Adsız Bölüm 18

12.3K 316 19
                                    



 Başımı çevirdiğimde Murat'ın çoktan kalktığını gördüm. Hafifçe yatakta doğrulup odada onu aradım. Odada olmadığını görünce yataktan kalkıp kapıyı açarak'aşkım' diye seslendim. 'Aşağıdayım aşkım' yanına gittiğimde günün her saatinde nasıl böyle yakışıklı görünebiliyordu gerçekten bir türlü anlayamıyordum. Boynuna sarılıp günaydın öpücüğü verdim. Bugün evleneceğimiz için adeta gözlerinin içi gülüyordu onu hiç bu kadar neşeli görmemiştim.

'Hadi hazırlan seni kuaföre ben bırakacağım ama önce sürprizim var'

Gözlerimi heyecanla faltaşı gibi açıp 'evi aldın' diyesevinçle bağırdım. Gözlerime şüpheyle bakıp 'sanırım bazen zekanı hafifealıyorum' deyip güldü. Aldığı villanın iç dekorasyonuda diğer villarabenziyordu kocaman şömineli salon amerikan mutfak, yemek odası, biraz dahaküçük bir oda daha ve diğer kat yine aynı... Bahçesi aynı Muratların evi gib rengarenkçiçeklerin olduğu patika yola bakıyordu. Ellerini belime sarıp 'beğendin mi?'diye sorunca sesim titreyerek ve ağlamamak için gözlerimi kırpıştırarak 'evet'dedim. Beni kendine çevirdi. Yüzümü avuçlarının arasına alıp 'ne oldu? Bebeğimneden sesin titredi' diye sorduğunda ağlayarak ' çünkü çok mutluyum evleniyoruz'dedim. Parmağıyla göz yaşımı silip 'daha yeni başlıyoruz daha çok mutluolacağız birtanem aşkım' deyip gülümsedi. Güzellik merkezinin kapısındangirdiğimde Sibel koşarak önce boynumasarıldı sonra'Hadi geç kaldın' deyip kolumdan çekiştirerek koltuğa oturttu. Birçok ünlüye saç danışmanlığı yapıp daha sonra da kendi güzellik merkezini açan Şahanbey 'önce gelinliğini giyin yoksa saçın bozulur' diyerek güldü. Sibel'lepoşetleri alıp aşağı indik. Gelinliğimi giyerken heyecandan kalbim duracaksandım. Jartiyerli çoraplarımı giydiğim an bacaklarımı sütun gibi gösterdi dahasonra rıra gelinliğimi giymeye başladım. Sibel gelinliğimi giydikten sonraarkama geçip fermuarı çekti. Arkamı döndüğümde gözleri dolarak beni etrafımdaçevirip 'çok güzel daha saç ve makyajda olunca prenses gibi olacaksın' dedi. Koltuğa oturduğumdabaşımda 3 kişi model seçmem için beni bekliyordu. Sonunda bukleli dağınıktopuzda karar kıldım. Bir yandan Şahan veekibi saçlarımı yaparlarken Sibel'de başlarına durup büyük bir titizlikle kontrol ediyordu. İnsanlargüzellik merkezinden içeri girip gelin olduğunu görünce tüm içtenlikleriylemutluluk dileklerini iletiyorlardı. Saçımı sarıp beklerken sıra makyajıma gelmiştiçok kararsızdım. Hayatımda hiçbir zaman abartılı makyaj yapmamıştım. makyözedönüp 'lütfen olabildiğince sade olsun' derken Şahan elini sallayarak yanımagelip 'ayol olur mu sen gelinsin biraz abartılı olacak tabi' diye beni güzelce azarladı.Çaresizce boyun eğip tamam der gibi başımı salladım çünkü ellerine düşmüştümbir kere. Saç ve makyaj bittiğinde içerideki herkes beni tek tek iltifat yağmuruna tuttular. Doğrulup aynadakendime baktığımda sanki bir yabancıya bakıyormuşum gibi ağzım o şeklini aldı. Nekadar güzel olmuştum. Sibel gözleri buğulu elimden tutup bana şöyle birbaktıktan sonra 'çok güzelsin aynı peri kızı gibi oldun canım arkadaşım' dedİ.Gözlerime elimle yelpaze yapıp 'ağlama lütfen yoksa bende