Kolumdan destek alıp yavaşça yüzüne bakmak için doğruldum.
'gerçekten benden başka kimseyle cinsellik yaşamadın mı?' Gözlerini tavana sabitlemiş düşünceli halde hayır der gibi başını salladı. İnanamıyorum 26 yaşında ilah gibi bu adam nasıl kimseyle cinsellik yaşamazdı. Yavaşça bana dönüp aklımı okumuş gibi 'inanmıyorsun değil mi?' diye sordu. 'Sen çok yakışıklı ve mevkii sahibi olduğun için kızlar rahat bakmaz diye düşünüyorum bu yaşa kadar cinselliği tatmaman açıkçası beni çok şaşırttı' dedim. dikkatle beni dinleyip bir süre konuşmadan öylece bekledikten sonra yüzüme baktı 'öpüştüm, seviştim ama o an da durmayı bildim ve kimseyle cinsel ilişki yaşamadım'. Bir anda söyledikleri ile damarlarımdaki tüm kanın çekildiğini hissetim. Öpüşmüş sevişmiş! Kiminle? Kimlerle? Bir gecelik bile olsa birine dokunduğunu öğrendiğimde kıskançlıktan sanki kalbime bıçak saplandı. Sırtımı dönünce sanırım ne kadar üzüldüğümü anlamıştı. Arkamdan sarılıp kulağıma fısıldadı. 'hepsinde aslında seni aradım' biraz önce yaşadığımız güzel saatlerden sonra böyle bir gerçeği öğrendiğimde bu ellerin başka birine dokunma fikri kalbimde ve ruhumda derin bir yara açtı ve gözlerimden yaşlar sicim gibi aktı. Tüm gece uyumayıp sürekli aynı şeyi düşünmüştüm. Kimdi o kadınlar? Ben sabahı sabah ederken arkamdan sıkıca sarılmış belkide kaçıncı güzel rüyasını görüyordu. Zar zor kollarından kurtularak arkamı dönüp baktığımda komidinin üzerindeki cep yelefonu diklatimi çekti. Belki biraz kurcalarsam o kadın ların kim olduğunu öğrenebilirdim. Tam telefonu yavaşça uzanıp alacakken kıpırdandığını gördüğüm an telaşla yanağına öpücük kondurdum. Öpücüğümle sanki transtan çıkmış gibi gözlerini açıp yanağındaki gamzesi gülümsemesiyle belirginleşerek 'günaydın' dedi. Güzel gülüşünü görünce sabaha kadar içimdeki kıskançlık ve kırgınlık bir anda yok olup gitti. Gözlerimi kırpıştırıp bende günaydın dedim. Hafifçe doğrulup dudağıma öpücük kondurduktan sonra 'acıktın mı?' diye sordu. 'Hemde çok' diye gülümsediğim de 'hadi o zaman' diye yataktan fırladı. Bende arkasından hemen kalkınca, beraber duşun altına girdik. Birbirimizi yıkarken bir yandan gülüşüp bir yandan da cilveleşiyorduk. Duştan çıkıp üzerimizi giyinirken keyfinin yerinde olmasından istifade edip 'aşkım ne olur çalışmama izin ver' Elinde havlu ile omuzlarını kurularken duduklarından hoşnut olmamışçasına gözleri buz gibi oldu. Tüm cesaretimi toplayarak yavaşça yaklaşıp boyuna yetişebilmek için parmak uçlarımda yakın mesafede karşısında durdum. Ellerimi boynuna dolayıp 'ne olur yalvarırım, o kadar yıl okudum evde çok sıkılıyorum sende bütün gün işte oluyorsun' deyip en masum halimle gözlerimi kırpıştırdım. ifadesini bozmadan bir süre beni inceledi. İkna etmek için yaptığım harekete sinirlenerek ellerimi boynundan indirip tüm İngiliz soğukluğu ile sanki sekreterine emir verir gibi 'hadi giyin bende giyineyim hemen çıkalım' dedi. Gözlerimi devirip artık çalışma fikirne veda edeceğimi anladım ve hayal kırıklığı içinde bende giyinmeye devam ettim. Odadan çıkıp resepsiyon görevlisine anahtarı teslim ettikten sonra arabayala deniz kenarında ufak ama şirin köy kahvaltısı sunan çay bahçesine girdik. çeşit çeşit peynir,bal,omlet ve daha bir çok çeşit yiyecek geldi. Kahvaltımızı yapıp, onun için keyif benim için pek de keyif denilmeyecek kahvelerimizi yudumlarken, Murat gözlerini denize sabitleyip 'tamam çalışabilirsin' derken halinden memnun olmayan bir tavırla yüzüme bakarken alev gibi yanan gözlerini bana sabitledi. 'ama şartlarım var' diye ekledi. Ellerimi masanın üstünde birbirine kitleyerek biraz korku ve hetecanla tamam şimdiden kabul ediyorum yeterki çalışayım dedim. Bacak bacak üstüne atıp kahvesinden son bir yudum aldıktam sonra fincanı parmklarıyla iteledi. 'Rıdvan hocanın yanında çalışacaksın' daha kötü bir şart sunacağını düşünürken bu isteğini duyunca derin bir nefes aldım ama bir yandan bu adamın kim olduğunu da çok merak ediyordum. 'o kim?' diye sordum. 'Annemin hastanesinde uzun yıllardır çalışan çocuk doktoru. Çok güvendiğim ve değer verdiğim bir doktor ve abi' dedi. Rıdvan, Ahmet, Mehmet kimin yanında çalışacağım farketmezdi sonunda ikna olmuştu ve ben o kadar mutluydum ki yerimden fırlayıp boynuna sarılırken bir yandan da yanaklarına,dudağına öpücükler kondurdum. Çapkınca gülerek 'otele gerimi dönsek acaba' derken utançtan yanaklarım pancar gibi yandığını hissettim . Ellerini belime dolayıp saçlarımı ve yanağımı öptü. Bir süre öyle durduktan sonra elimden tutup beni denizin kenarına götürdü. Ayakkabılarını çıkarıp çoraplarını içine koyduktan sonra eline aldı.
