Murat ve ben bir ağızdan 'amin' dedik. Murat benim üzüldüğümü anlayınca hafifçe Yaşar beyin koluna dokunup konuyu değiştirmek için 'belgeleri bana getirin görüşmek üzere' deyip yeniden koşma pozisyonuna geçti. Koşmaya başladığımızda Yaşar bey bize arkamızdan el sallayıp 'tamam avukat bey oğlum' diye bağırıyordu. Siteden çıkıp sahile doğru koşmaya devam ederken nefes nefese Murat'a yetişmeye çalışıyordum. Hızını azaltıp
dalga geçer gibi göz kırparak 'ne oldu şampiyon' deyince durup ellerimi dizime koyarak 'ne olur yavaş koş sana yetiieceğim diye canım çıktı çok yoruldum' dedim. Halimi görüp ne kadat yorulduğumu anlayınca durup elini beline koydu ve kıyamayıp 'Tamam bebeğim hadi biraz yürüyelim' dedi. Sahilde yürürken Elif ve daha önce tanışmadığım Yeliz denen kız yanımıza gelip baygın baygın murata bakarak 'merhaba' dediler sonra Yeliz göz ucuyla bana da bakıp sanki lütfeder gibi 'merhaba' dedi. Kızlar havadan sudan sohbet açmaya çalışırken Murat birden bana dönüp elimi tuttu. 'Terimiz soğumasın kızlar hoşçakalın hadi aşkım' deyip koşmaya başladığımızda kızların yüzlerinin halini asla unutamam. Arkamı dönüp baktığımda yüzlerindeki kıskançlık ve hayal kırıklığı biraz önceki yaşadığım ezkiliğe rağmen her şeye bedeldi. Biraz koştuktan sonra karşı taraftan'Ezgi ve Murat' diye bağırma seslerini duyduk. Kimin seslendiğine bakmak için etrafımıza bakındığımızda Sibel ve tayfası bize el sallıyorlardı. Çay bahçesine yanlarına gidip herkese selam verirken Ziya'nın aralarında olmamasına çok sevinmiştim. Sibel herkesi hasetle kıkandırmaya çalışarak her zamanki heyecanıyla otursanıza dedi. Kızlar her zamanki gibi Murat'ın içine düşecek gibi bakarlarken kibarca sandalyemi çekip beni oturttu sonra yanımdaki sandalyeye oturup elini omuzuma attı. Herkes gözlerini açmış sessizce bizi izlerken Sibel arkadaşlarına dönüp 'sizin haberiniz yok tabi Murat ve Ezgi sevgililer' Murat Sibel'in sözünü kesip gözlerime bakarak 'o benim sevgilim değil,ilk ve son aşkım dedi' Sibel 'aa evet doğru onlar çocukluktan birbirlerine aşık' deyip güldüğünde kızların kıskançlıktan yüzleri pancar gibi oldu. Murat omuzumdan kolunu indirip elimi tutarken etramızdakilere ben bu kadına, bu kadın da bana ait mesajı veriyordu. Biraz sohbet ettikten sonra 'biz kaçalım' deyip sandalyemi çekti. Herkese el sallayıp yanlarından ayrıldık. Hepsi arkamızdan bakarken Murat bakışlara aldırmadan birden beni yanına çekip öptü. El ele bir süre sahilde yürüyüp ilk boş bulduğumuz banka oturduk. Denizi izlerken birden bana dönüp tam bir şey diyecekti ama vazgeçip sustu. 'Ne oldu?' dediğimde 'boş ver' deyip beni ayağa kaldırdıktan sonra 'hadi eve gidelim' dedi. Gülerek 'tamam' deyip hızla yanağından öptüm. Eve gittiğimizde annem ve Nazan teyze kahvaltı masasını bahçeye kurmuşlardı. Yukarı çıkıp üzerimi değiştirdikten sonra ellerimi ve yüzümü yüzümde büyük bir tebessümle yıkadım. Aşağı indiğimde Murat bir yandan salonun ortasında volta atıyor bir yandan da hararetli bir şekilde telefonla konuşuyordu. 'Bir dakika' deyip elini mikrofona koydu. 'işle alakalı birazdan geliyorum' deyip odasına çıktı. Kahvaltımızı bitirip hep birlikte keyif çaylarımızı içerken Sibel koşarak gelip 'merhaba' dedi. Yanıma oturup masadaki poğaçadan aldığında tam ağzımı açacakken boş ver rejimi der gibi göz kırptı. Hem yiyor hemde bir yandan da bize laf anlatmaya çalışıyordu.
'cafede akşam parti var sizde davetlisiniz'
Murat'ın gitmek istemeyeceğini düşünüp sesimi çıkarmadan öylece durdum. Murat kollarını masaya koyup 'olur geliriz' dedi. Şaşkınlıkla yüzüne bakıp 'ciddimisin?' diye sorunca Sibel masanın altından bacağıma çimdik atıp resmen bacağımı morarttı.
'ilahi Ezgi bize ne gelmek isterse gelir'
'tabi canım bize ne istersen gel'
sanki umursamıyormuş gibi gülerken bir kaşını havaya kaldırıp delici bakışlarıyla yüzüme alayavı gülümsemesiyle 'geleceğim zaten' dedi. Bakışları kasıklarımı ürpertince bacaklarımı birleştirip yerimde kıpırdandım. Murat sandalyesine yaslanıp gözünü ayırmadan bana bakarken Sibel hızla kalkıp 'daha çok işim var akşama görüşürüz' dedi ve hızla kapıya yöneldi. Arkadaşımı yolcu ettikten sonra kahvaltı masasını toplamaya başladım. Murat gözlerini üzerimden çekmeden masadan kalkıp 'odamda biraz çalışacağım' derken Nazan teyze 'tamam oğlum' deyip ikimize birden göz ucuyla bakarak güldü. işimi bitirir bitirmez odama çıkıp duşa girdiğimde bir yandan da kolumdaki ve bacağımdaki morluk yüzünden ne giyeceğimi düşündüm. Duştan çıkıp gardorapumun önünde kıyafetlerime baktım ve kırmızı uzun kollu tulumu mu giymeye karar verdim. Saçlarımı kurularken bir yandan da Murat'ın 'gideriz' dediğine hala inanamıyordum. Hafif bir makyaj yapıp tulumu giydiğim de aynadaki görüntüme inanamadım. O kadar güzel olmuştum ki kendime bakmadan duramıyordum. Sibel kapıyı açıp 'hadi daha hazırlanmadın mı?' derken ıslık çalıp 'Ezgi ne kadar güzel görünüyorsun' derken Yüzüne bakıp gülerek bende çok beğendim dedim. Koluma girip 'hadi gidip biraz eğlenelim' deyip kıkırdadı. 'Murat'a haber vermeyecek miyiz?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toprak ve Ateş (+18)
RomanceMurat sinirle balkonun kapısını açmaya çalışıp kilitlediğimi anlayınca 'aç kapıyı yoksa kırarım' diye bağırdı. sakince telefonu yatağa bırakıp tişörtümü ve sütyenimi çıkardım. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan eşofmanımı ve külotumu da ayaklarımın ucu...