Ayağa kalkıp sevinçle 'sen ciddimsin?' diye çığlık attım. Sesi yine İngiliz soğukluğuna ve ciddiyetine bürünüp 'konu sensen şaka yapmam' dedi. 'O zaman gel' diye tekrar sevinç çığlığı atmaya devam ettim. Telefonu kapatıp koşarak en seksi ve açık bikinimi giyindim. Bahçeye çıktığımda Sibel ağzı bir karış açık bana bakıyordu. Yerimde duramıyor heyecandan ordan oraya koşuyorken 'yeter Ezgi başım döndü' diye çığlık atınca durup yüzüne baktım. 'Bu ne ya sanki adamı yıllardır görmedin sakin ol biraz' dediğinde Murat veranda da durmuş 'o bensiz olamaz' deyip güldü. Bana doğru yaklaşırken koşarak kucağına atladım. Gözleriyle beni iyice süzdükten sonra 'bikini çok yakışmış' deyince dudağımı yalayıp 'teşekkür ederim' dedim. Yakıcı bakışlarını benden ayırmadan sibel'e 'ne haber? derken Sibel'de bikiniyle yakalanmanın mahçup haliyle 'iyiyim' diye cevap verdi.
Üzerimi değiştirip geliyorum beraber girelim havuza dedikten sonra hızla dudağımdan öpüp beni kucağından indirdi. Her görüşümde ellerim terliyor sanki ilk defa bana dokunmuş gibi vücudum geriliyordu. Şenzlonoga uzanıp arkadaşımın durgun halini izlerken Murat bahçeden içeri girdi. Omuzuna attığı havlu ile havuzun önüne geldiğinde küçük dilimi yutacaktım. Geniş omuzları ve dar poposundan düşecek gibi duran şortu inanılmaz çekici duruyordu. Sibel bana dönüp sessizce 'kızım benim bu kadar yakışıklı kocam olsa kafayı yerdim Allah sana sabır versin' dedi. Yanımdaki şenzlonga oturup gözlerini kısarak en ciddi haline büründü. 'sen aynaya bakıyorsun anladım peki kendini görüyor musun? diye sordu. Sibel'le birbirimize ne demek istediğini anlamamış gözlerle bakıp 'nasıl yani?' dedik. Ayağa kalkıp karşımda durdu. 'Çok güzelsin çok' dediğinde gülerek 'ben mi? abartma aşkım' diye kekeledim. Gözleri alev gibi parlayarak saçımdan düşen bir tutamı kulağımın arkasına koydu
'seni ilkkarşımda gördüğümde nefesim kesildi. Resimlerinden çok daha güzeldin. Bir angerçekmisin diye düşündüm. Yemin ederim ki hayatımda gördüğüm en güzel kadınsınve bu zaman kadar seni istediğim kadar kimseyi istemedim. Ağzım açık öylece kalakaldım. Yüzümü avucunun içine alıp 'ben seninim sen benimsin sonsuza kadar'deyince boynuna sarılıp dudaklarından öperken Sibel başını indirip bizigörmemezlikten geldi. Annemler gelene kadar havuzda keyif yaptık. Sibel saatine'bakıp ben artık gideyim daha Ziya'yı ziyaret edeceğim' dediğinde hava bir andabuz gibi oldu. Murat'ın bakışı Sibel'i yerine çivilenince göz göze geldiler.Bir süre öylece bekledikten sonra Murat 'güle güle' deyip şezlonga uzanınca Sibeladeta kaçar gibi koşar adımlarla üzerini değiştirmeye odama gitti. Murat banadönüp 'aşkım biri bu kıza ölmekle bayılmak arasındaki farkı anlatması gerekiyorben anlatırsam eğer canını yakarım' Ziya' ya yaptıkları aklıma gelince Sibel'inde aynı şeyi yaşamasını düşünmek bile bacaklarımın bağı çözdürmeye yetti. Cevabı duymaktan korkmayla çekinerek 'Sibel'e gerçektenzarar verebilir misin?' diye sordum. Hafifçe gülüp 'karşıma kim çıkarsa çıksınkonu eğer sensen ezer geçerim' dedi. Bir an nefes alamadığımı zannettim. Konuyudeğiştirmek için 'soğuk bir şey içermisin' deyip gülümsedim. Beni yanına çağıran el hareketini yaptıktan sonra yatırıpsıkıca sarldığında göğüsünde kalbinin atışını dinledim. Bir süre öylecedurduktan sonra istemeyerek kalkıp 'birazdan annemler gelir gideyim' dedim. Doğrulupyerinden kalkarken 'iki ay ezgi iki ay sonra bu saçmalık bitecek' deyip içerigeçti. Tırnağımı ağzıma alıp endişelenerek anneme nasıl söyleyeceğimi düşündüm.Odama gidip bikinimi çıkardığım da hafifçe yandığımı gördüm. Telefonumu alıpaşkım hafif yanmışım diye mesaj attım. İki dakika sonra balkondan girip 'nerelerinyanmamış bakmaya geldim' dedi. Göğüslerimi öpüp emerken beni kucağına aldı. Kapınınkapanma sesini duyunca kucağından fırlayıp telaşla 'hadi git' diye itmeyeçalışırken güzüme bakıp 'çok ayıp' diyerek güldü. Ben hala korkudan titrerken 'neolur git' diye yalvardım. Hızla öpüp balkondan gittiğinde derin bir nefes alıpçok şükür dedim. Hemen duşa girip çıktım. Üzerimi giyinip aşağı indiğimde annemmutfakta yemek hazırlıyor Murat da duvara yaslanmış elinde elma annemle sohbetediyordu. Annemi yanağından öpüp 'yardım edeyim mi?' diye sorarken Murat da gözlerinibenden ayırmıyordu. Masayı hazırlamak için bahçeye çıktığım da havuzdakicilveleşmelerimiz aklıma gelince yüzümde tebessüm oluştu. Nazan teyze de evegeldiğinde masaya oturup yemeğimizi yedik. 'Annem ve Nazan teyze masadan kalkıpçocuklar biz çıkıyoruz' dediklerinde Murat kaşlarını çatıp 'nereye gidiyorsunuz?'diye sordu. Nazan teyze 'fakülte den eski arkadaşlarla buluşacağız' deyip biziöptükten sonra çıktılar. Murat bana göz kırpıp hiç konuşmadan birbirimizebaktık. Sandalyeden kalkıp bana elini uzattığında elini tutup yavaşça ayağakalktım. Odasına geldiğimizde kapıyı kapatıp gözlerini bir an bile gözlerimdenayırmadan tişörtümü çıkardı o kadar yavaş ve tahrik edici yapıyordu ki kasıklarımdakititreşim tüylerimi ürpertti. Sırayla beni soyup çırılçıplak bıraktıktan sonra hafifçegülümseyip kendi de üzerindekilerii çıkarıp çırılçıplak kaldı. İyice yaklaşıpeliyle yüzümü okşarken elini tuttum. Dikkatle beni izliyor ne istersemyapıyordu. Sırt üstü yatağa yatırdım ve üzerine oturup dudaklarından öptümboynundan aşağı inerken elini belimde ve sırtımda gezdirmeye başladı. Yavaşçave sırayla heryerini öpüp emdiğimde 'aşkım harikasın' deyip inledi. Kasıklarınainerek p*sini elime alıp dondurma yalar gibi yalamaya başladım. Eliyle saçlarımıokşayıp bir yandan da dişlerini sıktı. Tümüyle ağzıma alıp defalarca emmeyebaşladım sonra ağzımdan çıkarıp üzerine oturduğumda beni tamamiyle doldurdu.Göğüsünden güç alıp yavaşça gidip gelirken başımı arkaya attım. Eli göğüslerimdegöbeğimde dolaşırken birden oturur vaziyette durup belime sıkıca sarılırakbirbirimizin dudaklarını vantuz gibi emmeye başladık. Elimi saçlarına geçiripdiğer elimlede sırtını boydan boya çizdim. Gözlerime bakıp beraber 'tamam