Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu anlamak için etrafıma bakınırken annem oturduğu sandalyeden sıçrayarak iki adımda yanıma geldi " kıpırdama tatlım" kolumdaki serum hafifçe canımı yakarken "ben nerdeyi?" Dedim. Annem sorumu duymamazlıktan gelmiş " Murat Nazan Ezgi uyandı" diye haykırmaya başladı. Bir dakika sonra kapı açılıp Murat ve Nazan teyze içeri girerken benim uyandığımı görmenin rahatlığı yüzlerine yansıdı. Onları gördüğümde son duyduğum sözler beynimde defalarca çınlarken " bebeğimi asla vermem bizi ayıramazsın" diye deli gibi bağırmaya başladım. Murat gözlerimin içine alev topu gibi olmuş bakışlarını dikerken bir yandan annem ve Nazan tezeye" bizi yalnız bırakın" diye emir verdi. İkimiz odada tek başımıza kaldığımız an artık ondan eskisi gibi korkmadığımı fark ettim. Korkum bu kadar yaşanan olaydan sonra bile hastalık derecesine gelmiş özleyişimdi. Yanıma yaklaşırken sağ elini sıkıca yumruk yapıp sinirini hafifletmeye çalışıyordu. Yatağımın kenarına oturup hafifçe bana doğru eğildi. Parfümünün kokusu burnuma geldiğinde soluk alışlarımın hızlandığını ikimizde hissettik. " Bu bebek yalnızca sana ait değil Ezgi, benim de kızım. Sen beni iki ay kızımdan teninden kokundan ayırdın" dişlerimin arasından tıslayarak " sende beni babamdan ayırdın ödeştik" dedim. İkimizde birbirimize gözlerimizden alev çıkar gibi hiddetle bakarken bile aranızdaki çekim tüm gücüyle kendini gösteriyordu. " Bir gün bunu yaptığına çok pişman olacaksın" beni tehdit mi ediyordu şimdi? Daha hangi acıyı ve cezayı yaşatabilirdi ki bana? " yemin ederim ikimizi de öldürürüm" duyduğu sözden gözlerini şaşkınlıkla açarken "ne ?" Diye sordu. " beni duydun ikimizide öldürürüm ve yemin ederim bunu gözümü kırpmadan yaparım. Velayeti bana verdiğine dair kağıt imzalaman için 48 saatin var sayın avukat bey" gözlerini bir iki saniye kapatıp düşünmek için vakit kazanmaya çalıştığını sanarken " sen ölme yeterki ben buna dayanamam" dedi. Ben ölmeyeyim mi sadece ben mi? Peki kızımız ne olacak? Onun yaşaması hiç mi önemli değil? Peki beni neden boşuyorsun? Allahım çıldırmak üzereydim. Aklımın her santimiyle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu. " Sen yaşa Ezgi başka kimsenin ne olduğu umurumda bile değil ama bensiz yaşa" elini yanağımda gezdirirken dokunduğu her hücrem tekrar hayat buluyor bebeğim karnımda tekmeleriyle babasını dokunuşuna cevap veriyordu. " bırak beni gideyim o zaman ne olur" gözleri ateş gibi parlayarak iyice burnumun dibine yaklaştıktan sonra " gitmek mi istiyorsun? Ezgi. En iyi yaptığın şey zaten terk edip gitmek. Ben bunu üç defa yaşamam küçük hanım. Seni gerekirse yıllarca bir odada hapsederek ellerini ayaklarını prangalarım ama bir daha asla gitmene izin vermem." "Sen babamı öldürdün, evimizi yaktın ve hala beni mi suçluyorsun? Sen benim hayatımı mahvettin Murat" gözlerini gözlerimden ayırmadan öylece beklediğinde sanki söyleyecek sözleri boğazında düğümlenmişti. Hemşire son takibini alıp odadan çıkarken saat 12 yi geçmişti. Bir süre etraftaki sesleri dinleyip dolaptaki kıyafetlerimi almak için yavaşça yataktan kalktım. Hızlıca üzerimi değiştirip aklıma tekrar kaçmayı koymuş galde kapıya doğru temkinli yürümeye başladım. Dışarıdaki sessizliğe iyice emin olduktan sonra kapıyı yavaşça aralayıp ilk bulduğum açık asansöre kendimi attım. Zemin kata geldiğimde sanki hasta refakatçisi gibi kimseye aldırış etmeden kendimden emin yürümeye başlarken bizimkilerden birinin oralarda olmaması dikkatimden kaçmamıştı. Tam dış kapıdan çıkarken arkamdan Muratın seslenişi ile adeta yerime çivilendim. "Ah Ezgi ah" Arkamı döndüğümde elleri cebinde kendinden emin yürüyüşü ve yüzüne yayılan o güzel gülüşüyle yanıma doğru yaklaştı. Suç işleyip yakalanmış çocuk gibi başımı önüme eğip ellerimle oynamaya başladım. Tam karşımda durup beni izlerken ben başımı kaldırmadan yakalanmanın utanmışlığıyla yerimden kıpırdayamıyordum. "Eve götüreyim mi seni?" O eve tekrar gitmek istediğimden emin değildim artık. Başımı hayır der gibi sallayıp öylece beklemeye devam ettim. "Nereye gitmek istiyorsun?" "Bilmiyorum" derin bir nefes alıp pes edercesine " bilmediğin o kadar çok şey varki Ezgi. Sadece bir günlükte yazılanlarla beni terk etmeni asla affetmeyeceğim, beni iki defa sensiz bırakmanı da affetmeyeceğim." Günlüğü bulduğumu nerden biliyor "Şimdi sorumu sakince ve sinirlenmeden tekrar soruyorum. Nereye gitmek istiyorsun?" Başımı kaldırmadan ellerimle oynamaya devam ederken söyledikleri beynimin içinde defalarca tekrar ediyor içimdeki kız aslında herşeyin sadece bu kadar olmadığını söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toprak ve Ateş (+18)
RomanceMurat sinirle balkonun kapısını açmaya çalışıp kilitlediğimi anlayınca 'aç kapıyı yoksa kırarım' diye bağırdı. sakince telefonu yatağa bırakıp tişörtümü ve sütyenimi çıkardım. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan eşofmanımı ve külotumu da ayaklarımın ucu...