Bende ayne şekilde ayakkabılarımı çıkarıp elime aldım. Soğuk deniz suyu ayağıma değdiğinde yaşafıpım keyifle 'çok soğuk' deyip kahkaha attım. Murat o güzel gülüşü ile bana bakıp göz kırpınca boş olan elimle omuzundan tutup parmak uçlarımda dikelerek gamzesinden öptüm. Birlikte geçirdiğimiz gün o kadar keyifliydi ki eve hiç dönmek istemiyordum. Hem yürüyüp hem de havadan sudan sohbet ederken Murat'ın telefonun çalmasıyla tüm keyfim kaçtı. Müvekkili olan ünlü bir iş adamı tutuklandığı için acil Ankara'ya gitmesi gerekiyordu. Hafif suratımı asa asa hızlıca arabaya gidip ayakkabılarımızı giyindik. Murat yol boyunca sürekli bir yerleri arayıp görüşmeler yaparken bende sessizce ikimize ait son dakikaların keyfini çıkartmaya karar verdim. Annem işte olduğu için eve beraber girmemizin sakıncası yoktu. Kapının önüne geldiğimizde Sibel banktan oturmuş gözleri yere sabit dalgın bir halde beni bekliyordu. Arabanın kornasına basmamla derin düşüncelerinden kutulup aheste aheste yanımıza geldi. Murat'a göz ucuyla bakıp selam verdikten sonra bana 'konuşmamız lazım' derken utanmış bir hali vardı. Murat Sibel'in o halini fark etmeden başıyla selam verip aceleyle üzerini değiştirmek için odasına çıktı. Arkadaşımın koluna girip dün gecenin mahcubiyeti hala üzerimde 'hadi gel sana kahve yapayım, hemde biraz konuşalım sana herşeyi anlatayım ve sende niye bu halde olduğunu açıkla' dedim. Sibel tedirgince 'ama Murat burada onun yanında konuşmak istemiyorum' diye fısıldadı. İçimi daha da büyük bir merak sarmıştı. Bu kadar gizli söyleceği şeyi duymak için sabırlıktan ölüyordum. ' Murat üzerini değiştirip çıkacak o zaman rahatça konuşuruz 'deyince Sibel yüzü rahatlamış şekilde 'tamam' dedi. mutfağa gidip fincanları çıkarırken Sibel'de tabureye oturmuş sessizce beni izliyordu. Murat ben çıkıyorum demek için mutfağa geldiğinde füme rengi takım elbisesinin içinde o kadar seksiydi ki Sibel ve ben öyle hayranlıkla bakakaldık. Boynumdan öpüp 'gecikirsem ararım' diye lafını bitirecekken dayanamayıp boynuna sarıldım ve dudağına kısa bir öpücük kondurdum. Sibel bakışlarını ayırmadan ama aklı başka yerde bizi izliyor hiç tepki vermiyordu. Murat kapıdan çıkınca günümüzün yarım kalmasının burukluğu oluştu içimde. Daha bir çok şey planlamıştım bugün için ama yaptığı iş her seferinde maalesef planlarımızı yarım bıraktıracak, belki de erteletecekti. Gidişi 1 dakika bile olmadığı halde gülüş, kokusu burnumda tüttü. Hafif moral bozukluğumu ve suratım aslımasını arkadaşıma belli etmemek için kahve yapmaya devem ettim. Tam fincanı elime almıştım ki Sibel'in söylediği cümle beni şoke etti.'Suat beni dün gece öptü '
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toprak ve Ateş (+18)
Storie d'amoreMurat sinirle balkonun kapısını açmaya çalışıp kilitlediğimi anlayınca 'aç kapıyı yoksa kırarım' diye bağırdı. sakince telefonu yatağa bırakıp tişörtümü ve sütyenimi çıkardım. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan eşofmanımı ve külotumu da ayaklarımın ucu...