mı?'dedi. Zevkten gözlerimdeki yaşı engelleyemeyip başımı sallarken 'tamam' dedim. Yüzümüboynuna gömüp inleyerek boşaldık. Gözlerimi açtığımda nefesini düzene sokmayaçalışıyordu. Boynuna sarıldığımda öyle dakikalarca durduk. Kulağıma aşkım,karım, bebeğim, herşeyim kelimelerini sırayla fısıldarken yüzüme bakıp çapkıncagülümseyerek 'ama ben daha doymadım' deyip dudaklarımı emmeye başladı.Gözlerimi açtığımda alarm deli gibi çalıyor, odayı inletiyordu. ikimizde çıplakyatmıştık ve Murat her zamanki gibi beni ahtapot gibi sarmıştı. Kıpırdağındığımıgörünce kulağıma parmağını içime kaydırıp seni böyle boşaltıyım mı?' diye sordu.Elimi elinin üzerine koyduğumda hafifçe gülüp 'mesaj alınmıştır' dedikten sonrakulağımı emmeye başladı. İkinci parmağını da içime kaydırıp hızlandıkça dudaklarımıısırıp olabildiğince sessiz olmaya çalıştım. Kulağıma 'hadi bebeğim' dediğindevücudum komutuna uyup sarsılarak boşaldı. 'aferin' diye fısıldayıp ıslanmışparmaklarını çekerek ağzına aldı. Ben ne yaptığına öylece bakarken 'tadın çokgüzel' deyip yataktan kalktı. Duş alıp aşağı indiğimde hala zevktenkasıklarımdaki sızı devam ediyordu. Annem yüzüme bakıp 'iyi misin?' diyesorduğunda Murat gözlerinin üstünden kurnazca beni izliyordu. 'Yo iyiyimannecim' deyip gülümsedim. Murat peçeteyle ağzını silerken 'Ezgi senide hastaneyebırakayım mı?' dediğinde Nazan teyze birden 'çocuklar gitmeyin bir şey söylemekistiyorum' dedi. ikimizde ne söyleyeceğini merak edip dikkatlice yüzüne baktık.Nazan teyze bana bakıp 'Ezgi'ciğim annenle konuştuk. Murat ile birbirinizi sevdiğinizi artık biliyor vebu işi resmiyete dökmek istiyoruz ama prosedür icabı senin fikrinide almak istedik'dedi. Şaşkınlıkla anneme baktığımda dikkatlebeni izliyordu. Murat boğazınıtemizleyip 'Sema teyze Allah'ın emri peygamberin kavliyle Ezgi'yi senden istiyorum'deyince öylece kalakaldım. Nazan teyze ' işte bizde bunu söylemeyeçalışıyorduk' deyip güldü. Ben 'anne... deyince gözleri buğulu halde 'son kararsenin' dedi. Murat'a baktığımda ne cevap vereceğimi bilmenin rahatlığıylamutlulktan gözlerinin içi gülüyordu. 'Gözlerim dolarak 'evet' diyebildim. Nazanteyze derin bir nefes alıp 'hayırlı olsun o zaman' diyerek kahkaha attı. Muratayağa kalkıp tüm soğukkanlılığıyla 'isteme faslı bittiyse artık gidebilir miyiz?Önemli bir toplantım var' deyip yüzüme baktı. Heyecandan rengim atıp bacaklarımhissizleşmişti. Nazan teyze halimi görünce 'iyi misin? Kızım' diyerek elimitutarken Murat diz çöküp 'aşkım iyi misin?' diye sordu. Gözlerimi nedüşündüğünü öğrenmek için anneme kilitlendiğinde birbirimize öylece bakıpgülümsedik. Sonunda 'iyiyim' deyip ayağa kalktıktan sonra anemle birbirimizsımsıkı sarıldık. Arabaya bindiğimizde aynada gömleğinin yakasını düzeltiphiçbir şey yokmuş gibi söyleniyordu. Yol boyunca o kadar şaşkındım ki iş yerinegeldiğimizi bile fark etmedimm. Murat kapımı açıp halimi görünce gülerek 'inecekmisin hayatım' diye sordu. Yüzüne boş boş bakarak 'pardon iniyorum' deyiparabadan çıktım. Elimi tutup içeri girdiğimizde herkes toplanmış beni tebrik ediyorlardı.Tek tek tokalaşıp teşekkür ettim. Murat odasına giderken bende koşar adımlarla arkasındantakip ettiğimi görünce masasına oturup arkasına yaslandı. 'Haberim yoktu bendeseninle öğrendim' dedi. Sandalyeye oturup 'ama çok rahattın' diye sordum.Hafifçe gülümseyerek ayağa kalkıp ellerini cebinde karşımda durdu. 'Hayır sençok paniktin' dedi. Şaşkınlıkla yüzüne bakıp 'öylemiydim?' dedim. Başını evetder gibi sallayıp beni öptü. Masasınadönüp 'hadi bize kahve yap' deyip bilgisayarındaki mallerinie bakmaya başladı. Odasındançıkarken nasıl bu kadar soğukkanlı kalmayı başarıyor, çok merak ediyordum. Kahveleriyaparken Yasemin yanıma gelip 'tebrik ederim Ezgi hanım' deyince hafifçe kolunusıkıp içten gülüşümle teşekkür ettim. nedense bu kıza aşırı bir sempatim vardı.Kahveleri koyarken 'lütfen bırakın ben getiririm' diyerek müdahale etti. 'Peki'deyip Murat'ın odasına girerken Yasemin de arkamdan gelip kahveleri servisyaptı. Kahvemi içtikten sonra Murat'ın yazacağı belgeleri ben alıpbilgisayarında yazmaya başladım. Murat 'duruşmaya katılacağını ve akşama kadar daadliyede olacağını' söyleyip beni öptkten sonra odadan çıktı. Murat gittiktensonra tüm belgeleri sırayla yazdım.İşe daldığımda akşamın nasıl olduğunuanlamadım. Sibel'i arayıp haber vermeyi de unutmuştum ama eve gidince ararımdiye düşünüp bilgisayarı kapattım. Murat'ı beklemek için odama geçip birkaçküçük işimi halettim. Eve geldiğimiz de masa süslenmiş gümüş,çatal ve bıçaktakımı ortaya çıkmış çeşit çeşit mezeler yemekler yapılmıştı. Annem ve Nazanteyze şık kıyafetleri ve yapılı saçlarıyla salon kadınlarını andırıyorlardı.Murat gülümseyip 'pardon biz yanlış eve geldik galiba' dediğinde ikisidekıkırdayıp bibirlerine baktılar. Nazan teyze ikimizinde koluna girip 'hadi çocuklaryukarı odalarınıza çıkıp üzerinizi değiştirin size söz merasimi yapacağız'deyince Murat annesine 'abartmıyor musun?' Anneciğim' deyip dişlerini sıktı. Nazanteyze dudağını büküp 'hadi ama kırmayın bizi' dedi. Ne giysem diye düşünürkensiyah straplez dize kadar dar elbisemde karar kıldım. Altına bordo rengiplatform topuklu ayakkabılarımı giyinip saçlarımı açık bıraktım. Balkondanmuratın balkonuna geçip bir elimle duvara yaslanıp bir elimide belime koydum 'nasılolmuşum?' dediğimde gömleğindeki düğmesini ilikleyemeden bana bakakaldı. Yavaşçayanına gidip gözlerimi gözlerinden ayırmadan düğmelerini iliklemeye başladım. Benibir anda duvara çevirip 'biraz daha cilve yaparsan seni elimden kimse alamaz'dediğinde kekeleyerek 'tamam' deyip odama geçtim. Aşağı inip bahçeye çıktığımdaannem ve Nazan teyze ağızları açık halde bana bakıp 'ne kadar güzel olmuşsun'diye iltifatlar ettiler. Murat bahçeye çıktığında lacivert takım elbiseniniçinde masal prenslerine benziyordu ve ben yine onun yanında sönük kalmıştım. Masayaoturup yemeğimizi yerken kapı kırılırcasına çalmaya başladı. Murat koşup kapıyıaçtığında Sibel 'merhaba Ezgi nerede?' diye sordu. Murat şaşkınlıkla içeridediye cevap verdi. Sibel bahçeye çıktığında hepimize bakıp kutlamamı var diyesorunca Murat yerine otururken evet Sibel'cim kutlama yapıyoruz dedi. Sibelmeraklı kadınlar gibi boş sandalyeye oturup 'ne kutluyorsunuz' deyince Murat Sibelebakıp 'sen birşey mi söyleyecektin? Ezgi'ye deyip konuyu değiştirmeye çalıştı.Sibel konuyu değiştirmeye çalışarak 'yokya o kadar önemli değil siz ne kutluyorsunuz?' diye ısrarla sordu. Murat banadönüp 'aşkım Sibele de tabak getirirmisin sanırım yemeğe burada' diye tısladı.Sibel şok olmuş gibi bana bakıp tekrar Murat'a baktığında Nazan teyze gülerekevet Sibel'cim Murat ile Ezgi'ye bugün söz yapıyoruz dediğinde Sibel 'ne' diyebağırdı. Murat da halimize dalga geçergibi başını salladı. Yemek ve söz faslından sonra odaya çıktığımızda Sibeldüşünceli ve sessizdi. Yanına oturup 'sorun Suat mı?' deyip saçını okşadım. Sibelgözlerime bakıp sessizce 'hayır, Ziya' dedi. Şaşkınlıkla 'nasıl yani?'diyiverdim. 'Burada anlatamam seninle sahilde buluşalım yarın, çok önemli arayacağım.Saati belirleriz' deyip gitti. Panikle banyoya gidip yere çömeldim. Yarın işe gitmemek için bahane bulmakzorudaydım. Allah'ım yoksa Ziya onu öldürmeye çalışan kişinin Murat olduğunu muöğrendi? Elimi yüzümü yıkayıp derin bir nefes aldım. Yarın ne yapıp ne edip muhakkakSibel'le buluşmalıydım. Gece boyu huzursuz uykumun ardından Murat'ın günaydınöpücüğü ile gözlerimi açtım. 'Günaydın' deyip gerinirken yalandan yüzümüburuşturdum Murat 'aşkım iyi misin?' diye sorunca 'hayır değilim heryerimağrıyor, sanırım hasta olacağım' dedim. Alnıma ateşim varmı diye bakıp 'tamam bugün işe gelme dinlen' deyince istemiyormuş gibi başımı yana yatırıp en masum halimle 'tamam' dedim. Daha da inandırıcı olması için kahvaltıya bile aşağı inmeyip yatakta durdum. Belki de evham yapıyor kötü senaryolar çiziyordum ama içimin rahat etmesi için gerçeği öğrenmek zorundaydım. Herkesin evden çıktığına emin olup aşağı indim. Elimde telefon deli gibi evin içinde dört dönüyor bir yandan da Murat'ı arasam mı diye düşünüyordum. Eğer gerçeği saklayıp yalan söylediğimi anlarsa vereceği cezadan da çok korkuyordum. Yine Sibel'e Ziya'dan mesaj getirdiği için kızarsa ne demişti 'İstanbul'dan sürerim' bu riski almak cezayı almaktan daha kötüydü. Sibel'e bugün işe gitmedin buluşalım ama sahil olmaz bizi kimsenin göremeyeceği yere gidelim diye mesaj yazıp ellerim titreyerek yolladım. Sanki cevabın gelmesi asırlar sürmüştü. Bize gel o zaman yazdığında en mantıklısının bu olduğunu anladım. Hem bahanemde hazırdı sıkıldım Sibel'e uğradım derdim. Çantamı alıp koşar adımlarla Sibel'lere gittim. Kapının önüne geldiğimde duyacaklarım karşısında ellerim titriyordu. Kapıyı çalar çalmaz 'nerdesin kızım ya' diye açtı. Odasına çıktığımızda bana şüpheli ve üzgün gözlerle bakıyordu. 'Hadi çatlatma anlat ne oldu?' diye bağırdım. Yanıma oturup başını eğdi ve konuşmaya başladı 'Ziya seninle muhakkak görüşmek istiyormuş ben görüşmeyeceğini söyledim ama dinlemedi bu numarası arayacakmışsın çok önemliymiş' deyip yüzüme baktı. 'Ziya ve senin aranda ne var bana lütfen anlat' yüzündeki şüpheyi görünce şaşkınlıkla ayağa fırlayıp 'saçmalama aramızda ne olabilirki ben Murat' ın karısıyım ve kocamı canımdan çok seviyorum Ziya sadece tanıştığım bir adam o kadar' deyince 'peki neden bu kadar ısrarla seninle konuşmak istiyor?' diye sordu. Odada deli gibi dönüyor bilmiyorum diye yeminler edip Sibel'i inandırmaya çalıştıktan sonra numarayı alıp lise arkadaşımın adı ile kayıt ettim. Gerçi Murat telefonumu asla karıştırmazdı ama çok dikkatli olmak zorundaydım çünkü sadece kendim için değil Ziya ve Sibeli de tehlikeye atabilirdim. Konuşmamız biter bitmez Sibel'le vedalaşıp eve döndüm. Odama çıkıp ilk iş üzerime yatak kıyafetlerimi giyinip bahçeye çıktım. Kalbim deli gibi atıyor zihnimde sürekli sorular dolaşıyordu. Kapının çalmasıyla yerimden sıçradım kapıyı açtığımda Murat' bir anda karşımda görünce rengim kireç gibi korkudan atakta zor duruyordum. Murat beni görünce 'aşkım iyi misin?' deyip bana koştuğunu hatırlıyorum. Gözlerimi açtığımda elimi tutup yüzüme bakıyordu. Kalkmaya çalıştım ama müsade etmedi. Neden geldiğini sorduğumda şefkatle saçımı okşayıp 'seni merak ettim' dedi. Bu adama deli gibi aşıktım. Gün boyunca yanımdan bir an bile ayrılmayıp elimi tuttu. Tüm gün hiç bir şey yemediğim halde canım hala hiçbir şey istemiyordu. Gece de doğru düzgün uyumadığım için sadece uyumak ve her şeyi unutmak istiyordum. Murat yanıma girip sıkıca sarıldığında yüzüne bakıp 'seni çok seviyorum' derken parmaklarını yüzümde gezdirip 'bende seni çok seviyorum' dedi. Kabusların arasında gözlerimi açtığımda kan ter içinde kalmıştım. Murat derin uykuda yine beni sarıp sarmalamıştı. Tenini okşayıp onun kollarında bir an bile olsa herşeyi unutmak istiyordum. Hafifçe Murat diye seslenince gözlerini açıp 'iyi misin?' diye sordu. Gözlerine bakıp benimle seviş dedim. Hafifçe doğrulup dudağımı öptü sanki onu bir daha göremeyecekmişim gibi büyük arzuyla öptüm gözlerime şüpheyle bakıp 'çok mu istiyorsun?' diye sordu. Başımı sallayarak 'çok' dedim. Boynumdan başlayıp her yerimi emip öpmeye başladı. Kulağına içime gir diye yalvararak fısıldadım. Parmağını içime kaydırıp ileri geri oynatmaya başladı. Altında kıvranıp 'içime gir ne olur' diye yalvarmaya devam ettim. Bacaklarımı omuzuna alıp içimi doldurduğunda tırnaklarımı çarşafa geçirip dudağımı ısırdım. Hızlandıkça kasıklarım patlamaya hazır volkan gibi hazırlanıp boşaldı. Ardımdan adımı haykırıp üzerime yığıldı. Sıkıca boynuna sarılıp sürekli öptüm. Yataktan kalkınca murat da kalkıp karşımda durdu. Gözleri alev gibi parlayarak 'anlat' dedi. Hayretle yüzüne bakıp nasıl anlıyor diye düşündüm ama Sibel ve Ziya'yı riske atamazdım. Başımı eğip 'annemin öğrenmesi ve böyle tepki vermesi psikolojik olarak beni çok etkiledi' dediğimde söylediklerimin doğruluğunu tartar gibi beni izliyordu. çenemi tutup gözlerini gözlerime sabitleyerek 'emin misin?' diye sorduğunda doğruyu söylememek için kendimi zor tutuyordum. Alnımdan öpüp kapıya doğru giderken daha fazla dayanamayıp 'hayır gitme herşeyi anlatacağım' diye boynuna sarıldım. Saçımı okşayıp 'tamam gitmiyorum bebeğim annemler birazdan gidecek sende bana yalnızca doğruyu anlatacaksın tamam mı' deyince 'tamam' deyip sıkıca sarılmaya devam ettim. Yüzümü avucunun arasına alıp 'burada bekle ne zaman gidiyorlar bakayım' dedi. Kapıdan çıkınca bağdaş kurup tırnaklarım ağzımda nasıl anlatacağımı düşündüm. Umarım yine Sibel'e diş bilemezdi. Odaya girip yanıma yaklaştı. ' Annemler gitti Hadi bahçeye inelim' deyip elimi şefkatle tuttu. Aşağı indiğimizde 'sen bahçeye çık telefonumu odada unuttum alıp geliyorum' deyip yukarı çıktı. Sandalyeye oturup temiz havayı içime çektim.Bahçeye çıkınca karşımdaki sandalyeye oturup bacak bacak üstüne attı. Gözlerine bakıp' Ziya Sibel'e benimle muhakkak görüşmek istediğini söylemiş ama Sibel kabul etmeyip bağırıp çağırmış' diye biraz abartarak anlattım. Yumruğunu sıkıp sessizce dinlemeye devam etti 'Konuşmak istediği konu çok önemliymiş başımı eğip senden şüpheleniyor yada senin yaptırdığını bildiğini düşündüm çok korkuyorum' deyip ağlamaya başladım. Tepki vermeden beni izliyor kafasında planlar düşünürek yumruğunu sıkmaya devam ediyordu. Ayağa kalkıp kucağına oturdum. 'Lütfen sana yalvarırım konuşmama izin ver' dediğimde hafifçe gülüp gözlerindeki öfke her an patlamaya hazırmış gibi 'onu bu sefer öldürürüm yemin ederim yaparım, görüşmeyeceksin bana hiç bir şey yapamaz' dedi. Başımı çaresizce sallayıp boynuna sarıldım. 'Gitme yanımda kal ne olur' deyince sanki hiçbir şey olmamış gibi belime sarılıp saçlarımı öptü 'hadi küveti doldurup keyif yapalım' dediğinde sanki biraz önce üzgün ve perişan olan ben değilmişim gibi çocuklar gibi çığlık atıp alkışladım. Suyun rahatlatan özelliğinden mi yoksa Murat'a açıklamamın hafifliğinden mi bilmem kendimi iyi hissediyordum. İçimdeki huzursuzluk ise sırtımı kocama dayayıp kollarında olduğumdan beri şimdilik son bulmuştu. Elleri vücudumda gezerken hem masaj hemde keşif yapar gibiydi. 'Sibel'le görüşmemi kesmeyeceksin değil mi?' diye sordum. 'Biraz düşünmem gerek ama şunu bil ki bana gerçeği anlatarak arkadaşının hayatını kurtardın' dediğinde bir an sanki nefesim kesildi. Kalbimin atışını düzene girmesini beklerken Artık onu çok iyi tanıyordum dediğini yapardı ve bu tüylerimi diken diken etti. Ellerini göğüslerimde dolaştırıp uçlarıyla oynayor bir yandan da kulağımı emiyordu. Gözlerimi kapatıp 'lütfen kimseye zarar verme' diye sessizce yalvararak fısıldadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toprak ve Ateş (+18)
RomanceMurat sinirle balkonun kapısını açmaya çalışıp kilitlediğimi anlayınca 'aç kapıyı yoksa kırarım' diye bağırdı. sakince telefonu yatağa bırakıp tişörtümü ve sütyenimi çıkardım. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan eşofmanımı ve külotumu da ayaklarımın ucu...