ağlarım' deyipgüldüm. Ayakkabımı ayağımdan çıkararak çabucak evlenmek için kocaman harflerle Sibelyazıp göz kırptı. Saatimize baktığımızda Murat'ın birazdan burada olacağını görünceheyecandan elim ayağıma dolaştı. Yerimde duramıyor salonun içinde sürekli volta atıyordum. Sibel heyecanlı halime sonunda dayanamayıp 'yeterotur artık başım döndü' diye bağırdı. Heyecanla 'arasana nerdeymiş' deyince 'birazönce aradım yoldaymış birazdan burada olurlar lütfen artık sakinleş her şeyharika olacak' diye beni teselli etmeye çalıştı. Artık oturup beklemekten başkaçarem kalmamıştı. Murat içeri girdiğinde herkes Murat'a, Murat da bana ağzı birkarış açık bakakaldı Şahan hemen Murat'ın yanına gidip 'nasıl olmuş damat bey'diye sordu. Murat gözleri bana kilitlenmiş halde cebinden tomar banknot çıkarıpŞahan'a uzattıktan sonra Şahan minnetle teşekkür edip yanından ayrıldı. Kimsekonuşmuyor sadece pür dikkat bizi izliyordu. Yanıma gelip çok güzelsin derken bileben bu halimle yanında sönük kalmıştım krem rengi smokinin içinde masal prenslerinebenziyordu. Elimden tutup arabaya bindirirken Suat 'Ezgi harika olmuşsun' diyeiltifat etti. Söylediği iltifat sözleri karşısında utanarak teşekkür ettimSibel ve Suat arka koltuğa Murat ve bende ön koltuğa geçip nikah olacağı yereyol aldık. Yeni hayatımın başlayacağı yere doğru giderken aklıma annem geldi keşke şimdi yanımda olsa benigelin olmuş şekilde görebilseydi, babamda beni böyle görebilseydi onu o kadarçok özledimki Murat elimi tutup benidüşüncelerimden sıyırdı.'iyi misin? Bebeğim daldın yine' .Gülümseyerek 'iyiyimaşkım hem de çok iyiyim' deyip gülümsedim. Nikahımızın gerçekleşeceği ormanlıkpatika yolun iki tarafı ağaçlıktı. Gölün kenarına masa kurulmuş nikah memuru dabizi bekliyordu. Arabayı park ettikten sonra hızla yerinden kalkıp kapımı açtı.Elimden tutup arabadan indirdirirken heyecanda ayaklarım tutmuyordu. El ele nikahmemurunun yanına giderken sanki kuş sesleri bize alkış tutuyordu. Nikah memuruklasik konuşma ve soru faslından sonra defteri imzalamamız için uzattığındaelimin titremesinden imzamı bile o kadar kötü attım ki halime kendim de dahilolmak üzere herkes güldü. Murat her zamanki soğuk kanlılığını koruyarakimzasını attı. Sibel ve Suat da şahitlerimiz olarak imzaları attıktan sonra memurcüzdanı bana uzatıp tebrik etti.Nikah bittikten sonra Murat belimden tutupkendine çekti ve öyle bir öptü ki ayaklarım adeta yerden kesildi. Arabadaherkesin keyfi yerindeydi . Müzik son ses devam ederken Murat sana bir süprizimvar deyip gaza bastı. Evlilik cüzdanımızı açıp defalarca bakarken ben rtık EzgiGrek'tim Araba Çırağan oteli park alanına girdiğinde hızla Murat a dönüp 'nedenburaya geldik' diye sordum. Arabayı park ettikten sonra eğilip 'ilk gecemizi burada geçireceğiz' dedi hephayalimde çırağan sarayında bir gecede olsa klamak olduğu için sevinçten çığlıkatmamak için ağzımı kapattım. Arabadan inip kapımı açarken park alanındakiinsanlar bizi izlemeye başladı. Elimi tutup otelin kapısına doğru yürürken ilkdefa kendimi hiç bu kadar mutlu hissetmediğimi hatırladım. Resepsiyon görevlisibizi gelinlik ve damatlıkla görünce 'hoş geldiniz efendim hayırlı olsan' deyipgüldü. Murat yine soğuk asil ingiliz duruşuna bürünüp adım Jemie Murat Grek 'balayısüiti ayırtmıştım' dedi. Görevli önündeki ekrana bakıp bize eşlik etmesi için belboyçağırdı. Asansöre yürürken herkes dönüp bize hayranlıkla baktığında mahcupolmuş yüzüm kızarmıştı. Asansörle katımıza çıkana kadar gözlerimizi birbirimizden ayırmadık. Bakışları bile yanaklarımıkızartıp vücudumu yay gibi germeye yetiyordu. Koridorda odamızı gitmek içinelele görevliyi takip ettik. Murat Kapnın önünde görevliye hayli cömertdavranıp bahşiş verdikten sonra birden beni kucağına alıp eşikten geçirdi.Odamızın manzarası harikaydı. Boğaz tam dibimizde karşı yakanın ışıkları bizegöz kırpıyordu. Arkamdan belime sarılıp 'hayalin burada ilk geceni geçirmekti'değil mi diye sordu. Sesim titreyerek göz yaşlarıyla 'hatırlıyorsun demek ama ozaman çok küçüktük' deyince seninle ilgili hiçbir şeyi unutmadığımı sanaispatlamıştım deyip güldü. Makyajımı tazezelemekiçin banyodan çıkarken oda servisi bir şişe soğutulmuş leona blush ve krem şantiliçilekler ile odamızın kapısını çaldı.Murat gelen görevliye bahşiş verdikten sonra şişeyi açıp kadehleri doldurdu ve bugece sarhoş olacağız diyip kadehinden yudum aldı. Ben de bir kadehi neredeysetek dikişte bitirdim. Murat kadehimi yine doldurup bana bakarken çapkıncagülümsedi. İkinci kadeh de boğazımdan yağ gibi aktı. Murat kaşını kaldırıptelefona doğru yürürken 'oda servisini arayayım ikinci şişeyi getirsinler' dedi.İkinci şişenin de geleceğini öğrediğim zaman yuppii diye sevinç çığlığı attım. Odaservisi soğutulmuş ikinci leona blush ı getirdiğinde ben çoktan çakır keyifolmuştum bile. Başım hafif dönüyor,afrodizyak kanımı kaynatıyordu. Murat'Iyatağa oturtup önünde yavaşça soyunmaya başlarken gözlerini bir an ayırmadanbeni izliyordu. Gelinliğimi çıkarıp ayaklarımın dibine düşünce içinden çıkıpyanına yaklaştım. Kulağına lütfen burada bekle deyip iç çamaşırı takımımınolduğu poşetimi aldım ve sendeleyerek banyoya gittim. Kırmızı iç çamaşırımıgiyip banyodan çıkınca Murat'ın gözleri adeta yuvasından çıkacaktı. Önüne doğruyürüyüp saçlarımdaki tokaları çıkarınca bukleler göğüslerimin üzerinedağılıverdi. Yüz yüze gelecek şekilde kucağına oturdum ve önce papyonunu boynundan çıkarıp kenara koydum. Gözlerimizibirbirinden ayırmadan gömleğinin düğmeleriniaçtığımda derin bir nefes aldı. Gömleğini üzerinden çıkarırken omuzlarına küçüköpücükler kondurdum. Murat da boynundan başlayıp her yerini emip yalarken belimesarıldı. Alkolün verdiği cesaret ve istekle elini belimden çektikten sonrahafifçe göğüsüne dokunup yatağa doğru ittim. Pantolonun düğmesini açtığımdap*isi çoktan ereksiyon olmuştu bile. Pantolonunu aşağı çekmem için hafifçe kalçalarınıkaldırdı. Üzerine eğilip beni ne kadar sevdiğini sorduğumda her şeyden daha çokseviyorum seni dedi. Parmağımı dudağında gezdirip ' beni bu kadar çok seviyorsao zaman ellerini kıpırdatma' deyip göz kırptım.Hınzırca gülüp başıyla tamamişareti yaptı. Baksırını indirip p*sini elime alınca hafifçe inledi. Kadehtekişarabı P*sine yavaşça döktüm ve önce hiç şarap kalmayana kadar yaladım sonraağzıma alıp emmeye başladım. Murat ellerini kıpırdatmamak için dişlerinisıktıkça ben daha çok zevke gelip emdim. Üzerine oturup içime girmesininyavaşça keyfini çıkardım. Hepsini içime aldığım anda kasıklarımda ince birsızı oluştu. Gidip geldikçe zevkin doruklarına çıkarken kocamın yüzüne bakıpartık serbestsin dediğimde beni tuttuğu gibi yatağa yatırdı. Göğüslerimden başlayıpemerek sırayla aşağıya doğru indi. Kiltorisimiyalarken iki parmağını içime kaydırıp hareket etmeye başladı. Vücudum kasılıyorşarabın da etkisiyle zevkten bayılıyordum. Boşalacığımı anlayınca bacaklarımıomuzuna alıp içime girdi o kadar hızlı ve sert gelip gidiyordu ki çığlık atarakboşaldım. Arkamdan inleyerek üzerime yığıldı. Birbirimizi o kadar özlemiştik kidirseğinden güç alıp tekrar dudaklarımı öpmeye başlarken p*si içimde halasertliğini koruyordu. Yavaşça gidip gelmeye başlarken kasıklarım ritmine ayakuydurup hareket ediyordu. Kulağıma sabaha kadar altımda olacaksın diye fısıldayıphızlandığında tırnaklarımı sırtına geçirip yeniden boşaldım. Gözlerimi açtığımdabaşımı kaldırıp bir an biz neredeyiz diye düşündüm Başım çatlayacak gibi ağrıyorvücudum ağrıdan kırılıyordu. Murat yanımda eli ve ayaklarıyla beni ablukayaalmıştı. Çantamdaki ağrı kesiciyi hatırlayıp kollarından güç bela kurtularak yataktançıktım. İlacı içip koltuğa oturdum. Dün gece kopuk kopuk hafızamdaydı. Kim bilirkaç kadeh içmiştim. Yavaşça başımın ağrısı hafifliyor kendime geliyordum.Murat'ın gömleğini giyipbir süre camdan boğazın manzarasını izledim. Karnım acıkmayabaşlayınca Murat'ı uyandırmak için yatağın üstüne çıkıp zıplamaya başladım.Gözlerini açıp karıcım günaydın deyip gülümsemesiyle dikkatim dağılınca birdenbacağımı çekip yatağa düşürdü. Hızla hamle yaparak uzerime çıkıp iki elimituttu. 'İnsan kocasını böyle uyandırır mı?' deyip göz kırptı. Bakışlarında kendimi kaybedip 'acıktım'diyebildim.     


Ellerimi serbest bırakıp üzerimden kalktı ve elimi tutup 'kahvaltıdan önce duş yapalım' dedi. Hayatımda bu kadar büyük ve güzel banyo görmemiştim. Neredeyse kaldığımız oda kadar büyük ve gösterişliydi. İki ayrı bölmeden sanki birbirinden bağımsız ve hende bir bütün duruyordu. OsmanlınıN tarihi hamamlarını andırıyor, altın varaklı süslemeleri banyoyu boydan boya kaplıyordu. Duvardaki tam jakuzinin karşısındaki ayna banyoyu daha da büyük gösteriyordu. Küveti doldurup içne girdiğimizde önce benim saçlarımı yıkayıp sonra da kendi saçlarını yıkadı. Tüm vücudumu köpükleyerek kollarıma ve omuzuma masaj yaptı. Konuştuğumuzda sesimiz yankı yapıp bize geri dönüyordu. Sırtımı kocama dayayıp keyifle gözlerimi kapattım. Banyo o kadar iyi geldi ki geceden kalma sersemliğim uçup gitti. Günlerce Murat'la bıkmadan burada durabilirdim. Vücuduma saçlarımı havluyla sardıktan sonra kucağına alıp yatağa kadar taşıdı.Ben kurulanırken MuraT'da telefonda bir kaç iş görüşmesi yaptı. Üzerimi giyinip konuşmasının bitmesini beklerken yatağa uzanıp banyo sonrası rahatlamanın mayhoşluğuyla şekerleme yaptım. Gözlerimi açtığımda Murat masada dava dosyalarını inceliyordu. Hafifçe gerinip 'balayımıza iş mi getirdin' diye takıldım. Yüzüme bakıp ayağa kalkarken 'maalesef karım güzellik uykusunda olduğu için bende çalışayım dedim' deyip yatağa uzandı. Beni kollarının arasına çekip 'hani acıkmıştın sen' diye sordu. Kolunun altına daha çok girip 'evet acıktım ama banyo o kadar iyi geldi ki uyumuşum' dedim. Kollarında öylece durup manzarayı seyrederken Ziya'nın kazası aklıma geldi. Gözlerimi kapatıp bugün tatsız hiçbir olayı düşünmemeye karar verdim ama elimde değildi .Sibel selamını söylemesinden sonra olan bu olay bu kadar tesadüf normal olamazdı. Yoksa olabilir miydi? Murat öfkeliydi evet ama bu kadar da ileri gidebilir miydi? Gerçi onu terk  edersem öldüreceğini söylemişti ama yok canım sadece gözümü korkutmaya çalıştı. Çocukluk arkadaşım ilk aşkım olan bu adamı tanıyordum, kimseyi öldüremezdi boynumdan öpüp popoma şaplak attıktan sonra ' saat yediye geliyor Hadi yemek yiyelim' deyip yataktan kalktı. İyice gerindikten sonra bende kalktım. Saçlarımı toplayıp üzerimi değiştirdim. Murat kot pantolon ve tişörtün içinde yabancı aktörlere benziyor, kusursuz duruyordu. 'Eşyalarımızı toplayıp yanımıza almayacak mıyız?' diye sorduğumda şaşırarak yüzüme bakıp 'neden?' dedi. 'Bir gece kalacağımızı sanıyordum' deyip gözlerimi kırpıştırdım. gülerek yanağımı öpüp 'hayır 3 gece kalacağız' deyince gülümsemesi yanağındaki çukuru belirginleştiyor beni kendimden geçiriyordu. Otelin yemek katına inip havanın güzel olması nedeniyle bahçedeki masaya geçtik. Garsonlar sanki krala hizmet ediyorlarmış gibi etrafımızda pervane oluyordu. Murat menüyü alıp 'ne yiyelim aşkım' diye bana baktı. Peçetemi dizime yerleştirirken 'sen bilirsin hayatım' dedim. Levrek , patlıcan ezme, deniz börülcesi, közde biber ve leona blush siparişi verdi. Mezeler masaya koyulurken garson şarabı kadehlerimize döktü Kadehini kaldırıp 'evliliğimizin ilk gününe karıcım' dedi. Bende kadehimi kaldırıp 'evliliğimize' deyip gülümsedim. Aklımdakini sormaya hem çok korkuyor hemde meraktan çıldırıyordum. Konuyu nasıl açacağımı düşünürken sanki yine içimi okumuş gibi 'sen bana bir şey mi soracaksın' dediğine gözlerine bakıp öylece kaldım. dikkatle beni inceliyor ne soracağımı bekliyordu. Başımı eğip 'alışverişe gittiğim gün sahilde Elif'le karşılaştım' arkasına yaslanıp tüm dikkatiyle beni dinlemeye devam ediyordu. 'Ziya'nın trafik kazası geçirmiş daha doğrusu vurup kaçmışlar' dedim. 'eee' deyip şarabından yudum aldı. Gözlerine bakıp bir anda ağzımdan 'senin bu işle ilgin var mı?' Sorusu dökülüverdi. Bir süre sessizce beni inceleyip sandalyeden masaya doğru eğildi. 'Hangi cevabı vermemi istiyorsun Ezgi evet mi yoksa hayır mı hangisi seni daha mutlu eder?' diye sorduğunda felç olmuş gibi öylece durdum. Sesim titreyerek 'doğru cevabı' dedim. Tekrar arkasına yaslanıp manzaraya baktı. Tekrar yüzünü bana çevirdiğinde gözlerindeki öfkeyle yerime mıhlandım. sesindeki öfkeyle karışık sakinlik ile 'Hatırlıyor musun? Benim olanı kimse benden alamaz gözü bile değse nefesini keserim demiştim ve söylediklerimde çok ciddiydim' deyince onun yaptırdığına hala inanamayarak sadece başımı sallaya bildim. Kekeleyerek 'sen mi yaptın yani?' diye sorduğumda bacak bacak üstüne atıp 'evet' dedi. 

  'uçurumun kenarındaki aşk' bu kitapta herkes kendinden bir hatıra bulacak okumanızı tavsiye ederim  

Toprak ve Ateş  (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin