etrafında oturan kişileri işaret ettim. ''Yıllardır beni tanıyor. Emin ol senin lafındansa benim lafıma inanacaklardır. Üzgünüm, kendi kurduğun oyunda kaybedeceksin.''

YALANLARIN İÇİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin